Konuk Yazar
13 Kasım 2016
Dr.Hülya Turgut
yeni çağın vebası dedim çünkü gerçekten veba hastalığına benzer bir durum.
Memnuniyetsizlik de tıpkı veba gibi bulaşıcı ve insanları yok edici bir durum.
Ve günümüzde de o kadar çok yayıldı ve kabul gördü ki bu durum neredeyse
çığırından çıktı. Artık herkes her şeyden memnuniyetsiz ve mutsuz. Hatta öyle
ki herhangi bir durumdan memnun olmak tuhaf karşılanır oldu. Moda akımı gibi
başlayan bu durum gittikçe hastalık haline geldi ve hızla yayıldı.
Bu durumun moda
akımına dönüşmesi kişilerin bu yolla güç gösterisi yapmaları ile ilişkili
görülüyor. Bu şekilde özellikle kendilerinden altta gördükleri kişilerin
yaptıklarını beğenmeme ve hatta azarlama mevcut olabiliyor. Ve böylece çevreye
“ben güçlüyüm” mesajı verilmeye çalışılıyor. Gücü önemsemenin ve güce tapmanın
gittikçe prim yaptığı bu günlerde de buna bağlı olarak çevreye güç gösterisi
yapmak da önem kazanıyor. Gücün bu kadar önemli olduğu toplumlarda da
kaçınılmaz olarak güç gösterileri ve güç yarışları da kaçınılmaz oluyor. Ve
hayattaki varlığını devam ettirmek isteyen insanoğlu da bu yarış içerisinde
değişik yöntemler geliştiriyor.
Bu güç yarışının
bu dönemdeki en önemli göstergelerinden biri olan memnuniyetsizlik ne yazık
ki beraberinde doyumsuzluk ve depresyonu getirebilmesi açısından tehlike arz
ediyor. Sırf memnun olmamak için gösterilen memnuniyetsizlikler ya da güç
ispatı için yapılan memnuniyetsizlikler kişilerin doyumunda azalma,
beklentilerinde ise giderek artma meydana getiriyor. Ve sonuç olarak da hayal
kırıklığı yaratabiliyor. “Sen benim vergilerimle maaş alıyorsun” söylemi de
yine güç yarışının arttığı günümüzün memnuniyetsizlik söylemlerinden biri.
Devlet kurumlarındaki memurlar bu söylemle sıkça karşılaşırken, özel iş
yerlerinde de durum pek de farklı olmuyor. Ödenen bir miktar para karşılığı
alınan hizmet hiç bir şekilde tatmin etmiyor. Hatta memnuniyetsizlik o kadar
zirve yapıyor ki verilen üç-beş kuruşun karşılığında iş yerinizin tapusunu
verseniz yine de yetmez gibi geliyor. Gerçek dünya böyle olmadığı için de hayal
kırıklığı kaçınılmaz oluyor.
Burada paranın
miktarı hiç önemli değil. Bir çay içen de aynı davranışı sergileyebiliyor ev
alan da. Çünkü her zaman kendimizi değerli, bizim dışımızdaki herkesi ise
değersiz görüyoruz.
Birbirimizden
karakter yönünden farklılıklarımız var elbette ancak amaç kalitemizi ortaya
koymaksa bunun yolu yine kaliteden geçer. Güç yarışı ise sadece zayıf ve korkak
yapıdaki kişilerin kendini ispatlama çabasından başka bir şey değildir.