Bülent Okutan
6 Şubat 2009
29 Mart Yerel Seçimleri öncesi Şanlıurfa’da hava iyice ısındı. Oy kullanılmasına daha neredeyse iki ay gibi uzun bir süre olmasına rağmen Siyasi Nabız tavan yapmış durumda.
Her türlü halikarda görünen o ki seçimin galibiyet açısından üç adayı bulunuyor. Yani yarışın üç favorisi var.
Fakıbaba’lı Saadet Partisi, Oymak’lı AKP ve henüz soru işaretli olan DTP.
Benim gözlemlerime göre ibre Fakıbaba’dan yana görünüyor. Bu cephe de iki sancı var. On bin kadar oya sahip Saadet Partisinde radikal kesimin, yani gerçek tabanın hizmetlerini beğense de AKP kökenli olduğu için Fakıbaba’yı istemediği söyleniyor. Bu kesimin oyu ise yaklaşık dört bin civarında. İkinci sancı AKP iktidarının Ulusal bazda icraatlarını benimsemeyen ve bu kez oy vermeme düşüncesinde olan kürt kökenli seçmenlerin kime yöneleceği. Daha açık bir anlatımla Fakıbaba’ya mı?, DTP’ye mi? Bu sorunun yanıtı ise DTP adayının belirlenmesi ile netleşecek.
Bana göre DTP ılımlı, kent sakinlerinin aşina olduğu bir ismi tercih ederse o küskünlerin önemli bir kısmına hitap edebilir. Ama bunun aksi durumunda daha önce AKP’ye oy vermiş, bu kez vermeme kararında olan kürt kökenlilerin Fakıbaba’ya kayışını önleyemez.
AKP’de ise yurt genelinde yapılan anketlerde ortaya çıkan, partinin oy kaybına yönelik olumsuz gelişmenin endişesi var. Bu düşüşü Erdoğan’ın Davos’ta yaptığı çıkış da pek engelleyememiş gibi görünüyor. Çünkü o tepki başka bir tetiklemeye neden oldu. Ve hareketin yankıları sürerken ülkenin sorgulayıcı kesimi, Irak’ta ki Çuval geçirme olayını örnek gösterip, “Erdoğan o zaman neredeydi?” diye sormaya başladı. Aynı sertlik o zamanda gösterilmiş, ardından bu gelişme yaşansaydı, açık kapı kalmayacak, belki Peres’in azarlanması, inişe geçen AKP oylarının yeniden yükselmesine vesile olabilecekti diye düşünüyorum. Ama olmadı tabi.
Tüm bu olumsuz gelişmelere Şanlıurfa’da ki Aday tesbit gerginliği eklenince, bu partide ki sıkıntı ikiye, hatta üçe katlanmış gibi görünüyor.
Ben gazetecilik hayatım boyunca halkın çok büyük bir kesiminin tepkisinin zirvede olduğu böyle bir dönem görmedim. Sadece küçük çaplı bir benzerini Turgut Özal’ın Başbakanlığı zamanında 7 vekil meclise gittiğinde yaşamıştık. ANAP’a öfkelenen halk Şanlıurfa’da ki mitingde Özal’ın önünde vekilleri dakikalarca yuhalamıştı.
Ve şimdi AKP bunun daha büyük bir boyutu ile karşı karşıya . Ne kadar ilginçtir ki yine 7 vekil buna sebep olarak gösteriliyor.
Sözün özüne gelecek olursak halkta ki tepki, öfke 29 Mart sabahına kadar sürerse bu yolda galip olacak mağlup. Yani Fakıbaba ipi göğüsleyecek gibi. Çünkü olay artık Fakıbaba olayı değil. Size bu tesbitim için basit bir örnek vereyim mi?
Biliyorsunuz Fakıbaba’nın işbaşına geldikten sonra ilk icraatlarından biri At arabaları ile Sepetli Motorları trafikten men etmek olmuştu. Yani ekmeklerinden. Ve bu gün o insanlar bu işi kaçak olarak ancak ara sokaklarda yapabiliyorlar. Ve motorlarının sepetlerinde her şeye rağmen kimin afişleri asılı biliyormusunuz? Fakıbaba’nın.
Velhasıl Başbakan Erdoğan Davos’ta İntifada olan Filistinlileri katlettiği için soluna dönerek Peres’i azarlarken, ülkesinin Güneydoğu’sunda bir kentte yaşanan bu intifadayı ne yazık ki hesaplayamamıştı.
(*)İntifada ; “Başkaldırmak, Ayağa kalkmak” demek.