İbrahim Dülger
30 Ocak 2008
Kent Konseyi Tanıtım Çalışma Gurubu yönetmelik değişikliğinden sonra yeniden yapılanarak toplandı.
Urfa için yeni şeyler yapmanın heyecanını taşıyan Çalışma Gurubu Başkanı Sayın Uğur Büyükhatipoğlu, Konsey ve çalışma guruplarında alınan kararlarının tek yaptırım gücünün görüş belirterek raporlar sunmak olduğunu, bunun da yararlı sonuçlarının görüldüğünü belirtti.
Toplantıda ıl ve Belediye Kültür ve Turizm Müdürleri, otel, tur, turizm işletmecileri ve sivil toplum örgütü temsilcileri katıldı.
ıl Kültür ve Turizm Müdürü Sayın Selami Yıldız’ın şanlıurfa’nın Tarihi ve kültürel mirasının tespiti ve korunması hakkında hazırladığı tespitleri, konuya hakim bir yetkili olarak anlatması güzeldi. Ancak, kültürel varlıklarımızın yeni bir bakışla tesbit edilerek envanterinin yeniden yapılması yönündeki görüşlerine ben de katılıyorum.
Toplantıya katılanlarda “Urfa için bir şeyler yapılmalı” heyecanını gözlemlerken; sorunlarını paylaşacakları Vali veya vekillerden birini görememek umut kırıcıydı.
Önümüzdeki turizm sezonu için yapılabileceklerin konuşulması esnasında Belediye Başkanının toplantıya katılıp sorunları paylaşması çok olumlu oldu.
Otel ve lokanta işletmecilerinin; yapılan bunca tanıtıma rağmen yataklı turistin Urfa’yı tercih etmediğini, turizm hamlesine bizden sonra başlayan, yerel, merkezi yönetim ve toplumun birlikte çalışması sonucu, cazibe merkezi haline gelen Mardin’in bizi geçtiğini belirtmesi dikkat çekiciydi…
şanlıurfa’nın tek bayan turizm işletmecisi Asuman Cevahir Yazmacı ; Rezervasyon iptallerinin oldukça fazla olduğunu, ilimizde terör olayları görülmemesine rağmen, yurt dışından gelecek olan kalabalık bir kafilenin konaklamayı iptal edip Mardin’i tercih ettiklerini belirtti. Gerekçe; gelen kafilenin dinsel ibadet için mekân bulamaması…
Öyle ya! şehrimiz hoşgörünün sembolü, üç tek tanrılı dinin atası Hz.ıbrahim’in diyarı olarak öne çıkarılıyordu.
Her otel ve konaklama yerinde bir mescidimiz bulunurken farklı dinden olanların kentte kaldıkları sürede ibadet ihtiyaçları hiç mi düşünülmez?
Avrupa ve diğer ülkelerde Müslümanlar için camiler yapılırken gösterilen anlayışı, neden bizim toplum bir kilisenin varlığı konusunda göstermez.? Yakınımızdaki Mardin, Adıyaman, Diyarbakır, Malatya, Kayseri örnekleri varken.
Çoğunu camiye çevirdiğimiz kilise binalarımızın bazıları (Fırfırlı Kilise) Namaz dışındaki saatlerde kapalı tutulur, avlusuna bile girmek mümkün olmaz..
Çoğunun tanıtım yazıları yok, olanlarda da temel yapının kilise olduğundan bahsedilmiyor. Halk arasında Reji Kilisesi olarak bilinen yapı restorasyondan sonra bir zamanlar Kültür Merkezi olarak kullanılırken çok sayıda yabancı turistin uğrak alanıydı. Bugün sadece kütüphane olarak kullanılmakta. Bir bölümü ibadet amaçlı bırakılamaz mıydı? Hoşgörülüğümüzün nişanesi olarak. Yoksa korkularımız mı var, dinimizi elimizden alırlar diye? Yılda bir kez toplu ayine açılması din turizmi açısından yararlı olup , işsiz oturan esnafa yaramaz mı sizce?
Binanın girişinde ilk açılışta var olan Aziz Petrus ve Aziz Paulus adı; kısa bir süre kalabildi. Aceleyle apar topar sökülüp hiç yapanlara saygı gösterilmeden kaldırıldı yerinden. Ziyarete gelenler adını sanki bilmiyormuş gibi..
Yakın tarihlere kadar elektrik santralı (şirket) olarak kullanılıp sonra depoya dönüştürüp, şehrin en büyük Protestan kilisesini cami yaparken ihtiyaç mı vardı? Zulümiye, Halilürrahman, Döşeme, Fırfırlı, Ulu cami gibi yanı başında bir çok ibadet yeri varken, Kilise veya müze olarak korunamaz mıydı Cevahir Konuk Evi, Edessa veya El Ruha Otelinde konaklayanlar için?. Ne reklam olurdu şehrimiz adına. Cami, kilise yan, yana. Minyatürlerinin sözünün edilmesine bile tahammül edemezken, bugün gerçekleştirilebilir miyiz acaba inancımızın köklü oluşuna inanarak.
Bu gün Germüş köyündeki büyük kilisenin onarılmasından sonra en azından belli zamanlarda ibadete açılması düşünülemez mi? Bu Urfa’nın tanıtımına ve turizmine çok şey katacaktır. Özellikle kilisenin kuzey yönündeki mezarlık gereken saygı gösterilip korunmalı . Restorasyon bitimi sonrasında yapılacak tanıtım kampanyası ile uluslararası turizm turlarının ilgisi arttırılabilir. Van Akdamar kilisesinin onarılıp ayine açılması bizlere ne kaybettirdi? Aksine gelen yerli ve yabancı turist sayısını artırdı. Benzeri bir uygulama Germüş köyünde de yapılmalı, Kilise Müze ve ibadet amaçlı olarak kullanılmalı. Bu restorasyon için AB fonlarından kolaylıkla proje desteği alınabilir.
Kongre ve sempozyumlar düzenlenerek yataklı konuk sayısında artış sağlanacağı gibi Urfa’nın tanıtımı; yurt içi ve yurt dışı afişlemelerle daha fazla yapılabilir. Bu konuda Harran Üniversitesi yönetimine büyük görevler düşmekte.
Sadece ilimizde bulunan koruma altına alınmış bitki ve hayvan türlerinin (Adonis gelinciği, Peygamber çiçeği, Varanüs , gibi…) tanıtımı yapılmalıdır.
Kaplıca ve sağlık turizmi, Karaali kaplıcaları tanıtımda öne çıkarılıp , rahat ulaşım için nitelikli yol ağının yapılması, şehrimize gelecek yatılı turist sayısını arttıracaktır.
Gelen her türden konuklarımız için, sıra geceleri dışında farklı eğlence mekânlarının olmaması bir kısım (gazino, disko, bar gibi) turistleri şehrimizde daha fazla konaklatamamanın da bir nedeni olsa gerek..
Eski kent sokakları, tarihi evler, 58 meydanı gibi alanlar konuklar için özgün, büyülü ortamı yaşatırken, turizmde yeni iş alanları açılmasına neden olacaktır.
Ören yerlerinde turistlere güvenli ortamı sağlayacak turizm polisi muhakkak görevlendirilmelidir.
Dünyanın en eski tapınağı olarak tarih yazınına (literatürüne) geçen Göbeklitepe kazılarından da yeterli turisti çekemeyen şehrimiz; bir dinsel gurubun Harran’dan başlattığı ıBRAHıM YOLU yürüyüşünü de, farklı açılardan değerlendirip, yeterince tanıtımda kullanamadan: Gizli bir amaçları mı vardı, Yahudiler topraklarımızı mı zapt ediyor? Sanısıyla tartışmayı, yürüyüş kolunun sınırlarımızı terk etmesinden sonra da sürdürdük.
Görünen o ki tarihi ve doğal varlıklar açısından zengin olan ilimiz, GAP’ın önemli ve ana merkezi olmasına rağmen yeterli sayıda yatılı turist ve konuğu çekemedi.
Bu otel yöneticilerinin; rezervasyon iptallerini, turizm sezonu için yeterli başvuruların olmadığını, böyle giderse sezonun çok kötü geçeceğini belirtmelerinden belli oluyordu
Özellikle ulusal basın ve yayın araçlarında bölge ile ilgili çıkan kötü görüntü ve imaj yaratan haberlerin, ilimizle ilgili olmamasına rağmen turizm ve tanıtımı olumsuz etkilediği gerçek olup, bunu ortadan kaldırmak için basın ve yayın kuruluşları ile daha sıkı ilişkilerin kurulup yönlendirmenin bu doğrultuda yapılması ivedilikle gereklidir.
Büyük umutlarla açılan DEV GAP havaalanının; uçakların gecenin ilerleyen saatlerinde inip kalkması, yeterince uçak inmemesi,Turistler için özel uçuş seferlerinin düzenlenmemesi, hava alanı yolunun düzgün olmaması gibi nedenlerle beklenen yararı sağlayamadığı ortadadır.
Geçmişte düzenlenen turizm ve sanat fuarlarına bir çıkartma edası ve heyecan ile yapılan katılımlar tanıtımda etkili olurken, bugün, alışılagelmişin dışında, yeni açılımlarla, il çapında oluşturulacak yetkili tanıtım kurulunun önderliğinde profesyonelce hazırlanarak katılmak daha yararlı olur kanımca.
Zira bin bir maddi zorluklar içinde çırpınıp, ayakta kalmaya çalışan katılımcı işletmeler alışılagelmiş biçimde düzenlenen bu etkinliklerden gerekli yararı sağlayamamaktadır.
Tanıtım standlarına gelen izleyici ve müşterilere dağıtılacak tadımlık miktarda gıda maddeleri (biber,fıstık vb.) daha fazla ziyaretçiyi çekerken, ılin kültürel değerlerinin simgesi olabilecek; Göbeklitepe tapınma taşlarını, dünyanın ilk tapınağı, ilk heykeli olarak tanıtılan Balıklıgöl Adamı, Harran evlerinin, alçı döküm, kalker taşı veya seramik malzemeden yapılacak modelleri ”Urfa’da bulunan bu eserleri gördünüz mü” sloganlı yazılarla çoğaltıp dağıtmak tanıtımda daha etkili olacaktır.
Görüntü kirliliğinin hadsafhada olduğu, Aşağı Çarşı ve Hanlar Bölgesi sağlıklaştırılmış haliyle de; Bir Avusturyalı orkestra şefinin ”Biraz Bangladeş ve Hindistan’ı andırıyor ” benzetmesine sizler de katılır mısınız bilmem?
ıyi görüntü vermeyen dükkanlar, lokantalar ve çalışanlar, gelen konuklar için hiç de alışılmış şeyler değil. Üstü kebap yağlarından çıkan kesif dumanla, duman altına dönüşen çarşıda, sağlıklı ortamlarda görünmeyen besin maddeleri ile yapılan yemekler Urfa’ya ilk kez gelenlerde unutulmaz acılı ve yağlı, tatlılı damak hazzı yaratırken, fazlaca kaçıranlarda sindirimde yarattığı acılarla unutulmaz anılar da bırakmakta.
Özgünlüğü ile gelen konuklara pek ilginç görünen mekanlarda, özünde; mülayim (uyumlu), insancıl paylaşımcı, konuksever değerlere sahip Urfa insanı; eğitim ve bilinçlendirme çalışmaları sonrasında tanıtım ve turizm konusunda duyarlı hale gelecek, esnaf ve vatandaş görüntü ve davranışları ile tanıtım için de çok şey yapmış olacaktır “Bir memnun turist, bin memnun turisti yollar” misali….