Ali H. Demir
27 Haziran 2006
Okullar kapandı, öğrenciler uzun yaz tatiline girdiler. Öğretmenler de yakında aynı şekilde tatile girecekler. Ailelerde çocukların okula gelip gitme telaşı bir süreliğine de olsa sona erdi. Okuldaki eğitim öğretim faaliyetleri şimdilik sona erdi ama insanın hayatındaki eğitimin yeri sona ermiş değil. Eğitime dair yeni düşünceler eğitimin sadece okulla sınırlı olmaması tersine yaşam boyu eğitimin devam etmesi gerektiği üzerinde yoğunlaşmış durumda. Dünyamızın içinde bulunduğu dönemde bilimsel gelişmeler ve buna bağlı olarak teknoloji sürekli gelişmeye devam ediyor. Bu durum insanların yaşamını da doğrudan etkiliyor. En azından yaşamını dünyaya kapatmak istemeyen, dünyada yaşananlara ilgi duyan insanlar için bu süreklilik zorunlu olarak var olması gerekiyor. Gelişmeleri sürekli takip etme ise ancak insanların kendilerini geliştirmeleri ile mümkün olabiliyor. Okuldaki eğitim belli kalıplar içinde, görevi öğreticilik olan kişilerin yönlendirmesine bağlı olarak yapılırken okul sonrası yaşamda daha farklı bir ortamla karşı karşıyayız. Bu farklı ortamda bizim dışımızda hazırlanmış bir program, bir yönlendirici yok. Artık her şey kendi kendimize kalıyor. Bir bakıma programımızı kendimiz yapıyoruz, öğreticiliği de daha çok kendi kendimize yapıyoruz. Buna kendini geliştirme, kendi kendini eğitme deniyor. Günümüz eğitim akımlarında bireylere, var olan bilgilerin aktarılması yerine var olan bilgilere ulaşma yöntemlerinin öğretilmesi gerektiği yönündeki düşünceler daha fazla önem kazanmış durumda. Buna öğrenmeyi öğretme deniyor. Günümüz dünyasındaki hızlı gelişme, değişme bilgi birikimini de akıl almaz bir şekilde arttırıyor. Bu hızlı bilgi birikimine kalıplaşmış öğrenme öğretme yöntemleri ile yetişebilmek mümkün değil. Bu nedenle öğretmeninden öğrencisine kadar hatta toplumda birey olarak var olan herkesin öğrenmeyi öğrenmesi, kendini geliştirici çalışmaları nasıl yapabileceğini öğrenmesi gerekiyor. Eğitim bireylere bunu öğrettiği takdirde dünyadaki gelişmelere ayak uydurabilir. Aksi takdirde eğitim sisteminin içinden geçerek topluma katılanlar geçmiş dönemin değerleriyle donanmış olur ki bu da toplumu geri bırakır.
Bu nedenle eğitim kurumları olan okullar kapanmış bile olsa toplumun, toplumu oluşturan bireylerin eğitimle bağlarını koparmaması gerekir. Tersine formal eğitim ortamında kazandığı her tür beceriyi daha güçlü, daha etkin, daha yararlı hale getirmek için çalışmalarına devam etmesi gerekir. Bu nitelikler aslında bireylerin kendi kendilerine geliştirebilecekleri niteliklerden değil. En azından kısa sürede bu nitelikleri kendiliğinden elde edebilmek mümkün değil. Bireyler tecrübeyle, yaparak yaşayarak bir çok şeyi öğrenebilir. Ancak bu tür öğrenme yöntemi uzun ve pahalı bir öğrenme biçimidir. Aslında eğitimin var olmasının bir nedeni de bu uzun ve pahalı öğrenme biçimlerini kolaylaştırıp ucuzlatmaktır. Kişilerin edindikleri tecrübelerle kazandıkları bilgi, beceriler eğitim faaliyetleri aracılığıyla diğer kişilere aktarılır. Böylece aynı yolu herkes tekrar yürümemiş olur. Amerika’yı tekrar tekrar keşfetmeye gerek yok. Başkalarının kazanımlarından eğitim sayesinde bizler de yeni yeni şeyler öğrenebiliriz.
Eğitim faaliyetleriyle kazandırılması gereken en önemli niteliklerden birisi öğrenmeyi öğrenme, kendini geliştirme yöntemlerini öğrenmedir. Okullardaki uygulamalara, okulu bitiren kişilerin durumlarına, duygu ve düşüncelerine, eğitim işiyle uğraşan kişilerin konuşmalarına kulak verdiğinizde eğitimin öğrenmeyi öğrenme, kendini geliştirme yöntemlerini kişilere kazandırma konusunda oldukça yetersiz bir durumda kaldığını görürüz. Okullarda öğretmenler öğrencilerini bilgi yüklenmesi gereken boş kasetler gibi görmekte ve eğitim sisteminin kuruluş amacı olan öğrencilere araç durumundaki müfredatı aktarmaya çalışmaktan başka bir şey yapmadıklarına, yapamadıklarına şahit olmaktayız. Aynı şekilde öğrenciler de hafta içi ve hafta sonu o kurs senin, bu dershane benim, ellerinde bir sürü test kitapları ile koşuşturmakta, hızlı test çözme tekniklerini öğrenmeye çalışmaktalar. Öğrenciler sınavlara girmekte zorunlu olarak sahip olunması gereken diplomaları bir şekilde alıp sınavlarda başarılı olduktan sonra iyi bir lise, iyi bir üniversiteye kapağı atıp parası bol, kolay bir mesleğe sahip olma endişesindeler. Öğrencilerin toplumda yetişkinlerin bir gölgesi olarak büyüdüklerini düşünürsek bu şekilde bir düşünceye sahip olmalarını yadırgamamak gerekir. Sonuçta bu öğrenciler bu fikirleri kendiliğinden edinmiyorlar. Anne, babalar, öğretmenler, çevredeki büyükler öğrenciye sürekli bu tür düşünceleri pompalıyor. Sonuçta bu etkinin bir sonucu olarak öğrenciler de kendileri için biçilmiş kaftanlara razı olmak zorunda kalıyorlar. Öğrencilerden istenmeyen bu tür alışkanlıkların kaldırılması ancak büyüklerin bu tür alışkanlıkları terk etmeleri ile mümkün.
Bu olumsuz düşüncelerden, alışkanlıklardan kurtulup eğitimin gerçek anlamda fonksiyonunu yerine getirmesi için toplumda var olan herkesin üzerine düşen görevleri yerine getirmesi gerekiyor. Eğitim sadece okullarda ve öğretmenlere, eğitimcilere bırakılarak yapılacak bir iş değil. Toplumu oluşturan her bireyin eğitime dair düşünceleri olması gerekir. Bu düşüncelerini olgunlaştırmak, geliştirmek, uygulanabilir hale getirmek için başkalarıyla tartışmalı, paylaşmalı, farklı fikirleri öğrenerek daha mükemmel hale getirmek için uğraşmalıdır. Zira eğitim yaşama yönelik olarak yaşamın içinden alınan örneklerle yapıldığı taktirde somutlaşır, anlam kazanır. Yaşamdan kopuk, hiç kullanılmayan ve ezbere bir şekilde yapılmak istenen eğitim faaliyetleri havanda su dövmeye benzer ki ne kişilere, ne topluma bir yararı olmayan, sadece diploma için yapılan bir faaliyete dönüşür. Bu tür bir eğitim faaliyeti bireylere bir ideal aşılayamaz, zevk vermez, bireyleri köreltir.
Eğitime yönelik uygulamaları yapmaktan, eğitimi yönetmekten, düzenlemekten sorumlu birimler, kişiler eğitimden beklenen işlevleri gerçekleştirmede oldukça önemli bir sorumluluğa sahiptir. Eğitimin işlevlerini ne derece gerçekleştirdiğine dair verilere ulaşmaya çalışmalı, bu verileri toplumla paylaşmalı, toplumun da bu verileri dikkatle takip etmesini, değerlendirmesini, takipçisi olmasını sağlamak için toplumsal bilinci geliştirmeye çalışmalıdır. Toplumsal bilinç bu yönde gelişirse eğitim sadece okullarla sınırlı olmaz, yaşam boyu bir süreci kapsar. Eğitime Dair yazılarda görüşmek dileğiyle…