Fuat Rastgeldi
28 Nisan 2011
Siyasi yönü:
Tatlıses’in babası Arap. Annesi Kürt kökenli olmasına rağmen hiçbir zaman etnik ayrım yapmamıştır. Belli bir ideolojisi olmayan, programlarında bağlayıcı, birleştirici ve beraberlik istemiştir. Hep kardeşliği vurgulamıştır. İyi bir Urfalı olduğu gibi iyi bir de Türkiyelidir.
Tatlıses’in gönlünde yıllardır Milletvekili olmak yatmaktadır ve bir türlü nasip olmamaktadır. Bir ara Bağımsız aday oldu. Birileri caydırdı. Bir ara Cem Uzan’ın partisine girdi. Cem Uzan gitti. Bu dönem de gönlünde galiba AK Parti yatıyordu. Başbakan Recep Tayip Erdoğan’ın Hastane ziyareti çıkışında konuşmasından anlaşılıyor ki, Tatlıses’le aralarında bu mevzu geçmiş. Tayip Erdoğan Hastane çıkışında, Tatlıses’ten adaylık başvurusu aldığını söyledi. Ama yine AK Partiden aday olamadı. Bağımsız müracaat etti. Bu rahatsızlık haliyle seçime Bağımsız girmesi zor olacağından yine vazgeçti görüşündeyim.
İbrahim Tatlıses Urfa’ya çok şey vermiştir. Bütün Urfalıların Tatlıses’e vefa borcu vardır. Eğer bu dönem Bağımsız aday olsaydı bu borcu ödemek için AK Parti oylarının toplamından fazla oy alacağı tahmin ediliyordu. Bütün partilerin Milletvekili aday listeleri halk tarafından beğenilmemesi nedeniyle oyların çoğu başı boş kaldı. Halk oy verecek parti ve Bağımsız aday bulamıyor. Bu ortamda Tatlıses gibi güçlü bir aday çok oy alırdı.
Urfalı seçmenler partiye oy vermez. Belediye Başkanı Dr.Ahmet Eşref Fakıbaba’nın dediği gibi, “Sevdiği kişiye oy verirler”
Urfalı oy vermede terstir, tepkilidir, bunu mahalli seçimlerde bir “Ceket” lafına olan tepkisiyle gösterdi. İktidarda olan bir partinin toplam oyundan fazlasını Bağımsız bir aday aldı.
İbrahim Tatlıses Urfa’da çok sevilen bir sanatçıdır. Bu nedenle hem şehirlisi, hem de kırsal kesim oylarının çoğunu alırdı.
Yıllardır Meclise 10-11 Milletvekili gönderiyoruz. Bu dönemde 12 Milletvekili göndereceğiz. Urfa için ne yaptılar? İbrahim Tatlıses’in Milletvekili olmamasına rağmen Milletvekillerinden daha çok Urfa’yı tanıtmış, faydası olmuştur.
Ve Meclise girdiği zaman da Urfa’ya büyük katkılar sağlayacağı bir gerçektir. Burada Tatlıses değil, Urfa büyük kayba uğramıştır.
Basında İbrahim Tatlıses
İbrahim Tatlıses şöhret olduğu günden beri vatandaşlar haberlerini büyük bir merakla takip ediyor. Bu haberler içerisinde güzel yaptığı işler olduğu gibi, kötü haberleri de çıkıyor. Kadın dövmeleri gibi.
11 Mayıs 1986 Pazar günü Hürriyet gazetesinde Emin Çölaşan’ın Pazar sohbeti röportajında haftanın konuğu İbrahim Tatlıses. Çölaşan’ın sorularını yanıtlıyor. İlk defa yapılan bu uzun röportajda sorular bugün Tatlıses’e yöneltilse sanırım çoğuna aynı yanıtı vermez. Röportajında, kadın dövmede erkeğin haklı olduğunu göstermeye çalışıyor. Misal olarak da babasını gösteriyor. Bugün babasının haksız olduğunu, çocuk önünde kadının kafasının kırılmayacağını, medeni bir toplumda böyle şeylerin olmadığını anlamıştır.
1 Mart 1999 tarihli Hürriyet gazetesinde, Yener Süsoy’a verdiği röportajda, daha oturaklı cevaplar veriyor.
19 Şubat 2006 tarihli Sabah gazetesinde, Balçiçek Pamir’in röportajında ise, sorular daha toplumsal..
11 Ağustos 2008 tarihli Hürriyet gazetesinden Sema Denker’in “Yakın markaj” adlı röportajına verdiği cevaplar daha olgun.
2 Temmuz 2009 tarihli Hürriyet’in Kelebek ekinde Sema Eren’le yapılan röportajlar incelendiği zaman Tatlıses’in zamanla olgunlaştığını görüyoruz.
Mehmet Kurtoğlu
Hemşerimiz; Yazar Mehmet Kurtoğlu, GAP Gündemi gazetesinde “Mantalite” adlı köşesinde 26 Temmuz 2006 tarihinden başlayarak, İbrahim Tatlıses ve Urfa müziği hakkında bir ay süren uzun makaleler yayınladı. Bu makalelerde Tatlıses’i analiz ediyor. Urfa ile Tatlıses’i bağdaştırıyor ve Tatlıses’le Urfa müziği incelemelerini anlatıyor.
Yazı dizisi çok büyük bir araştırma, emek ve titizlikle hazırlanmış. Ayrıca Urfa müziğinin geçmişi hakkında geniş bilgiler veriyor. Bu yazı dizisinin bir kitapta toplanması, gazete sütununda kalmaması gerekirdi. Bunu düşünen Kurtoğlu bir yayın evi ile anlaşarak dizi yazısını kitap haline getirmeyi düşündü. Yayın evi ile anlaştı. Yayınevi İbrahim Tatlıses’le görüşmenin faydalı olacağını düşünerek, gittiğinde Tatlıses, yazılarının içeriğini okumadan kitap basımını reddetmiş ve Avukatı aracılığı ile yayınevine ihbarname göndermiş. Buna rağmen yayınevi kitabın basımını yapacağını söylemesi üzerine Mehmet Kurtoğlu da kitabın basımını durdurmuş. Bu ihbarnameye rağmen bir çok kitapevleri ileride gelecek mesuliyetleri kabullenmek şartıyla kitabı basmak istiyorlar ama Mehmet Kurtoğlu hemşerisi İbrahim Tatlıses’in hatırına binaen kitabın basılmasını istemiyor.
Bu yazı dizisini ben okudum ve beğendim. İçerisinde Tatlıses’i rencide edecek herhangi bir fikir bulunmamaktadır. Tatlıses’in gazetelerde yaptığı röportajlarda verdiği cevaplar kadar ağır değildir. Bu yazı dizisinin Tatlıses tarafından inceletilip, gönül rızası ile basılmasını isterim.
PS Magazin, 1 Aralık 1991 tarihli sayısında adı erkek yorumuyla Oya Demirok ile İbrahim Tatlıses arasında sürtüşme çıkmıştı. Bu bayan güya İbrahim Tatlıses’i anlatan “Adı Erkek” isimli bir roman yazmış, bastıracak. İbrahim Tatlıses romanda anlatılan kişinin kendisiyle yakından uzaktan hiçbir benzerliği olmadığını, eğer romanı yazılacaksa yazara kendi kendini anlatmayı teklif etmiş. Doğrusunu yapmış. Roman yayınlanmadı. Romanın adından da anlaşılacağı gibi İbo’nun hayali kıroluğunu abartılmış bir şekilde anlatıyordur. Tatlıses bu hususta haklıdır ama Kurtoğlu’nun yazı dizisi hayali değil, gerçekleri vurguluyor. Yazıda, İbrahim Tatlıses’ten daha çok Urfa’yı Urfa toplum yapısını, Urfa müziğini, Urfalı sanatçıları anlatmış.