Remzi Mızrah
2 Nisan 2008
ılkel dönemde insanoğlu bilgiyi ancak deneme yanılma yöntemiyle elde edebilmekteydi. Elini yakmadan ateşin sıcaklığını, yemeden mantarın zehirli olduğunu bilemiyordu. Hayatı pahasına elde edilen ilkel dönem bilgisi bu nedenle çok önemliydi. ınsanoğlunun doğaya karşı, hayatı pahasına elde ettiği bu bilgiler insanlığın ortak kültürü olarak uzun bir zaman dilimi boyunca insan beyni tarafından depolandı ve toplumsal hayata uygulandı. Fakat insan belleğinin bu bilgileri uzun süre saklayamadığı bilgilerin unutulduğu görününce kalıcı koruma şekilleri araştırmaya başlandı. Bu arayış meyvesini M.Ö 4000–3500 yıllarında yazının bulunmasıyla vermiştir. Yazının bulunmasıyla birlikte üretilen bilgilerin çok uzun yıllar korunması gerçekleşmiştir. Yazının bulunması ve onu takip eden dönemlerde yazılı kayıtların ülke yönetimi ve toplum hayatında kullanılmaya başlanması kitaplıkların temelini atmıştır.
Arkeolojik kazılar ve çeşitli kaynaklara dayanarak günümüz kütüphanelerinin ilk örneklerinin birbirine yakın dönemlerde Mısır ve Mezopotamya kültürlerinde ortaya çıktığı bilinmektedir. Bunlara daha sonra Anadolu kültür çevresinde oluşan kütüphanelerde eklenmiştir.
ESKı MISIR
Devletin dine dayanan yapısına uygun olarak kütüphaneler tapınaklarda yer alıyordu. Her tapınç merkezinde az sayıda da olsa din, Tıp ve ziraat kitapları yer almaktaydı. Mısır kütüphaneleri hakkında elde edilen bilgilerin büyük çoğunluğu arkeolojik kazılar sonucunda elde edilmiştir. El Amarna kazılarında MÖ 1800 yıllarına ait Babilce 370 adet çivi yazılı tablet bulunmuştur. Bu tabletler Mısırla Mezopotamya arasında yapılan siyasi yazışmalara ait metinlerdir.
Mısırda Teb bölgesinde Firavun II. Ramses Ozymandios’un bir kütüphane kurduğu ve bu kütüphanenin kapısına ‘ruhun Doktoru’ gibi bir yazı yazdırdığından tarihçiler bahsetmektedirler. Ayrıca güney Mısırda Edfu’da yapılan kazılarda iyi korunmuş bir papirüs evi ortaya çıkarılmıştır. Mısırda kurulan kütüphanelerin en ünlüsü Helenistik kültürün bir ürünü olan ‘ıskenderiye kütüphanesidir.
ıskenderiye Kütüphanesi
Helenistik dönemin en önemli merkezinde kurulan bu kütüphane ilk iki Ptolemaios tarafından(325–246) Phaleron’lu Demetrios’un yardımıyla kurulmuştur. Aslında ıskenderiye’de iki kütüphane yapısı mevcuttu; Mausaion ve Serapeion.
Mausaion: Bu kitaplık Atina gezimci okulu örnek alınarak oluşturulmuştur. Kral sarayına bitişik bir bina olan Mausaion’da, Mısır kralları bilginlere, filozoflara ve sanatçılara yarayabilecek her türlü materyali bir araya getirmişlerdir. Gözlem aletleri, çeşitli bitki ve hayvan türlerini içeren bahçeler ve mısır kralları tarafından davet edilen bilgin ve filozofların ikamet edeceği odalar bu kütüphanenin alanı içinde yer almaktaydı.
Kütüphanenin baş memuru ıskenderiye’de bulduğu her eseri almağa yetkiliydi. Mısır’a giren her kitap doğruca bu kütüphaneye götürülür kopyası çıkarılırdı. Kitabın aslı kütüphanede alıkonulur, kopyasıyla birlikte bir miktar parada sahibine verilirdi. Bu işlev dağınık halde bulunan, değişik kültürlere ait eserlerin bir araya toplanmasını sağlamıştır. Ayrıca kütüphane bünyesinde bulunan çoğaltma (müstensih) atölyeleri metin aktarımında önemli bir rol oynamışlardır. Bu atölyelerde çıkarılan kopyalar geniş bir coğrafyaya yayılarak kapsayıcı bir kültürel yelpaze oluşturmuşlardır. Bu gün antikçağ üzerine sahip olduğumuz bilgilerin birçoğunu bu kütüphaneye borçluyuz. Mausaion’daki eser sayısı hakkında çeşitli rakamlar telaffuz edilse de 500.000 ya da 700.000 papirüs tomarı bulunduğu ortak bir görüş olarak ileri sürülmektedir. Bu kütüphanede görevli uzman bilim adamları yanında onlara yardımcı olarak yazıcı kölelerde hizmet vermekteydi. Kütüphanenin en önemli yöneticisi felsefeci ve şair Kallimachos’dur. Mausaion kütüphanesi MÖ 47 yılında Sezar’ın mısırı işgali sırasında çıkan yangında tahrip olmuştur
Serapeion: Mousaion’un tahrip olması üzerine onun görevlerini yüklenmiştir. Serapis tapınağında yer alan bu kütüphaneden ilk dönemlerde 43.000 eserin olduğu sanılmaktadır. Daha sonra Romalı komutan Antonius tarafından Bergama Kütüphanesi yazmalarının taşınmasıyla 240. esere yaklaşan bir mevcuda sahip olmuştur. ılk olarak MÖ 30 yılında Actium deniz savaşı sırasında tahrip edilen kütüphane MS 391 de ımparator Theodisius zamanında putperest eserleridir denilerek ıskenderiye piskoposu Theophilos Toefil’in emriyle yakılmıştır.
MEZOPOTAMYA
Dünyadaki kültür ve uygarlık merkezlerinden olan Mezopotamya bölgesi dünyada ilk kurulan kütüphanelere de ev sahipliği yapmıştır. Bu bölgede gelişen ve etkili olan Sümer, Babil, Asur kültür çevreleri bir çok kütüphane oluşturmuşlardır. Eski Sümer ve Babilde, Asur ve Hitit şehirlerinde, kuzey Suriye’de (şanlıurfanında içinde eyer aldığı bölge) Ugaritte yapılan hemen hemen bütün kazılarda tablet gruplarına rastlanmıştır. Bu tablet grupları kil tablet kütüphanelerinin kanıtı olarak günümüze kadar gelmişlerdir.
Mezopotamya uygarlığında bilinen en eski kütüphane aşağı Mezopotamya’da Sümer uygarlığının önemli merkezlerinden olan Urukta ortaya çıkarılan Uruk Kitaplığıdır ayrıca MÖ
Asurbanipal kütüphanesi:
Devrin çok dil bilen hükümdarı Asurbanipal Asur kültürünün Basil uygarlığına eşit düzeye gelmesine çalışmış, kendi devriyle daha önceki devirlerle ilgili belgeleri toplamak ve kopyalarını yaptırmak için memurlarını görevlendirmiştir. Kral Asurbanipal zamanında Asur ülkesi dünyanın en büyük kültür merkezleri’nden biri haline gelmiştir. Kütüphane dermesi dinsel konular, tıp, astronomi, büyücülük, mitoloji ve edebiyatla ilgili çeşitli metin ve sözlükleri içermektedir. Bu kütüphanede ayrıca ciddi bir kütüphane düzeni de vardı. Tabletler konularına göre gruplara ayrılmış her gruba seri adları verilmiştir. Tabletler yerden
ıngiliz Arkeolog Henry Layard’ın bulduğu bu kütüphane şimdi ıngiltere Milli Kütüphanesi British Museum’dadır.
ANADOLU
Mısır ve Mezopotamya ile birlikte Anadolu toprakları da gerek yanı başındaki kültür ve medeniyetlerin etkisinde kalarak gerekse de bu kültürlere yeni özellikler katarak bir kültür ortamı oluşturmuşlardır. Mısır ve Mezopotamya’da kutsal mekânlara yakın olarak kütüphane oluşturma faaliyetlerini Anadolu kültüründe de görmekteyiz. Anadolu da kurulan kütüphanelerin en önemlileri Bergama (Pergamon) ve Efes( Celsus) kütüphaneleridir.
Bergama Kütüphanesi:
Antik dönemin ıskenderiye kütüphanesinden sonra en büyük ve en zengin kütüphanesidir. Kütüphanenin ilk kurucusunun kim olduğu hakkında değişik görüşler olsa da geçerli olan kanı, kütüphanenin koleksiyonunun toplanması I. Attalos döneminde(247-197) gerçekleşmiş, sağlanan bu kaynakların düzenlenmesinin ise II. Eumenes devrinde(197-159) yapılmış olduğu şeklindedir. Kütüphanenin I. Attalos tarafından kurulduğu, II Eumenes tarafından ise genişletildiğini ileri süren bir görüşte vardır. Athenapolis tapınağının kuzey tarafına bitişik olan kütüphane yapısı 200.000 kadar papirüs rulosunu içermekteydi.
Bergama Kütüphanesi, gelişkin döneminde ıskenderiye kütüphaneleriyle yarışacak düzeye gelmiştir. Bu iki kültür merkezinin rekabeti dünya kültür tarihine Parşömen kâğıdını hediye etmiştir. Mısır kralı Ptoleme Epiphoneses’in (MÖ 205-182) papirüs ihracını yasaklamasıyla Bergama’ya papirüs akımı durdurulunca Bergama Kralı II. Eumenes zamanında keçi derisinden yeni bir yazı aracının imaline başlandı. Yapılan çalışmalar sonucunda papirüse göre değişik iklimlerde kullanılmaya daha elverişli olan parşömen icat edilmiştir. Bergama Kütüphanesi MÖ 47 yılında ıskenderiye’nin ele geçirilişi sırasında tahribata uğrayan Mouseion kütüphanesinin kaybının karşılamak amacıyla Romalı Antonius tarafından ıskenderiye’ye taşınmıştır.