Fuat Rastgeldi
5 Mayıs 2011
Türkiye’nin her yöresine ait eserleri çok güzel yorumlamasını biliyor. Karadeniz türküsü, ‘Oy oy Emine mi’ bir laz sanatçısı gibi okuyor. Kırşehir havalarını, “Dersini almış, ediyor ezber”, Aşık Mahsuni Şerif eserleri, “Domdom kurşunu”, Alevi türküleri, “Yetiş Ya Ali Ya Muhammed” gibi. Ayrıca Urfa ağzı, Kürtçe, Azerbaycan, Kerkük, Uzun hava, Kesik, Hoyrat, Barak gibi eserleri de rahatlıkla yorumluyor. Bunları söylerken de kendi tarz ve nağmelerini ilave ederek eseri süslüyor, güzelleştiriyor. (Yalnız şunu da yazmadan edemeyeceğim. Bazı Urfalı müzik ustalarının, Tatlıses’in Urfa eserlerinin aslını bozduğunu iddia etmektedirler) . Tatlıses yurt dışında verdiği konserlerle Türk müziğini tanıtmış ve sevdirmiştir. Müziğin din, dil, ırk ile bir alakası olmadığını, evrensel olduğunu göstermiştir.
Tatlıses’in Urfa’ya faydaları…
Tatlıses’in Urfa’ya çok büyük faydaları olmuştur. Urfa’nın reklamını yapmıştır. Bu da turizme olumlu bir şekilde yansımıştır. Urfa Valiliği, Urfa Belediyesi, Urfa esnafı milyarlarca lira sarf etse bu reklamı yapamazlardı.
Tatlıses Urfa müziğini tanıttı ve sevdirdi. Unutulmuş eserleri ve müzisyenlerini gündeme getirdi. Örnek; 1940 yıllarında okunan ‘Ayağında Kundura’ türküsü ve bestekârı Mukim Tahir’i tanıttı. Kazancı Bedih usta ömrünün sonunda şöhret oldu. Yanılmıyorsam ‘Para Remzi’ türküsü 1983’lerde söyleniyordu. Bir çok sanatçı tarafından okundu, 2000’li yıllarda Tatlıses okuyunca türkü parladı. Unutulmuş ‘Urfa eski hamam eski tas’ türküsü İbo okuyunca tanındı. Bunun gibi bir çok eski türkülerimiz yeniden gündeme geldi.
Sıra gecelerini tanıttı. Turistlere hizmet veren konuk evleri çoğaldı. Burada çalışan 30’a yakın müzik grubu oluştu. Urfa mutfağını, çiğköfteyi, lahmacunu kebapları tanıttı.
Urfa’ya yaptırdığı İlköğretim Okulu ile eğitime büyük katkısı olmuştur. Babası adına bir Lise yaptıracağı sözünü vermişti. Türkiye’deki bir çok üniversiteye o ilin zengin kişileri yardımlar yapmaktadırlar. İlimizde bu alışkanlık yok. Benim önerim; Tatlıses’in Harran Üniversitesi’ne büyük bir bağış yaparak açılacak Konservatuar’ın isminin İbrahim Tatlıses olmasıdır.
Seyahate çıktığımda görüyorum ki, Tatlıses denilince Urfa, Urfa denilince Tatlıses ismi akıllara geliyor. Birbirleriyle özdeşleşmişler.
Urfa’ya bu kadar faydalı olan Tatlıses’e sahip çıkılmalı. Bir caddeye ismi verilmeli, heykeli dikilmeli.
Urfalılar Tatlıses’e bir şeyler vermemişler, hep almak istemişlerdir. Aslında Tatlıses’le projeler üretip, tatbik etmeliyiz. Tatlıses Antepli bir sanatçı olsaydı, dünya starı olurdu. Kendisinden daha fazla istifade ederlerdi. Meclise gönderip, Kültür ve Turizm Bakanı yaparlardı.
‘Sesim giderse ben de giderim’
Tatlıses bir beyanında “Sesim giderse ben de giderim” diyor. Bundan sonra sesi de gitse, o artık bir İbrahim Tatlıses’tir. İsmini satsa para kazanır. Yapmış olduğu yatırımlar ve kuracağı şirketlerle Holding olarak yine gündemde kalır. Zekası bu iş için yeterli. Türkiye’deki Holding sahiplerinin güzel sesi mi var? Tatlıses’in sesi de gitse, kendisi de gitse o artık tarihe mal olmuş bir sanatçıdır. Gök kubbeye hoş bir seda bırakmıştır. İsmi tarih sayfalarına kazılmıştır, hiçbir zaman silinemez. Bülent Ersoy dahi “Bir İbrahim Tatlıses 100 yılda bir gelir” diyor.
İbrahim Tatlıses’in sevilmesinin bir sebebi de doğal olması. Kaba bir bir tabir olacak ama Natürel bir insan. Doğru sözlü. Bir çok sanatçı geçmişinden utanmaktadır. Bu nedenle de geçmişini saklamaktadır. Tatlıses ise gerçekleri söylemekten zerre kadar çekinmiyor. (Aile mahrumiyeti hariç).
Diyarbakır’lı hemşerimiz Mahsun Kırmızıgül şöhret olurken evli ve çocuklu olduğunu saklamıştı. Boşanırken ortaya çıkınca bir Televizyon kanalı bunun sebebini sordu. Lafları ağzında geveleyip, durdu. Sen kimi niye kandırıyorsun?
Urfa’da Oxford
“Urfa’da Oxford vardı da biz mi okumadık kardeşim?” cümlesindeki mantık hatalı. Urfa’da ilkokullar vardı. Tatlıses’in babası isteseydi oğlunu okula gönderebilirdi.
Bu cümle İbrahim Tatlıses’e ait değil. Uğur Yücel “Yeşil Kabare”de sahneye çıktığı tarihte senaryo yazarı Gani Müjde’den (1) İbrahim Tatlıses taklidi için bir metin yazmasını istemiş, Gani Müjde de, bu cümlenin yer aldığı metni yazmış. Uğur Yücel sahnede İbrahim Tatlıses taklidinde bu cümleyi kullanınca İbrahim Tatlıses’e mal ettiler. Çok kullanılınca meşhur oldu.
İbrahim Tatlıses’in babası Ahmet Tatlı’ya Allah rahmet eylesin, nur içinde yatsın. Her ne kadar okula göndermese de, böyle bir evladı Urfa’ya kazandırdığı için mekânı cennet olsun.
Tatlıses, bundan sonra daha ciddi kararlar almalı. Müziğe daha ağırlık vermeli. Küfürbaz birisi (Urfa’da ağzı bozuk) derler. Etrafına karşı kibar olmalı görüşünü haddim olmayarak söyleyeceğim.
Uyuşturucuyu azmi ile bıraktığı gibi, kötü ve zararlı şeyleri de bırakmalıdır. Urfa’nın Tatlıses’e daha çok ihtiyacı var. Urfa’ya Milletvekillerinden daha fazla sahip çıkıyor.
Allah Urfa’ya lütuf olarak iki İbrahim göndermiş. Birisi Hz.İbrahim Peygamber, ikincisi İbrahim Tatlıses’tir.
Türkiye’de adalet
Tatlıses’in vurulması kamuoyuna ve yetkililere bir gerçeği göstermeli. Bu olayı hükümetin görmesi ve mercek altına alması gerekir.
Türkiye bu gün babalar, kabadayılar, hırsızlar, çeteler cenneti olmuş. Bunun altında yatan sebep mevcut kanunların anlamı ile uygulanamamasındandır. Adliyede davaların sonuçlanması çok uzun sürüyor.
Vurulan Tatlıses olduğu için failleri hemen yakalandılar. Semra Özal’ın evi soyulmuştu. Hırsızlar hemen bulundu. Kayseri’de 3 çocuğun katili Cumhurbaşkanının talimatı üzerine yakalandı. Her gün yüzlerce ev soyuluyor. Araba çalınıyor, cinayetler işleniyor. Gasp olayları oluyor, faillerinin çoğu yakalanmıyor.
Adamın biri Devletin Danıştay’ına giriyor, makamında Daire Başkanını öldürüyor, hâkimine kurşun sıkıyor ve yakalanıyor. Mahkemesi yıllar sürüyor. Bir müddet sonra kader mahkûmu, hafifletici sebepler ve aflarla tahliye edilecek.
Bir çok mağdur kişi maddi imkânsızlıktan veya tehditle davalarından vazgeçiyorlar. Biliyorlar ki ileride devlet kendilerini koruyamayacak, en iyisi sineye çekmek. Bu düşünce de suçların çoğalmasına ayrı bir sebep oluyor.
Mahkemeler, Ergenekon, Balyoz, Deniz Feneri, Çete olayı, yok bir zamanlar hükümeti devirmeyi düşünmüşler veya teşebbüs etmişler diye geçmişle uğraşıyor, boşa mesai harcıyorlar.
1960, 1980 darbelerini gören halk artık Türkiye’de yeni bir darbe yapılacağı hikâyesine inanmıyor. Bugün bir darbe yapılsa vatandaşlar darbecilerin arkasında değil, karşısında durur.
Bu mahkeme sorgulamaları Türk ordusunun itibarını, önemini, gücünü yok ediyor. Bu gün Kenan Evren’i yargılayıp idam etsen ne olur? Geçmişte kaldı, bugüne ve geleceğe bakmak lazım.
Adam Bedri Baykam’ın tipini, fikrini beğenmiyor diye öldürme kastı ile bıçaklıyor. Yanındaki asistan bayanın suçu ne? Bıçak atar damarlarına rastlasaydı, ikisi de ölmüştü.
İbrahim Tatlıses ve Bedri Baykam’a saldırı olaylarının olmaması için hükümet bir an önce tedbir alması gerektiğini düşünüyorum.
Bir haftadan beri yazdığım “İbrahim Tatlıses” başlıklı yazıma bugün son veriyorum. Okuyucularıma esenlikler dilerim.
Dipnot: Vatan gazetesi Pazar ilavesi (2 Temmuz 2006)