Mehmet Göncü
17 Nisan 2013
Kıymetli okuyucularım, Sayın Valimiz Celalettin Güvenç geçen hafta, yani 12.4.2013 tarihinde ilimiz mülhakatı dahilindeki milli parkımız olan Tektek dağlarında halkla birlikte bir yürüyüş yaparak çeşitli incelemelerde bulundu.
Bu yürüyüşe bazı kamu görevlileriyle birlikte; Şanlıurfa Serbest Muhasebeci ve Mali Müşavirler Odası’nın organizasyonunda yapıldı.
Bir sivil toplum kuruluşu olarak ilimizi çok boyutlu olarak ilgilendiren bir konuda göstermiş oldukları duyarlılıktan dolayı oda yöneticilerini ve o gün emeği geçen tüm görevlileri başkanları Sayın Nihat Taş’ın şahsında en içten duygularla kutluyorum.
Sayın Valimiz Celalettin Güvenç, 2007 yılında Tektek dağlarının milli park ilan edilmesinden sonraki gelişmeleri ve bu konuda Mastır Plan uygulaması sürecindeki durumu, varsa aksaklıkları yerinde inceleme, talep ve talimatları doğrultusunda Tektek dağlarıyla ilgili olan Su ve Orman Bakanlığı mühendisleri, GAP Toprak Su Kaynakları Tarım Araştırmaları Enstitüsü yöneticilerinden Sayın Şeref Şelli, İbrahim Çetiner ve İl Özel İdaresi Genel Sekreteri Uğur Büyükhatipoğlu, bazı Sivil Toplum Kuruluşları ve basın mensuplarının katılımı ile düzenlenen toplantı ve gezi gerçekten çok faydalı oldu.
Tektek dağları florasındaki adaptasyonlardan biri olan Menengiç ormanının bir bölümünün bulunduğu Rüstem deresinde uzun bir yürüyüş yapıldı.
Bu gezi esnasında konuyla ilgili görevlilerin bazı önemli açıklamalarından yürüyüşe katılan bizler de faydalandık ve mutlu olduk.
Bu nedenle her duruşu ile halkla bütünleşmiş ve öncü olmuş engin gönüllü Valimize teşekkür ediyorum.
Sevgili okuyucularım, aslında her Urfalının bildiği Tektek dağlarının konumu ile mevcut tabiat ve kültür varlıkları benim de araştırmalarıma göre şöyledir;
Tektek dağları kuzeyden güneye doğru uzanan kıvrımlı bir dağ silsilesidir. Güneyde Suriye sınırına kadar dayanan, büyük bir bölümünde yüzlerce yıl içerisinde ormanlar tahrip edilmiştir. Ancak şu an itibari ile 28 bin 500 dekarlık bir alanda Menengiç ormanı korunabilmiştir.
İşte bu alan 1962 yılından beri aşıyla fıstığa dönüştürülmeye çalışılmaktadır.
Dağların bitki örtüsü; çoğunluğu endemik olan bir floraya sahiptir. Faunasında da endemik hayvan türleri mevcuttur. Örneğin Varanus Griseus kertenkelesi, yağlı kurt denilen Çizgili Sırtlan gibi çeşitli hayvanlar bu dağlarda yaşamaktadır. Ayrıca Ceylanlar, keklikler, tavşanlar, şahinler hatta yaban atları bile bir zamanlar bu dağların ev sahipleri idiler.
Öte yandan bu bölge kültür varlıkları itibarı ile de çok zengin bir konumdadır.
Örneğin; Senem mağaraları, Hamza baba, Şuayip şehri, Soğmatar, Cimdin kalesi, kızların kasrı, Karahisar ve Hanel Ba’rür gibi yerler antik özellik taşıyan mekânlardır.
İşte bu nedenle 2007 yılında bu yerler Milli Park olarak ilan edilmiştir.
Dilerim bu konuda uzmanlar Mastır Plan uygulaması esnasında halen bakir bir konumda olan alanların ivedilikle korunmasına yönelik çalışmalar yapıp, etkili tedbirler alırlar.
Çok boyutlu bir turizm potansiyeli olan bu yerlerde görev alacakları ve halen vazife başında olanları en içten duygularla kutluyorum. Başarılı olmalarını da temenni ediyorum.
Ayrıca; o günkü yürüyüşe katılan Fikir Edebiyat Grubu Sıra Gecesi müdavimlerinden Uz.Dr.Müslüm Sunay, Mimar-Mühendis Sayın Şeyhmus Karahan, Öğretim görevlisi olarak; Akademisyen Ayşe Açanal gibi bir çok arkadaş da günün önem ve anlamını okudukları şiir ve sundukları ilmi bilgilerle anlamlaştırıp güzelleştirdiler sağ olsunlar.
Şiirlerden bazılarını ise bilgilerinize arz ediyorum.
TEKTEK DAĞLARINDA İLKBAHAR
Şakşakolar, papatyalar açanda,
Rüstem deresinde sular coşanda,
Bülbüllerde daldan dala konanda,
Tekteklere sen hoş geldin
Tabiatın güzel kızı ilkbahar.
Şahinlerin yükseklerde uçanda,
Tavşanların sağa sola kaçanda,
Çiçeklerin hoş kokular saçanda,
Tekteklere sen hoş geldin
Tabiatın güzel kızı ilkbahar.
Menengiçler fıstığa dönende,
Dağlarını dumanların saranda
Ceylanların şarkılarda kalanda,
Tekteklere sen hoş geldin
Tabiatın güzel kızı ilkbahar
Mehmet Göncü/2002-Şanlıurfa
AZİZ FIRAT
Dumlu dağ’da Karasu,
Ala dağ’da Muratsın
Munzur’da, Ovacık’ta
Cennet burası dersin.
Keban, Karakaya,
Yüce ATA olursun.
Belkıs, Sultan, Karkamış
Derken, yad ellere akarsın.
Ülkeme ışık, ovalara bereket sundun.
Aş oldun, iş oldun. Mahzun gönüllere aşk oldun.
Dilim lal olsun sana hainsin, zalimsin dersem.
Bilirim, sen masumsun. Çok canlar yaksan bile.
Güzel yurdumdan taşıdın Babil’in asma bahçelerini.
Ey kutsal nehir,
Sen evrenin yüce mimarının en güzel eserlerinden birisin.
Dünya döndükçe, güneş doğdukça, suyun bol aksın.
Aziz Fırat.. Aziz Fırat… Aziz Fırat…
Mehmet Göncü/1996-Şanlıurfa
Dürüst ve şeffaf bir toplumda; lütufta geride, kahırda önde olan dostlarınızın çok olması dileğiyle kalın sağlıcakla…