Deniz Güney
8 Ağustos 2012
Urfa bir turizm şehridir.
Bunu Amerikalıda biliyor, Japonyalı da.
Ama asıl bilmesi gerekenler, Urfa turizmine ne kadar hizmet ediyor?
Bütün mesele bu!
Urfa’nın tanıtımdan çok yatırıma ihtiyacı olduğu kanaatindeyim.
Ta Amerikalardan, Japonyalardan gelip şehrimizin belgeseli çekiliyorsa tanıtım konusunda sıkıntımız yok demektir.
Ama turisti ağırlayacağımız mekânlara ihtiyacımız var.
Bu da yetmiyor şık- temiz mekânlarda turisti karşılayanların ve turiste hizmet verenlerin kalifiye elemanlardan oluşmasına, İngilizce konuşabilmesine ihtiyacımız var.
Turiste satacak hediyelik eşyaların üretilmesine ihtiyacımız var.
Üzeri Balıklıgöl baskılı “İstikamet Balıklıgöl” , “İstikamet Urfa” , “İstikamet Harran”, İstikamet Göbeklitepe” yazılı tişörtler üretip turistlere satmak çok mu zor.
Bu yazıların yabancı dillerde de baskıları elbette yapılabilir.
Benimkisi amatörce bir fikir olabilir.
İnovasyonla ilgilenenler bunu daha da geliştirebilir.
Peki, bugüne kadar turiste ne sattık?
İsot, Çiğköfte, Sıra Gecesi, Biraz da puşi
Bir de balık tutmak için değil ama balıkları başlarına toplamaları için yem satmışız.
Yoksa Urfa hatırası olarak yanlarından ne alıp götürmüşler. Üzerilerinde giyip taşımışlar.
Hiç bir şey.
Böyle olunca da turist Urfa’da gezer, Gaziantep’te alış veriş yapar ve konaklar.
Sonrada çekip gider.
Peki turist Urfa’da nasıl tutarız?
Bu konuda STK’lar ne yapar?
İşletmeler kendini nasıl yeniliyor ya da geliştiriyor.
Urfa’daki turizm şirketlerinin birçoğu kaptı kaçtı zihniyetiyle çalışıyor.
Turizm derneklerinin adı var kendileri yok.
Buraları denetleyenler üzerine düşeni yapıyor mu?
Her şey ahbap çavuş ilişkisi içerisinde ilerliyor.
İsot, freng ve balcan zihniyetiyle olmaz ki.
Ne zaman sorumluluk duygusuyla hareke edersek o zaman Urfa, turizmde cazibe merkezi olur. Yoksa turizmde patinaj yapar dururuz.
Urfa, yıllarca turizmde bulunduğu merdivenden ne yukarı çıktı ne de aşağı indi.
Öylece çakılıp kaldı.
Veselam…