Konuk Yazar
7 Temmuz 2015
1965-75 Yılları …
Urfa’da evlerin çoğunda
yapım malzemesi olarak taş ve toprak kullanılırdı.
Gösterişli
olanlarının ustaları çoğu zaman ermeniydi.
Taşlar, araları
toprak çamur olmak kaydıyla üst üste dizilir, çapı yirmi cm ye yaklaşan uzun
ağaçlar bu dizili taşların üzerine sırayla dizildikten sonra tahtalar üzerine
döşenir sonra da saman ve toprak suyla yoğrulur ve döşeli çatının üzerine
dökülürdü.
Tabi bu toprak
öylece bırakılmaz sonrasında silindir taşla (loğ) iyicene ezildikten ve
sıklaştırıldıktan sonra sokağa, avluya bakan kenar kısımları tokaçlarla
dövülerek yağmura karşı mukavemeti güçlendirilirdi.
Genelde sokağa ve avluya bakan çıkmalarının
altında taş olurdu. Yağmur ne kadar yağarsa yağsın bu damlardan içeriye su
sızmazdı.
Kar yağdığı zaman
hem çatıya yük binmesin hem de eriyecek kar toprağa yavaş yavaş nüfuz etmesin
diye aşağıya atılırdı.
Gel gelelim yıllar
içinde bazen taştan örülü duvarlar yağmur sularıyla aşınıp yıkıldığı da olurdu.
Buraya kadar her
şey normal görünse de insanların farkına varamadıkları vahim bir durum daha
vardı.
Genelde iç boyalar
kireçti, kısacası bu evlere badana yapılırdı.
Yazın serin kışın
sıcak olan bu evlere rağmen yine de insanlar dışarıda yatmayı yeğlerdi.
Taht denen dört
ayaklı ahşaptan süslü şekilde yapılmış görkemli yataklardı bunlar.
Üzerinde çocuklar
her gece yıldızları sayarak uyurdu.
Bazen de avlusu
müsait olmayanlar ve taht alacak parası olmayanlar damda da yatmaktan
çekinmezdi.
Gelelim asıl meseleye geceleri toprak ve
taştan yapılmış bu damlara sıcak nedeniyle akrepler dadandığı için dışarıda
yatmayı uygun gören ahali genellikle akrepler tırmanmasın diye bu tahtların
ayak kısmını kireçle boyarlardı, tıpkı ağaç gövdelerine karıncalar tırmanmasın
türünden.
Peki kireç bu
denli zararlı ise ve hayvanları bile uzak tutabiliyorsa bu evlerin içi neden
kireçle badana edilirdi, kim bilir belki de çaresizlik ve bilgisizlikten
olabilir. (Kireç ve badana asbest içeren beyaz renkli toprakla yapılmış
kimyasaldan başka bir şey değil, bu da akciğer kanserinin başlıca nedeni.)
Bu
gün geçmişinde bu evlerde doğup büyüyen insanların akciğer sorunuyla
boğuştuğunu hep görüyoruz.
Akrebin, karıncanın bile uzak durduğu bu kimyasallar
ne yazık ki bilinçsizce ve çaresizce kullanıldı ve genelde Güneydoğu’daki
ölümlerin çoğunun nedeni bu olmakla birlikte ömürleri de kısaltmıştır.