Nejat Karagöz
20 Şubat 2019
URFA’CA, URFALICA…
“Dil, bir ulusun aynasıdır. Bu aynaya baktığımız zaman, orada kendimizin gerçek yankısını görürüz.”
Bu söz, Çağdaş Alman edebiyatının kurucularından sayılan Frederich Schiller’e ait… Bana “Dil nedir?” diye sorulsa, herhalde bundan daha şık bir cevabım olamazdı…
Öte yandan Hacı Bektaş-ı Veli’miz: “Kâinat çiçek olsa, ben arı olsam, dost dilinden tatlı bal bulamam…” demiştir. İnsanın aynası, dostun bal pınarı dil… hele de bizim dilimiz, ata dilimiz, Urfalıca’mız…
Sadede gelecek olursak;
Geçtiğimiz günlerde Şanlıurfa Büyükşehir Belediyesi tarafından bastırılan, memleketimizin yetiştirdiği değerli hocalarımızdan sevgili Mehmet Adil Saraç hocamın te’lif ettiği 6 ciltlik Urfa’ca Urfalıca isimli eserden söz etmek istiyorum.
Kendilerinin de kitabın girizgahına açık yüreklilikle dile getirdiği gibi; kitapta bulunması muhtemel eksikler, yanlışlar ve hatalar… ile birlikte, bile bugüne kadar alanında yapılmış en kapsamlı bir çalışmanın ürünüdür. Kendilerini bu vesile ile tebrik etmek istiyorum.
Urfa’da konuşulan Türkçenin kökeninden başlayarak, kelimelerin ve deyimlerin etimolojisine varıncaya kadar, kitapta yer alan her kelime ve deyimin adeta tablosunu çizmiştir.
Pek çoğumuzun belki de hiç duymadığı, anlamını bilmediği ve/veya artık kullanılmayan “Bize ait” yığınla kelime ve deyim bu suretle ölümsüzleştirilmiştir.
Urfa’yı, Urfalı’lığı önemseyen, yazan, çizen, okuyan, araştıran hemen herkesin kütüphanesinde bulunması gereken ve kesinlikle müstesna bir yer tutacak olan bir kaynak eserdir.
Yukarıda alıntıladığım Hacı Bektaş-ı Veli’nin sözlerinden, ‘dilimiz, ana dilimiz, tatlı dilimiz Urfa’ca, en tatlı bir baldır!’ hükmüne varabiliriz. Esasen Anadolu’muzun her köşesinde ayrı bir dil, ayrı bir ağız, ayrı bir bal menbaı bulunması, bu toprakların ne kadar zengin ne kadar engin bir kültür mirasına sahip olduğunun en bariz göstergesidir. İşte, bu gerçeğe ışık tutmak istercesine kaleme alınmış 1500 sayfayı aşkın hacmiyle, pırıl pırıl baskısı ve ciltleriyle bu değerli hazineyi kütüphanelerimize kazandıran, eli değmiş, emeği geçmiş, bilgisine, dağarcığına başvurulmuş, istifade edilmiş bulunan herkese Urfa ve Urfalılık adına şükran borcumu buradan arz etmek isterim.
Elbette bu eserin vücuda gelmesinde en büyük emek ve pay sahibi olan Mehmet Adil Saraç hocama ayrıca ve bilanihaye müteşekkiriz…
Sizin gibi, eli kalem tutan, memleketine, diline, kültürüne, geleneğine sevdalı diğer bütün dostlarımızın da benzer eserler vücuda getirmelerini diliyorum. Böylelikle çok büyük dejenerasyona maruz kalmış bulunan dilimizi, kültürümüzü ve geleneğimizi yaşatmış, gelecek nesillere sağlam ve doğru bir biçimde emanet etmiş olacağız…