Yaşar Akyol
8 Kasım 2007
Yazmak “yazma ihtiyacı”ndan kaynaklanıyor.
Yazmaya uğraşanların sorunu “yazma ihtiyacı”nın gecikmesi.
Anlatacak kadar bizi etkileyen olaylar, öyküye dönüşen durumlar yaşamıyoruz. Başımızdan geçmediği gibi aklımızdan da geçmiyor.
Hayatı bir biçimde kazanma mücadelesi, yazma eylemini ikinci plana atıyor.
Yaşamın hay huyunda sokaktaki köpek yavrusu; kucağında çocuğuyla bir ana; kaldırıma çöken yaşlı adam bizde bir öfke yaratmışsa bu öfke bizi yazmaya itebilir.
Evet, “itebilir”; zorunluluktan söz ediyorum… Bu, yürekteki sızının toprağa sızması…
Bu birikim kalsa yürek infilak eder.
Sunay Akın, bir yazısında “ Yumurta yazıya dayandı.” demişti.
Artık kapıyı açmaktan başka umarımız yok.
Yazmak pek çok insan gibi benim de yazgım… Yazmak, kaçınılmaz son.
Belki biriken kederin damıtılması, ruhun derinliklerinden kağıda acı veren bir akış… Ruhumdaki acının dinmesini bekliyorum yeniden yazmak için.
Pek çok insan için yazmak, yaşamda karşılaşılan yalnızlıkların ve kederin yarattığı utançtan bir arınma, bir kurtuluş…
Ancak ruhu terk eden acının yarattığı yıkıntı, yazarken de yaşarken de korkutur beni.
Okuyucu için de böyledir yazılar. Ruhu arıtır; ama ruha acı verir. ınsanı azaptan kurtarır; ama ağlatır.
Okuruz, ruhumuz azabından kurtulur; yazarız, yaşanan sarsıntı biter.
Yazarken çekilen zorluklar da var işin içinde. Yazı tamamlanınca şaşkın bakışlı, sakat birini görürüz ak kağıt üzerinde, ameliyata başlamak gerek.
Sayısız okumalar, onarmalar… Kesip atmalar…
” Yaşamı sorgulayan ne var burada?”,“Yaşamın sınırsızlığı ne denli yer bulmuş bu yazıda” , “ Yaşanan acılar sözcüklere kokularını, renklerini verebilmiş mi?”, “Yaşamın kırılganlığı yazının neresinde ?”
Ah! Kayıp zamanın izinde, ne can yakıcı günler.
Saint Exupery : “ Kusursuzluk, ekleyeceğimiz kalmadığında değil; çıkaracağımız kalmadığında eriştiğimiz durumdur.”der.
Ustanın sözüne gidip yazıyı arı yapabilmek…
Balı böyle buluruz.
Yazmasak olmaz, anladık da yayınlatmasak olmaz mı?
Yazılarının yayınlanması yazarın, kabul görmesidir… Eve alınan misafir…
Yazdıklarına değer verildiğini duyumsar yazar
Saatlerce havasız kalan birinin rüzgârı soluksuzca içine çekmesidir yazmak…
Av.Mehmet Yaşar Akyol
([email protected]
ıletişim Tlf: 0 256 213 29 71 – 0 532 466 72 55 (Aydın Barosu)