Fuat Rastgeldi
20 Ocak 2010
Dünya haritasına baktığımızda insan yaşamı için en güzel iklimin Mezopotamya bölgesinde olduğunu görürüz. Bu bölgenin coğrafik ağırlık merkezi ve ortasında da Urfa’nın yer aldığı görülür.
15 bin yıllık tarihi (13 bin 500 yıl Göbeklitepe tarihi+1500 yıl da bu medeniyete varıncaya kadar geçen zaman dilimi eklenirse) dünyanın en eski yerleşim yeri olduğu ispatlanır.
Urfa bu güzelliği ve verimli toprakları nedeniyle de tarih boyunca dünyadaki bütün milletlerin gözünde elmas taşı gibi kıymetli görülmüştür. Buraya sahip olmak için çok savaşlar olmuş, bir çok medeniyetler gelip geçmiştir. Şimdi Urfa tarihindeki varları yazarsak, günlerce bu makalemiz bitmez.
Ben bu makalemde demek istediğim konu; Güneydoğu Anadolu şehirlerine toptan bakmak lazım. Urfa’nın doğusunda 6-7 bin yıllık tarihi Mardin şehri, batısında Zeugma’nın bulunduğu Gaziantep, Kuzeyinde Adıyaman Nemrut heykelleri ve surları ile meşhur Diyarbakır bulunmaktadır.
Bu illerin tümüne birden bakmamız gerekir. Tarih, kültür ve turizmde birbirlerini tamamlıyorlar. Bu şehirlere yerli ve yabancı turist günü birliğine değil de bir hafta, 10 günlük turlarla tüm bölgeyi görmek için gelmeli. Birine gelen turist hepsini gezmeli ve memnun kalmalı.
Burada tarih bakımından en eski il olan Urfa ‘Baba şehir’ olmalı, yani turizmin merkezi Urfa olmalı. Turist diğer illere günübirlik gidip-gelmeli. Bunun için de Urfa’nın geleceğini çok büyük düşünmemiz gerekiyor. Projelerimizi, otel kapasitelerimizi bu potansiyele göre hazırlamalıyız.
Ama köyden gelen vatandaşlarımız, Urfa kültürünü aşağıya çekmiş, kendileri gibi düşünen kişilere oy vermiş, rant uğruna en kıymetli tarih hazinelerini yıkmış, yok etmiş, tarihi evler yerine pasajlar, betonarme çok katlı binalar, iş merkezleri yaparak, tarihi tahrip etmiştir.
Siyasilerimiz ise kısır çekişmeler yüzünden önce birbirlerine, sonra da Urfa’ya zarar vermişlerdir.
Urfa kurtuluşu hariç, Cumhuriyetin kuruluşundan bu güne kadar geçen zamanda hükümet, Vali, Belediye Başkanı, Milletvekilleri ve halkımız hiçbir zaman bir araya gelememişlerdir. Muhakkak her dönem küsler, gruplaşmalar, benlikler ortaya çıkmıştır.
Cumhuriyet kurulduğunda Urfa’yı tanımayan, Urfa’yı görmemiş, Yahya Kemal Bayatlı, Mehmet Emin Yurdakul, Esat Mahmut Karakurt, Ahmet Kutsi Tecer, Behçet Günay, Fuat Gökbudak, General Ahmet Yazgan, Muhittin Dinçsoy, Hüseyin Sami Coşar, Razi Soyer, Kâzım Berker, Esat Tekeli gibi bir çok torpilli Yazar, Şair, General, Emekli Büyükelçi, hatıra binaen Milletvekili olmuş ve milletvekili maaşlarını alıp oturmuşlardır. Yahya Kemal Bayatlı bir Urfa şiiri dahi yazmamıştır.
1950’den sonra seçimlerde muhalif partilerden Urfalı milletvekili ve Belediye Başkanı çıkarmışız. Bir dönem çoğu İktidar partisi milletvekilleri ve Belediye Başkanı aynı partidenmiş. Bu defa da Belediye Başkanı H.Tevfik Saraç vefat etmiş.
Özal’ın Başbakanlığı döneminde iktidar partisinden tulum Milletvekili çıkardık. Belediye Başkanımız muhalefet partisinden çıktı ve “Bana istihkakımı vermeyen Başbakanın ağzını yırtarım” gibi laflar söyledi.
Özal, o dönem partisinden olan Belediyeleri ihya etti ama Urfa’yı cezalandırdı. O zaman Belediye Başkanı, Özal’ın partisine geçseydi, iki dönem Urfa’ya çok büyük yatırımlar olabilirdi. Burada benlik düşüncesi, Urfa menfaatlerinin önüne geçmiştir. Yani zararı Urfa çekmiştir. Daha sonra yine 2 dönem muhalefet partisinden Belediye Başkanı seçtik. Neticede iktidar partisinden Sayın Dr.Ahmet Eşref Fakıbaba seçildi. Bu defa da Vali Yusuf Yavaşcan geldi. Sürtüşmeleri neticesinde Vali merkeze alındı. Belediye Başkanı muhalefet partisinden oldu. Milletvekilleri, Belediye Başkanına küstü. Zarar, fatura yine Urfa’ya kesildi.
Hiçbir faydalı düşüncede birlik yok. Benlik ve mazeret mazeret mazeret var.
Ben ne yazacaktım, konu nereye geldi..
Yine Urfa’nın turizmine dönelim. Urfa bu bu çalışmalarla turizmde “Baba Şehir” olamaz. Korkarım ki komşu illerin yükselmesi ile onların gölgesinde kalıp boğulalım. Komşu illere gelen turistlerin kırıntıları ile geçinen yavru şehir olalım.
Alan bakımından Türkiye’nin 7’inci, nüfus bakımından Türkiye’nin 8’inci büyük ili olmamıza rağmen, Eğitimde, Sağlıkta, Kalkınmada, Sporda v.s’lerde daima sona yakınız.
Ha şimdi de Urfaspor’a su abonelerinden kesilmek istenen 1 liranın kavgası başladı. Halkın dilinde, basının dilinde, Televizyonunun dilinde, sen bunu dedin, ben bunu dedim, Urfa’nın başka işi yokmuş gibi gündem bu.. Bu polemikler hiç bitmez. Ben burada yazıyorum. Bu dava eni sonu mahkemede biter…