İbrahim Halil Okuyan
21 Ekim 2009
Son yıllarda, Şanlıurfa’da özellikle Bahçelievler’de bir komedi oynanıyor.
Şanlıurfa Belediyesi Bahçelievler’de tespit ettiği 17 adet bina için yıkım kararı alıyor ama burada bir sorun var.
Bir bina oturanların can ve mal emniyeti için tehlike arz ediyorsa Belediye sadece oranın iskân edilmesini engelleyebilir.
Yıkım kararı, ancak o bina boşaltılmasına rağmen yandaki binalar için tehlikeli ise alınabilir.
Belediye insanlara evini yık diyemez aksi halde.
Belediye, Bahçelievler de, bina sahiplerinin olası itirazlarını da engellemek için arsa emsal değerlerini ve kat adedini artırdı, özellikle arka mesafelerinde artırma yapılmasını kabul etti ve neticede yıkıp yapmak cazip oldu.
Böylece zaten zamanında imara aykırı yapılan binaların KAKS değerleri daha da arttı.
Kısaca Bahçelievler Mahallesi, Bahçesiz 25 metrelik apartmanlara modern (!) bir görünüme dönüştü.
Sonra evlerin altına yapılan dükkânlar fahiş fiyatlara satılınca bu defada komşu apartmanlar aynı tavizleri alarak onlarda yıkıp yapmaya başladılar.
Zaten Şanlıurfa da hep böyledir biri yapar öbürü devam eder.
Alt yapı buna cevap vermez otopark yok, yollar dar önemli değildi rant vardı sorun yoktu.
Alan memnun satan memnun.
Buraya kadar sorun yoktu.
Zaten Şanlıurfa’da bir tek Bahçelievler de bozuk inşaatlar (!) çürük binalar yapılmıştı.
Diğer yerlerde kaçak yapılan binalar dahi tamamen fen ve sanat kaidelerine uygun yapılmıştı bu 17 binada yıkılıp yapılınca sorun kalmayacaktı.
Ya da diğer binalarda oturan insanlarının mal ve can emniyeti Belediye için önemli değildi diye düşünebiliriz.
Ama bazı oyun bozanlar çıkıyordu ve bunlar giriş katlarının sahipleriydi.
İlk zamanlarda değersiz olan bu daireler birden kıymetlenmişti ve sahipleri bu yeniden yapılanma sürecinde daha fazla hak talep ediyorlardı.
Bu insanlarda fazla oluyorlardı bunları bir şekilde aşmak lazımdı ama nasıl?
Çözüm gecikmedi, bir daire sahibi binasının yıkım tehlikesi olduğunu düşünüyor ve de ne hikmetse hala oturmakta olduğu apartmanının incelenmesi için Harran Üniversitesine başvuruyor, orada da binadan 34 adet karot alarak, binanın projesini incelemeden ve de güçlendirme imkânı dahi göz ardı edilerek birbirinin kopyası raporlarla yıkım kararı veriliyor.
Bina kat maliklerinden birinin hiç ortada bir sebep yokken üniversiteden rapor istemesinden (!)kuşku duymamak lazımdır.
Belediyenin sağlam dediği bina için, kat maliki şüphe duyarak rapor istemektedir.
Zaten bu rapor işlerini, binanın yapımı konusunda üst daire sahipleriyle anlaşan müteahhit takip ediyor.
Netice de,Belediye hemen işi zabıtaya havale ediyor, sürec devam ediyor.
Şimdi sormak lazım ey Belediye bu binaların projeleri senden geçmedi mi?
Sen bu binaları denetlemedin mi?
Sen bu binalar çürükse o yukarıda bahse konu 17 bina listesine niye sokmadın ?.
Bu projeleri yapanlar ve denetleyenler teknik eleman değil miydi?.
Sizlerde o mahallede o evlerde oturmadınız mı?
Ha tamam bende isterim Bahçelievlerde güzel binalar yapılsın ama bu o apartman sakinlerinin rızaları ile olsun.
Belediye veya bazı insanlar bu işi zorla yaptırmasın.
O zaman bu işi ihale edin başta Resmi binalar olmak üzere tüm binaları inceleyin.
Böyle davranarak sizden önceki Belediye çalışanlarını zan altına sokmuş olmuyor musunuz?
Gelelim bilirkişi raporları hakkındaki eleştirilerime;
1-Karot delikleri; Teknik heyet dayanım testi için açtıkları karot delikleri açıkta bırakarak binayı zayıflatmaktadırlar. Teknik heyet (!) bu delikleri dahi beton tamir harcıyla derhal kapatmaya gerek duymamaktadırlar.
2-Beton dayanımı: Betonun karot silindir basınç dayanımı ile silindir basınç dayanımı aynı kabul edilmektedir. Yanlıştır.
3-Teknik heyetin, öncelikle binanın mevcut statik proje ve betonarme projelerine bakarak, öncelikle binanın tasdikli projesine uygun yapılıp yapılmadığını tahkik etmeleri gerekirdi bunu göz ardı etmektedirler.
4-Bina çatlaklıkları: Binada, varsa çatlaklıkların gözlenmesi ve sebeplerin tespiti önemlidir.
5- Yaşlanma ve Dış Etken Problemleri: Raporlarda yazılan, binanın ekonomik ömrünü tamamlamaya yaklaşan eski bir yapı olması ibaresinin hiçbir teknik dayanağı yoktur.
Beton zamanla mukavemeti artan bir malzemedir.
100 yıllık betonarme binalar dahi hala dimdik ayaktadır.
Böyle bir notun teknik elemanlarca yazılması anlaşılamamıştır.
Yaşlanma ve Dış Etken Problemleri:
– Bakımsızlıktan dolayı özellikle bodrum katlarda donatılarda korozyon ve buna bağlı olarak çap kaybı oluşması ve betonda karbonatlaşma meydana gelmesi, Tesisat borusu geçirmek için kolon ve kirişlerin delinerek kesitlerinin zayıflatılması
-Binada duvarların kaldırılması ve yapıya bilinçsiz müdahaleler yapılması
-Bodrum katlarda havalandırmanın yetersizliği
-Suya ve rutubete karşı dış yalıtım yetersizliği olup,
Raporlarda bu esaslara göre gözlem gereklidir.
6-Saplama kirişler, Şanlıurfa’da bütün binalarda vardır. Deprem konusunda istenmeyen bir durumdur ama bu yapının maliyetini arttıran bir durumdur hesaplarda zaten bu durum dikkate alınmaktadır.
7-Deprem yönetmeliği değişti diye eski binaları yıkmak mümkün değildir.
Yapılacak iş binaların tetkiki yapılıp gerekirse güçlendirme yapılmasıdır.
Yeni çıkan kat mülkiyeti kanunun ilgili maddeleri bu konuda kat maliklerine sorumluluklar getirmektedir.
8-Raporlar da; Yapılan analizler sonucu ilgili binanın düşey yükler ve yatay yükler acısından büyük risk taşıdığı görülmüştür cümlesinin hangi analize dayanarak yazıldığı açıklanmamıştır.
Binanın projelerini, hesaplarını incelemeden böyle bir sonuca varılamaz.
9-Raporlar muğlâk her tarafa çekilecek bir rapordur.
Teknik olarak eksiktir.
İnancımız odur ki aynı kişilerin benzer raporları varsa bunları birbirine benzer yuvarlak laflarla dolu olduğu kanaatindeyiz.
10-Teknik bir heyet proje, hesaplar, yeterli sayıda inceme ve belge olmadan ayrıca güçlendirme ile binanın takviye edilmesi seçeneğini göz ardı ederek bina yıkılmalıdır kanaatine varamaz.
11-Teknik rapor hazırlayanlar acele etmişlerdir. Yeterli inceleme yapmadan karar vererek kat maliklerinin bir kısmının zararına sebep olmuşlardır.
12- “Beton Röntgeni” herkesin aklini kurcalıyor özellikle bu günlerde…
öyle ya herkes yasamakta olduğu binanın, BAK (Beton Arme Karkas) ise ne durumda olduğunu bilmek istiyor ancak maalesef henüz öyle bir alet icat edilmedi…
ultrasonik sonda var…
“karot” (silindirik numune) alıp laboratuarda kırıp incelemek var…
Betonun mukavemetini anlamak mümkün bunlarla (betonarmenin değil)…
Çeşitli şekillerde “metal dedektor”leri var bunlarda betonun içinde demir olup olmadığını gösterir ancak…
14-Karot alarak betonun dayanımını tespit etmek çoğu kere doğru sonuç vermeyebilir.
Deprem dayanımı hesaplanacak betonarme yapının en önemli özelliği beton basınç dayanımıdır.
Basınç dayanımı en iyi ve doğru olarak yapıdan alınacak beton karotlarının preste kırdırılması ile belirlenebilir.
15-Beton karotla yapının beton dayanımın belirlenmesi oldukça masraflı ve karot alımı da zahmetli ve içinde oturulan ve kullanılan binalarda hiçbir zaman istatistik açıdan yeterli sayıda olamayan bir işlemdir.
Bulunan dayanım sonuçlarının yapının bütün katlarında ve bütün yapı elemanları için geçerli olduğu da kuşkuludur.
Peki: Binaların Depreme Karşı Durumunun Belirlenmesi nasıl yapılmalıdır?
a-Deprem testi nasıl yapılır?
Bir yapının depreme dayanıklı olup olmadığını anlayabilmek için önce binanın projesinin kurallara uygun olup olmadığının incelenmesi gerekiyor. Proje doğruysa, bu kez yapının inşasının projeye uygun olup olmadığına bakılıyor.
b-Uzmanlar iki önemli nokta üzerinde duruyor:
1. Kullanılan malzemenin projede belirtilen malzeme olup olmadığı. Bunu anlayabilmek için alınan örnekler laboratuarda inceleniyor.
2. Bu malzemenin projede belirtildiği gibi kullanılıp kullanılmadığı. Bunun için yapının kolon, kiriş, perde, temel gibi taşıyıcı elemanlarına farklı deneyler yapılması gerekiyor.
Bir de zemin çalışması yapılıyor, çünkü binanın üstüne oturduğu zemin de depremin etkisi açısından önem taşıyor.
Bu da yine deney, hatta gerekliyse sondaj yapılması anlamına geliyor.
Bütün bu işlemler sadece binanın dayanıklı olup olmadığını anlamaya yarıyor.
Bina dayanıksız çıkarsa asıl iş ise bundan sonra başlıyor.
Türkiye’de 1998’te kabul edilmiş modern bir deprem yönetmeliği var.
Binanın sağlamlaştırılması için yapının taşıma gücünün bu yönetmeliğin öngördüğü şartlara çıkarılması gerekiyor.
Güçlendirme projeleri hazırlanıyor ve denetleniyor.
Ayrıca, Bir binada güçlendirme yapılması ancak mahkeme kararı ile olabilir.
SONUÇ OLARAK:
Deprem acısından güvenli olan (2000 yıllık mancınık ve tarihi eserlerimiz bunun kanıtıdır) şehrimizde, insanların yapay nedenlerle huzursuz edilmesini ama Belediye istiyorsa tüm şehri bu yönde belli bir şartname ile başta okullar, camiler ve sağlık kurumları gibi binalar olmak üzere incelemesini eşit ve adil davranmasını istiyorum.
İnsanların kendi ortak arsalarındaki tasarrufla-rına müdahil olmamak lazım düşüncesindeyim.
Saygılarımla.