Konuk Yazar
29 Haziran 2016
Kışın malumunuz
günler kısa geceler uzun o nedenle sahurlar bayağı uzun ve keyifli geçerdi.
Gaz ocağı odanın
bir köşesinde durur, hayatlı ev olduğu için, soğukta tandırlığa gitmek zor olur
diye, gaz ocağını odaya alırlardı.
Sahura önce
büyükler kalkar gaz ocağında çay pişer, kasapta yapılmış et sucuğu tavada
piştiğinde odaya sucuk kokusu yayılırdı, çocuklar bu kokuya uyanır yer
sofrasında yerlerini alırdı, sofrada akşamdan hazırlanmış yuvarlak (bilmeyen
yoktur umarım), çay, peynir, külünçe, ev ekmeği ve annelerin yazdan yapıp
hazırladığı vişne reçeli ve terbiyelenmiş yeşil zeytin mutlaka olurdu…
Sahurdan sonra gaz
ocağı kapatılıp gezeneğe bir kenara konur, sofrada toplanıp tandırlığa
bırakılırdı.
Odanın köşesindeki
sobaya içerideki sıcaklık kaybolmasın
diye iki odun parçası atılır, sobanın üstünde sürekli duran gügümdeki sıcak
suyla abdest alınır, sabah namazı kılınır, cüz okunur ve sabah biraz geç
kalkmak üzere tekrar yerde serili yataklara serilip yatılırdı.
Sabah kapıya gelen
sütçünün sesiyle uyanır, kapıdan süt
alınır,akşama sütlaç yapmak üzere kaynatılıp,tandırlığdaki tel dolabın içine
konurdu.
Sabah kalkınca
odadaki yer yatakları toplanır, hayat süpürülür, tandırlığdaki sahur
bulaşıkları yıkanır ve öğlenden sonra iftar hazırlıkları başlardı.
Şimdiki gibi hemen
hazırla bi tepsi fırına götür kültürü yoktu evde Urfa’nın meşhur yemekleri
(kış) yapılırdı.
Öğlen namazından
sonra iftar hazırlıkları başlardı. Eğer iftara boranı yapılacaksa, komşulara
boranı köftesini yuvalamak için haber salınırdı..
Leğende köfte
yoğrulur, yardıma gelen komşularla birlikte sohbet ede ede yuvarlanırdı. Bu
zahmetli ve vakit alan bir iş olduğu için, komşuların yardımlaşması önemliydi.
Zaten boranının en
zor yanı köftesidir, kışın genellikle pancar (pazı) boranısı yapılırdı..
Yanında şıllık tatlısı yada kadayıf olurdu.
İftara bir saat
kala sofra kurulmaya başlanırdı, eğer iftara misafir varsa,sofra çardaktaki
büyük odaya hazırlanırdı, iftardan önce komşulara birer sahan yemek
gönderilirdi, tabi onlardan da gelen yemekler sofraya dizilirdi.
Boranı varsa
sofrada turşu,turp,sade yağlı beyaz pilavda mutlaka olurdu,bir iki sahana
sarımsaklı yoğurt yapılır,boranı tabaklarının üstüne isteyen istediği kadar
alırdı, ev ekmeği sulanır, ayrıca fırından tırnaklı ekmek de alınırdı.
Kış Ramazanlarında
sofrada sadece su, ayran olurdu, hurma ve zeytin olmazsa olmazlardandı..
Ramazanda kış
sofralarında,boranıdan başka, kış dolması, soğan aşı, kelle, mimbar, soğan
kebabı, kıymalı ekmek, bamya…vs yemekler olurdu.
Tatlılardan;
şıllık, katmer, halbur tatlısı,
hırtlevik, un helvası, kadayıf… İftar sofralarının baştacıydı…
İftar saatinin gelmesini
çocuklar dört gözle beklerdi, kışın günler kısa olduğu için genellikle
çocuklarda oruç tutardı,iftar vakti geldiğinde çocuklar evlerinin damına çıkar,
Ulu caminin minaresinden iftar topunun atılmasını beklerlerdi..
İftardan sonra çaylar
içilir,teravih namazına camiye gidilirdi,bazıları teravih namazlarını evde
kılardı..
Asil eğlence teravihden
sonra başlardı; sobamın üstünde kestaneler pişirilir,patpat eleğinde patpat
(mısır) patlatılırdı.
Komşular çağrılır çiğ
köfteler yoğrulur, küncülü akıt yapılırdı.
Gece geç saatlere kadar
oturulur, sohbetler, hikayeler, masallar, bilmeceler… daha neler neler…