Fuat Rastgeldi
24 Kasım 2009
Nabi yine Nabiliğini yaptı.
Türkiye’deki tüm Üniversitelerin Edebiyat Profesörleri bir araya gelerek, her biri Nabi’nin ayrı bir yönünü anlattılar ve bitiremediler.
Şanlıurfa Belediyesi’nin hazırladığı “Şair Nabi Sempozyumu” 13-15 Kasım 2009 tarihlerinde Şair Nabi Kültür Merkezi’nde yapıldı. Türkiye’deki bütün Üniversitelerden 40’a yakın Edebiyat Profesörü, Doçentler, Araştırma görevlileri, sanatçılar, öğretmenler bu sempozyum için konuşmacı olarak davet edilmişti. Sempozyumda çok geniş bilgiler sunuldu. Nabi’nin bilmediğimiz bir çok yönünü öğrendik.
Nâbi’nin hayatı
Nabi’nin hayatını yazan bir eser bulunmamaktadır. Ama Nabi’nin kim olduğunu, yaşamını yazmış olduğu şiirlerinden, gazellerinden, kasidelerden, mektuplarından, kitaplarından öğreniyoruz. (Örneğin Tulfet ül Haramey hac hatıraları kitabı hayatı hakkında bir çok bilgiyi verir).
Nabi’nin ölüm tarihi 12 Nisan 1712 olduğu belli ancak doğum tarihi tam belli değil. Yazmış olduğu yazılardan 1642 yılı olduğu olduğu anlaşılıyor. Bu tarihe göre, Nabi 70’li yaşlarda vefat etmiş.
Nabi’nin ailesi
Yaşı 65’in üstünde olan her Urfalıdan (Yerlisinden) Nabi’nin ailesini sorduğumuz zaman Hacı Gaffaroğullarından olduğunu söylerler.. Hacıgaffaroğlu ailesinin bir ferdinden sorulduğu zaman ise biz Nabi’nin soyundan geliyoruz der. Ellerinden resmi bir seccere olmamasına rağmen Atadan, Babadan, Oğula söylenerek gelen bir bilgidir.
Nabi hakkında geniş bilgi toplayan ve Nabi hakkında kitaplar yazan hemşerimiz Prof.Dr.Abdülkadir Karahan’ın kitaplarında da Nabi’nin Hacıgaffarzade ailesinden olduğunu yazar. Bu aile Soyadı Kanunu çıktığı zaman Hacıgaffaroğlu soyadını almıştır. Son temsilcileri rahmetli Ömer Hacıgaffaroğlu’nun 2 oğlu vardı. Nabi’nin Ulu Camii yanındaki evinde otururdu. Oğlu rahmetli Mustafa’nın çocuğu olmadı. Diğer oğlu Rahmetli Abdullah’ın çocukları ise İstanbul’da yaşamaktadır. Hacıgaffaroğlu’nun diğer bir ferdi ise rahmetli Ahmet Hacıgaffaroğlu idi. Ahmet beyin çocukları Mehmet İstanbul’da, Mustafa ve Mahmut Urfa’da ikamet etmektedirler. 3 de kızı vardı. Ahmet Hacıgaffoğlu’nun elinde Nabi’ye ait belgeler vardı. Bu belgeleri sorduğumda çocukları kaybolduğunu söylediler.
Prof.Dr.Meserret Diriöz hanımefendinin, 1976 yılında Doçentlik tezi olarak hazırladığı ve “20 yıl emek verdiğim” dediği Nabi Divanı 1994’te kitap olarak basılmıştır. Kitabın 30’uncu sayfasında Nabi’nin ailesi hakkında babası Seyit Mustafa, dedesi Seyit Mahmut, onun babası Seyit Muhammet Bakır, onun babası ise Şeyh Ahmed’ün-Nakşibendi olduğunu yazıyor.
Nabi’nin asıl adı Yusuftur. 4 erkek, 2 kız olmak üzere 6 kardeşler. En büyükleri Hacı Mahmut ağa. (Dedesinin ismini aldığı için en büyük erkek kardeş olduğu tahmin ediliyor.)
Seyit Ahmet (İlim sahibi birisi olduğu biliniyor) ve Hacı Muhammet kardeşlerinin isimleridir. Nabi’nin ailesinde Seyit lakabı bulunduğundan Peygamber soyundan geldiği de söylenir. Nabi’nin dedesinin dedesi Nakşibendi Şeyhi olduğuna göre, Nabi dindar bir aileden geliyor.
Nabi’nin Evi
Nabi ve ailesinin yaşadığı ev Urfa’da halen durmaktadır. Bu ev 12 Eylül caddesi, Ulu Cami yanındadır. Evin arka kapısı Ulu Cami mezarlığına açılır. Ev heramlık-selamlıklı ahırı, avlusu bulunan çok eski bir yapıdır. (Urfa mimarisine göre yapılmıştır.) Bugünkü durumu ise 5 kısma ayrılmıştır. Ön taraftaki Ahmet Hacıgaffaroğlu’nun evi 12 Eylül caddesi açılırken bir kısmı yıktırılmıştır. Nabi’nin evinin birinde halen Mustafa Hacıgaffaroğlu, diğerinde ise Cami Kebir Mahallesi muhtarı Mustafa Hakkı Kaysı oturmaktadır. Hakkı beyin annesi Zeliha hanımın kızlık soyadı Hacıgaffaroğlu’dur.
Nabi’nin1642 yılında Urfa’da Ulu cami yanındaki bir evde doğduğu tahmin ediliyor.
Bu evler satın alınarak, restore edilip, Nabi Konuk Evi ve Müzesi olabilir. Ayrıca
Vakıflar Müdürlüğü’nün Ulu Cami külliyatına ait şahıs malı olmuş evler kamulaştırma projesine dahil edilebilir.
Nabi’nin Eğitimi
İlim irfan sahibi bir aileden olduğu ve çok iyi bir eğitim aldığı da görülür. Nabi’nin çocukluk yıllarında Evliya Çelebi Urfa’ya gelir. Seyahatnamesinde Urfa’nın han, hamam, cami, tekke, ev sayısı, kırk dirhem ağırlığındaki nar gibi bilgiler verir. Sonra Urfa’da ilmin çok ileri olduğunu, her mahallede 3 Tekke, İlkokul olduğunu da yazar.
Nabi 23-24 yaşlarında İstanbul’a gidiyor. Bir müddet iş bulamıyor. Bu dönem elbise ve sarığını dahi sattığını bir şiirinden öğreniyoruz. Sonra Muhasip Mustafa Paşa’nın divan katibi oluyor. 1672 yılında Padişah IV.Ahmet’le Lehistan seferine katılır. “Feth-name-i Kamanice” adlı meşhur bir risâle kaleme alır. 1678 yılında talebesi ve dostu Eyüplü Rami Mehmet efendi (Paşa) ile Üsküdar’dan hicaza hareket eder. Hac güzergahı Kartal, Gebze, İznik, Eskişehir, Akşehir, Ilgın, Konya, Ereğli, Adana, Payaş, Antakya, Halep, Birecik, Urfa, Birecik, Ayıntap, Halep, Hama ve Kadife Boğazı, Şam, Sâlihiyye (Şam), Remle, Kudüs, Gazze, El-Arîş, Mısır Sâlihiyesi, Kahire, Bilketûl-hacc Tîh sahrası, Tûr-i Sînâ, Akabe, Bedr, E-Ariş, Râbık sahasına gelerek ihrama girmiştir. Hac farizasından sonra Medine, Şam yoluyla İstanbul’a dönmüştür.
Bu yolculuğunu Tuhfet’ül (Hac hatıraları) kitabını yazar. Bu eseri de Urfa Belediyesi kitap olarak bastırmıştır.
(Yarın: Nabi’nin Halep’e gidişi)