Mehmet İmre
8 Haziran 2006
ınsanoğlunun yaşadığı dünyada içinde bulunduğu koşullarla yarınki nesillere ölümsüz eserler verebilmeleri, o kişilerin dünya görüşü, olaylara bakış açısı, kültür düzeyi, inanç felsefesini beraberinde sergiler, iyilikler yapmış ise iyiliğiyle yadedilir. Böylece tarihe altın harflerle ismini kazdırır. ımparatorlar, padişahlar, din adamları, liderler, edebiyatçılar, ressamlar ve toplumların tüm önderlerini bu tür kategoride görmek mümkündür. Yaşadığımız bu dönemde yine insanın bulunduğu mekân ve alanlarda çalışmalar üretmesi görülebilinir. Ancak bu tür kişiler bulunduğu coğrafyadan bir başka coğrafyaya geçtiğinde bu çalışmaları daha da iyi kendini gösterir. Sevgili okuyucularım! Urfamızda üç buçuk yıl gibi hizmeti olan, hizmetleriyle destan yazan, giderken de arkasında dostlarının göz yaşlarını sele döndüren bir şahıstan bahsedeceğim. Ancak kendileri için yazdığım bu şiirle giriş yapmak geldi içimden. UNUTULMAYAN ADAM Sevginle kucakladın, desteğinle yüreklendirdin. Bürokrat kimliğine hiç takılmadın Herkesi o hizmetinle büyüledin. ıleri görüşle ufukları açtın. Güneş olup etrafı parlattın. Anadolu kültürünü gül gibi açtın. Davranışlarınla dillere destan oldun. Hizmetlerin ortada, sevenlerin yolunda. şimdi uzaktasın ama yüreğimde hep sen varsın, Koşuyoruz şimdiden yaktığın meşaleler ellerimde Bıkmadan, yorulmadan ölümsüz eserler bırakmak azminde. Sen MUZAFFER DıLEK’sin ressamları pek seversin. Her gittiğin yere sanat tohumlarını yüreklere ekersin. Tarihinle övünüp eserlerini belgelersin. Öğütlerin kulaklarda küpe, Zamanın şartlarını iyi değerlendireceğiz elbette. Karanlıkları yeneceğiz bu dostların sevgisiyle. Emine hanım unutuldu sanmasın, Tüm kadınlara aile destanı yazsın. Yardımlarıyla yaraları pek sarsın. Torunuyla bahçede gülücükler açsın. Urfadaki gönüldaşlarını unutmasın. 06.06.2006 Evet gönüldaşlarım, sizlerle eski valilerimizden Sayın Muzaffer Dilek beyefendiden Urfa’da bulunduğu süreçte ve sonrasında hakkındaki izlenimlerimi paylaşmaya çalışacağım. Ancak sayın Dileğin özel hayatı ve zevklerini anlatacak değilim. Böyle bir yanlışa giremem elbette. Sayın Muzaffer Dilek’le Güzel Sanatlar Galerisindeki sergi açılışları vesilesiyle tanıştım. Akabinde üçüncü kişisel sergimin açılış töreninde daha da yakinen tanıma fırsatı buldum. Sergiye davet ettiğimde önceleri nasıl olsa gelmez diye önyargısına kapıldım.. Çünkü diğer valiler hep öyle yaparlardı. Birden korunmasından cep telefonuyla, “hocam şuan Bozova yolundayız şehre girmek üzereyiz. Sayın valimiz açılışınıza katılacak.” bilgilendirmesi beni bir hayli şaşırtıp, duygulandırdı. Çok geçmeden sayın Valimizin sergi salonuna gelmesi dolayısıyla onunla beraber Belediye Başkanı, Emniyet Müdürü, Milli Eğitim Müdürü, Turizm Müdür vb. birçok kurum ve kuruluşların temsilcilerin gelmesiyle sergimi onurlandırmışlardı. ışte sanatçıya verebilecek en önemli manevi destek onun yanında yer almaktı. Hele sergi esnasında, “beni soyut sanat hakkında bilgilendir” demesi bu insanın ufkunun açık, ileri görüşlü, kibirden uzak samimiyetini gösteriyordu. Genellikle bizler valilere değil, onların korumalarına ya da özel kalem müdürlerine zor ulaşırken sayın Dilek’le tam tersini yaşadık. Kendisini sanatçı dostu kabul eden, onları nerede görürse görsün hal hatır sormaya çekinmeyen, bir görünümle durdu her zaman karşımızda. Böylece adam gibi adam olmanın tablosunu çizdi yüreğimize. Urfa’nın Kültür Sanat zenginliğini fark eden bir kültür müdürü yada belediye başkanı sorumluluğu gibi işe soyuldu. Urfa tarihi evleri kimlik buldu, değer kazandı. Böylece bu dönemde, “geçmişini bilmeyen bir milletin geleceği olamaz.” Düşüncesiyle tarihinin değerlerini korumak, restore etmek, sahiplenmek, tanıtmak en önemlisi de hayata yeniden kazandırmak kolay değildir. Elbette bir vali için bir tarafta şehre Cumhuriyet parkını yapacaksınız, bir taraftanda bu şehrin geçmişini kitaplaştıracaksınız, öbür taraftanda eşiniz ev ev dolaşacak fakir aileleri tesbit edecek, onlara gıda yardımında bulunacak, ildeki onbinlerce cahil kadınlara okuma yazma öğretilecek. şehrin millethanı kültür merkezi projesi çizilecek, Mahmut Nedim köşkü, 11 Nisan Müzesi projesi geliştirilecek. ışte bunları ve daha sayamadığım bir sürü başarıyı sayın Dileğin Valiliği zamanında Urfa’da hayat buldu. Kimi projesi de ondan sonra suya karıştı. Afyona sergi için gittiğimizde aynı tempo ve başarıyı orada da gördüğümüzde bir hayli kıskandık. Aynı zamanda da sevindik. Afyon tarihi evleri restorasyonu, kültür merkezleri, yayınlar hepsini orada da gördük. Geçtiğimiz günlerde sayın Muzaffer Dilek ve eşi Emine Dilek Urfa’ya dostlarını ziyarete geleceğini duyunca sevinçten adeta uçtum. Görüştüğümüz birkaç saatte hasret giderip, yine çalışmalarını kendi ağzından dinledik. Hepimizle tek, tek tokalaşıp, kendisi ve eşinin hal hatırımızı sorması bizlere verdiği değerin göstergesiydi. O buluşmamızda en çok dikkatimi çeken Urfa kamuoyunun tanıdığı çalışkan simaların bir arada olmasıydı. Yazarlar, ressamlar, mimarlar, taş ustaları, bazı sivil toplum kuruluşları, başkanları ve müdürler hepsi Dilek ailesini gönüllerinde yaşatıyordu adeta. Yazılarımı internette takip ettiğini söyleyen sayın Dilek, çalışmalarımı sorması onun sanata ve insana değer verdiğini ortaya koymakta, böylece Emine hanımın artık isminin ezberlemiş olması, hatta yolculuklarında bu anlamda kulaklarını çınlatmış olması hepimizi gülmekten kırıp geçirdi. Sanatın ve sanatçının dostu çalışmalarında her zaman yanında yer alan, uzakta ise onları telgraflarıyla onurlandıran, hatta belediye başkanımıza; “ senin döneminde çalışmak isterdim” dedirten örnek bir insan olan sayın Muzaffer Dilek, umarım birçok kişide onun hayatını kendine örnek alır, benzeri davranışları içtenlikle sergiler. Saygılarımla.