Mahmut Çepoğlu
14 Eylül 2007
Urfalılar için yabancıların söylediğini duydum. Bunu Urfalılar kendileri için söylemeseler yabancılar nasıl bilecek. “Bir öğün yemek yedikleri vakit diğer öğün ne yiyeceğiz” diye sorulurmuş. Oysa benim yetiştiğim ve duyduğum kaderiyle “bu gün yedik, doyduk, yarın Allah kerimdir” sözleri hala kulaklarımda çınlar.
Eğer bu gün için sabah kahvaltısı veya öğle yemeğinden sonra olsa diğer gün için “Allah büyüktür” denirdi. Fakat günümüz şartlarında o kanat ettirici sözleri unuttuk. Hatta biri sorar “insanlar ne zaman acıkır” diye. Oda “yoksullar buldukça, varsıllar acıktıkça” diye cevap verilir. Belki bir fıkra ama yaşamın gerçeği de bu değil mi?
Zaman zaman rastlıyoruz kimi sözler söylenir. Üç Urfalı bir araya geldi mi ya yemekten, ya askerlik anılarından ya da yiğitliğinden bahseder dururlar. Hatta sosyal yaşam, politik konular, dünya meseleleri açıldığında “bunları boş verin” der geçerler. Bu herkes için söylenmez ama nedense genellemeler “yaşla kuruyu beraber yandırır.”
Bir şehre at gözlüğü ile bakıldığın da yalnız bir gurup görülür. Çevreyi görüp insanları tanıdıktan sonra her şeyin farkına varılır. Doğru ve yanlışlar birbirinden ayırt edilir.
Ben şimdi esas konumuz yemeklere geliyorum. Geleneksel yemek çeşitleri ve beslenme sürdürülseydi insanların sağlıklı olma şansı daha fazla olurdu. Fakat toplum olarak sağlıklı beslenmeyi bilmiyoruz. Yemeklerin ana maddesi et. Onun dışında sebzeli bir yemek yapmak fikri çok az. “etsiz yemek mi yenir” sözünü çok duydum.
Bir müddet önce belediye tarafından ev yemekleri yarışmasına çağrıldık. Sebebi hikmeti Urfa yemekleri kayboluyor, bu yemek türlerini yaşatmak için hala yapabilen var mı? Veya en güzelini kim yapabilir? Diye yarışma düzenlenmiş. Hani günümüzde yaşadıklarımızı sözlerle bizlere yansıtanlarda haksız sayılmaz.
“Ana kız gezmede, yemek tepsisi de fırında” sözü günümüze tam uyan bir söz. Eskiden çömlek, tepsi kebabı, domates tava fırına giderdi. şimdilerde neler gitmiyor ki. Patates doğrama derken patates kümbet çıktı. Ardından kelle mimbar, fıranın yolunu tuttu. Kadınların övüne övüne anlattığı pirinç de fırına gidince elbette birileri kalkar yemek kültürümüzün yok olduğunu söyler. Annelerimizin bir zamanlar uğraştığı hamur yemeklerinin yerini makarna almış ve sofralara bol bol taşınmakta. Hani ben kadınları da haksız saymıyorum. şimdiki çocuklarda bir acayip. Sokak beslenme kültürünü eve kadar taşıdılar.
Halbuki Mezopotamya’nın yemek lezzetinin çeşitliliği milletlerin verdiği mutfak uğraşı sonucu harmanlaşmıştı. Yemeğin bu gün çok çeşitliliği hala o yemek kültürünün hayatta kalmasındandır. Lezzeti keşfetmenin sırrına erdik ermesine ama yaşam şekillerinin renkleşmesiyle evlerimize işin kolayı lokantalardan kebap çeşitleri girdi ve bunu bir marifet saymalarına üzülüyorum.
Buğdayın öğütülmesi, buğdayın kaynatılması buğdayın dövülmesi ve çekilerek pilavlık, dolmalık, çiğköftelik olarak ayrıştırılması hepsi lezzet yakalamanın tadıydı. Dünya değişti, zaman ve şartlar eski meşakkatleri bize unuturdu. Makineyle artık her şey daha kolay. Keşkeki şimdi kaç kişi biliyor. Ya da Yahudi köftesini, hele tadına doyulmayan tiritliyi hangi kadın biliyor veya onu yapmaya zaman ayırabiliyor. Dilimizde tirit, otantik haliyle boranı kaldı. ıçli köftenin kaç çeşit olduğu yaşamın zaman alır siz onu bir evde soran en az üç çeşidini saymalı.
Eskiden patlıcanı biber, domatesi kurutur kışın tadına vara vara yenirdi. şimdi bunu kaç kişi yapıyor. Yazdan kışa birçok erzak çeşidi bırakılırdı. şimdi bırakılan bir çeşit söyleyebilir misiniz? Sadece şimdi ev biberi adı altında kimi evlerde kışlık biber hazırlanır. Onu da nüfusa orantılasan yarısı yapmıyor. Kurutulan meyvelerle kışın yapılan hoşafın tadına vardaysanız bana hak verirsiniz. Ama hiç görmediniz ki. Eskiden askere kışın gidilirmiş ki anneler askere giden oğulları ardından yakılan ağıtların en önemlisi onlar için “bamya kuruttum yemedin “ işte ayrılık yemekle ifade etmenin en güzel yolu.
Teknolojinin her ne kadar yaşam şekillenmesi üzerinde etkisi olduğu ve güzelleştirdiği söylenirse de o eski tadı bulmak hayli zor. Her mevsim ter türlü meyve sebze var onun için mevsimlerle gelen güzelliklerin tadını da kaybettik. Üstelik o sebze ve meyve çeşitlerine hormonun katılması eski natürelliğini kaybetmesi şimdi o organik yetişen sebzeyi bulmak hayli zor.
ışte bir yemek yarışması yapıldı ilginin olup olmamasından ziyada bir başlangıcın olması ve bunun bir başka toplantıda daha da geliştirilmesi sevindirici olacaktır. Yazıyı yazdıktan sonra bir türlü yayınlama fırsatı bulamadım. Nedenine gelince teknik ortamda kaybettim dersem. Yeridir. Bir başka belgeyi ararken onu buldum. Geçte olsa bu ramazanda hazırlanan iftarlık yemekler için bir öneri olur. Mutlu Ramazanlar diyerek barış ve sevgiyi bölüşmek adına bayramı bekleyelim.