Mehmet Göncü
22 Ekim 2015
Kıymetli okuyucularım,
rahmetli büyük Ninem Selbi hanım, biri yanında kibirlenip böbürlenmeye başlarsa
hemen o kişinin yüzüne karşı; “Oğlum fazla
kibirlenme, unutma ki hayatın kaynağı ve gücü olan suyun bile bir yüzü
yerdedir” derdi.
Gerçekten, bir kişi
enlerin eni olsa, yani en güzel olsa, en zengin olsa, en güçlü olsa ki bu
enleri çoğaltmak mümkün, yine de neticede bir fani olduğu için ergeç bu
dünyadan göçüp gidecektir.
Kaldı ki; yerküredeki
bütün nesnel değerler izafidir, yani göreceli kavramlardır.
Bu nedenle, akıllı olan
kişi engin gönüllü olur ve kimseye tepeden bakmaz.
Sadi Şirazi bu tür
kişiler için; “Boş başağın başı dik, dolu başağın ise
boynu diktir” demektedir.
Keza; Büyük düşünür ve
önemli bir devlet adamı olan Mahatma Gand-hi ise, engin gönüllü olmanın
gerektiğini şu veciz ifadeyle şöyle dile getirmektedir: “Sabahleyin evden
ayrılırken, giydiğim terliğin üzerindeki toz zerrelerinden daha yüksekte
durduğum için ızdırap çekerim, çünkü bilirim ki, sonuçta ben de bir toz zerresi
olacağım”
Evet sevgili
okuyucularım, daha önce ki yoksul hallerini bildiğim bazı kimselerin şimdi
biraz varlıklı oldukları için nasıl burunları havada bir vaziyette kibir ve
azametle gezdiklerini gördükçe aklıma hep yukarıda bahs ettiğim önemli
kişilerin veciz sözleri gelir ve Tekirdağlı Mustafa Fevzi efendinin şu
dizelerini de içimden okuyarak geçip giderim;
“Kimseye baki değil, mülkü dünya simu-zer
Bir harap olmuş gönül, yapmaktır hüner”
Dürüst ve şeffaf bir
toplumda; lütufta geride, kahırda önde olan dostlarınızın çok olması dileğiyle
kalın sağlıcakla…