Ali H. Demir
19 Şubat 2008
SBS(Seviye Belirleme Sınavları) bu yıldan itibaren uygulanmaya başlayacak. Bu sınavlar OKS sınavlarına olan yoğun ilgiyi azaltmayı hedefliyor. Acaba bu hedefe ulaşılabilecek mi? OKS’ye yoğun ilginin nedeni üzerinde durulması gerekiyor. Veliler, aileler iyi bir yaşamın iyi bir eğitimden geçtiğini düşünüyorlar. ıyi bir eğitim ise iyi bir üniversiteye gitmekten geçiyor. Üniversite mezunu sayısının her geçen gün arttığı ülkemizde sadece üniversite mezunu olmak yeterli bir nitelik olmaktan çoktan çıktı. ıyi bir üniversiteden mezun olmak çok daha önemli bir durumda. Tüm üniversitelerin aynı eğitim kalitesine sahip olduğunu söylemek lafta kalıyor. Tıpkı tüm üniversitelerin iyi bir üniversite olduğu sözünün laftan ibaret olması gibi tüm ilköğretim ve ortaöğretim okullarının aynı kalitede olduğunu söylemek de yine laftan, temenniden öte gitmiyor.
ıyi üniversitelere girmek, iyi bir yaşamın anahtarı olarak görülmesinin çok değişik nedenleri var. Bunun en önemli nedenlerinden biri nitelikli iş alanları nitelikli elemanları almak istiyor. Aldıkları elemanlara iyi bir yaşam sunan maddi ve manevi getiriler sağlıyor. Bir bakıma çalışılacak iş alanı sahip olunacak niteliklerin belirleyici unsuru diyebiliriz. ış alanı, toplumun ihtiyaçlarını karşılama işi yani hayatın kendisi bir bakıma ne tür insanlara ihtiyaç olduğunu söylüyor. Tüm üniversiteler bunu sağlayamadığı için sağlayabilen üniversiteler kişiler tarafından tercih edilir hale geliyor. Sonuçta da sınav maratonu başlamış oluyor. Sınav maratonunun var olması nitelikli üniversitelerin, ilköğretim ve ortaöğretim kurumlarının bulunmayışından kaynaklanıyor. Toplumsal yaşamdaki iş alanlarının veya nitelikli iş alanlarının kısıtlı olması bu acımasız yarışmanın ortaya çıkmasına yol açıyor. Nitelikli iş alanları ise daha fazla iş gücü, daha fazla nitelikli eleman, daha fazla üretim gibi ekonomik, toplumsal unsurların işe karışmasına yol açıyor. Uzmanlaşmanın az olduğu, her önüne gelenin her işi yapmaya çalıştığı, toplumsal ihtiyaçların karşılanması konusunda denetim dışı alanların fazlalığı gibi unsurlar da bu durumu destekliyor. Kısır bin döngünün içinde dönüp duruyoruz.
Yeni Ortaöğretime Geçiş Sistemi(OGS) ile birlikte dershanelere olan yönelimin azalacağı yönünde bir iddia milli eğitim yetkilileri tarafından dillendirildi. Bilindiği gibi yeni OGS sistemi ile OKS sınavları kaldırılmış oluyor. OKS sınav sisteminde sekizinci sınıfın sonunda öğrenciler sınava girip aldıkları puanlara göre fen lisesi, Anadolu lisesi veya diğer özelliği olan okullara yerleşme hakkını elde ediyorlardı. 8. sınıfta yapılan sınav öğrenciler ve aileleri arasında büyük bir stres kaynağı durumuna gelmişti. Niteliği düşük genel ve meslek liselerine gitmek bir bakıma ÖSS’ye giden yolda yeterince hazırlanmama anlamına geliyordu. Bu nedenle aileler ÖSS’de şanslarını arttırma düşüncesiyle çocuklarını daha ortaöğretimin başlangıcında iyi bir ortaöğretim eğitimi alması için fen lisesi, Anadolu lisesi ve diğer genel ve mesleki ortaöğretim kurumlarından ayrı özelliklere sahip ortaöğretim kurumlarına göndermeye çalışıyorlardı. Herkesin doğal olarak talep ettiği bu tür kurumlara girmek ise zorunlu olarak konulmuş olan sınavlarda alınan puanlara göre yapılmak zorunda kalınıyordu. Dolayısıyla sınavlar öğrenciler için büyük önem arz eder hale gelince çocuğunu sınavda başarılı duruma getirmek isteyen veliler okullardaki eğitimin sınavlarda yeterli olmadığını görünce bu kez sınavlara daha iyi hazırlansınlar düşüncesiyle öğrencilerini okul dışındaki yerlere yani dershaneler, kurslar, özel ders veren yerlere zorunlu olarak yöneltiyorlardı. Bu ise aileler üzerinde büyük maddi sıkıntılara yol açıyordu. Bakanlık yetkilileri, hatta bakanların kendileri bu sistemin sağlıksızlığını her ortamda dile getirmekte ve çözüm bulmaya çalışıyorlardı. Son olarak bu dönemde Milli Eğitim Bakanlığı yeni OGS ile bu sorunu çözmeyi düşünüyor. Yeni OGS sisteminin gerçekten iddia edildiği gibi okul dışındaki kurumlara yönelişi azaltıp azaltmayacağını zaman gösterecek. Ancak zamanı beklemeden de bazı öngörülerde bulunmak mümkün. Bu anlamda bir öngörüde bulunmadan önce yeni sistemi tanımak, irdelemek gerekiyor.
Yeni OGS sistemi 8. sınıftaki OKS sınavını kaldırıyor. Bunun yerine üç farklı alandaki öğrenci başarısını üç yıllık bir süreç içinde değerlendirmeye alıp buna göre elde edilen başarıyı, elde edilen sıralamadaki yeri dikkate alarak fen lisesi, Anadolu lisesi ve diğer özel nitelikli ortaöğretim kurumlarına giriş şartlarını belirliyor. OGS ile birlikte nitelikli ortaöğretim kurumlarına giriş şartları kaldırılmıyor, şartlar yine var. Ancak ele alınan kriter değiştirilmiş oluyor. Önceden 8. sınıfın sonunda tek bir sınavdaki başarıyı dikkate alırken şimdi 6,7,8. sınıflardaki başarıları dikkate alan kriterler konulmuş oluyor. Kriterlerin sayısı çoğaltılmış oluyor. Kriterlerin niteliği değiştirilmiş oluyor ve ele alınacak kriterlerin toplanma süresi ve süreci de değiştirilmiş oluyor. Yeni sistemde öğrenciler için üç farklı alanda kriterler getirilmiş. Birincisi Yıl Sonu Başarı Puanı, ikincisi Davranış Puanı ve üçüncüsü de Seviye Belirleme Sınavı. Yıl Sonu Başarı Puanı öğrencileri bir öğretim yılı içinde derslerden aldığı notların ağırlıklı ortalamalarından elde edilecek. Bu durum öğrencinin okuldaki ders başarısına bağlı olacak. Bu durumun okuldaki eğitimi, başarıyı dikkate alması yönüyle önemli olduğu düşünülebilir. ıkincisi ise Davranış Puanı. Bu öğrencilerin okulda sergiledikleri tavır, davranış, sosyal ilişkilerinin bir ürünü olarak öğretmenler tarafından verilecek. Son olarak ise Seviye Belirleme Sınavında alınan puanlar da önceki iki puanla birleştirilecek. Seviye Belirleme Sınavı 6, 7 ve 8. sınıfların sonunda o öğretim yılı içinde görülen Fen, Sosyal, Matematik, Türkçe, Yabancı Dil ve kısmen de Din Kültürü Ahlak Bilgisi derslerinden görülen konuları içerecek şekilde yapılacağı söyleniyor.
Kriterlere bakılırsa sınavın yine olduğu görülüyor. Sınavı tamamen kaldırmaya gerek var mı, mümkün mü soruları üzerinde de ayrıca durmak gerekir. Ancak yeni sistemde de sınavın olduğuna göre dershanelere yönelişin azalacağını öngörmekte çok erken davranıldığı rahatlıkla söylenebilir. Önceki sistemde 8. sınıfta olan sınav şimdi 6. sınıftan itibaren 7. ve 8. sınıflarda da yapılacak. Yeni sistemi tanıtırken sene sonu yapılacak sınavların öğretim yılı içinde görülen derslerde işlenen konuları içerecek şekilde ve kolaylıkta olacağı söyleniyor. Ancak OKS sisteminde ve ÖSS sisteminde de zaten okullarda görülen derslerdeki konuları içeren sorular soruluyordu. Fakat bu derslerde ortaya çıkan eksiklikler dershane ve diğer okul dışı kurumlarda tamamlanmaya çalışılıyordu. Yeni sistemde de yine 6,7 ve 8. sınıflarda öğretilen konularda ortaya bir takım eksikliklerin çıkacağı ortadadır. Eksiklik olmasa bile bazı öğrenciler diğer bazılarından daha ileri duruma geçmek için dershane ve okul dışı diğer kurumlara gitme zorunluluğunu hissedecekler. Bu durum dershaneye olan yönelimi azaltmayacak tersine artıracaktır. şimdiden dershaneler 4. 5. sınıflara yönelik kontenjanlar oluşturmaya, 4, 5. sınıflardaki öğrencilere yönelik sınavlara hazırlık faaliyetlerine girmiş durumdalar. Bu durum dershanelere olan yöneliş azalacak öngörüsünü boşa çıkarmış durumdadır. Sistem oturdukça bu yöneliş azalacak denebilir. Ancak sistemin işleyiş süreci bunu desteklemiyor. Zira öğrenciler Yıllık Başarı Puanı, Davranış Puanı ve Seviye Belirleme Sınav Puanı şeklinde üçlü puanlama sisteminin üç yıllık ortalamasına göre sıralanacak. Bu durumda her üç alanda da öğrencilerin en üst düzeyde olması yönünde bir çaba ortaya çıkacak. Böyle bir çabada seviye belirleme sınavı en önemli paya sahip olacağına göre bu sınava hazırlanma aileler için yine büyük bir stres kaynağı olmaya devam edecek gibi görünüyor.