Necla Cevheri Saatçi
2 Ekim 2006
Mutfaktan gelen mis gibi kahve kokusu. Dostla karşılıklı içilen bol köpüklü bir kahveye eşlik eden muhabbetin tadına doyum olmaz değil mi? Türk kültüründe kahvenin yeri bambaşkadır. Bir arkadaşınız size kısa süreli bile uğrasa, “hemen bir kahve yapayım da karşılıklı içelim” dersiniz. Kahveyle beraber edilen sohbet nerden gelir, nerelere gider. Gönül sohbet ister kahve bahane; kahve ile sohbetin birbirini tamamladığının kanıtıdır. Edebi, dini veya havadan-sudan bir sohbet olsun kahve illa ki aranır. Bir misafirliğe gittiğinizde ikram olarak sadece kahve sunulsa kâfi gelir. Oysa şimdi ziyaretlerde ikramlar ziyafete dönüşmüş. Dostlar birbirlerini ikram yüzünden ziyaret edememeye başlamışlar. Bir acı kahvenin kırk yıl hatırı vardır. Atasözü unutmaya yüz tutmuş. Amaç gittiğiniz insanı ziyaret etmek, hasret gidermekten çıkmış, hüner göstermeye doğru yol alıyor. Türk kahvesinin pişirilmesinden sunumuna kadar geçen süre bir merasim gibidir. ıtina ister. Bakır cezeve de, kısık ateşte, şekeri, kahvesi tam kıvamında pişirilen bol köpüklü Türk kahvesi gibisi yoktur. şimdilerde elektrikle çalışan cezvelerde pişirilen kahvenin tadı pek olmuyor. Belki daha fazla köpük elde ediliyor ama köpüğünün tadı kısık ateşte ki gibi lezzetli gelmiyor damağıma. Lezzetli bir yemeğin ardından, hayırlı bir iş için gidilen ziyaretlerde kahve hep mevcuttur. Kahvenin Türkler için önemi, günün ilk öğününe kahvaltı denmesinden de anlaşılıyor. Kahvaltı, kahve altından türeyen birleşik bir kelimedir. Zamanla okunuşunun kolay olması için ve büyük sesli uyumuna uyması için ses düşmesi ile meydana gelmiştir. Sabah kahvesinin keyfini ve yerini buradan anlayabiliriz. Kahvenin eşlik ettiği dolu dolu sohbetlerin hayatınız da hep var olması dileğiyle. Haftanın kitabı: Piri Reis Haritasının şifresi Metin Soylu Haftanın sözü: Dosttan beklenen, yanlış davrandığımız da yanımızda olmasıdır. Doğru iken herkes yanımızda olur.