Halit Güllüoğlu
22 Nisan 2009
Gelen Turizm Mevsiminden söz etmek istedim.Amma baktım ki Şanlıurfamız için her mevsim Turizme açığız.Bu da Allahın bir nimetidir.Güneşi bol ulaşımı kolaylaştı koskoca “otoban” karşımızda.Öyleyse, ilimiz için turizmi mevsimlere bağlamamak lazım.Çünkü her iklimin kendi şartlarında özelikleri vardır.Karı kışı sevenler için Erzurum Bursa vardır.Denizler için en zengin Ülkeyiz çepeçevre.Ancak turizm denince akla hemen dinlenmek yahut karda kaymak ve yüzmek gelmesin.İnsanoğlu için güzelliklere sanat hayranlıklarına geçmişi araştırma meraklarına ömür yetmez.Yani Şanlıurfamızda bunların hepsi mevcuttur dersek lütfen mübalağa sayılmasın.Sokaklarda caddelerde rastladığımız yaşlı yabancı turistler için söylenenlere bakın .“Bunların çağı geçmiş işi bitmiş ne geziyorlar ” diyenlerin sayısı az değildir.İşte turizme ve turiste yabancılığımız ve bakış açımız.
Neyse gelelim konunun çağımızdaki önemine ve Şanlıurfanın şartlarına.Başta gelen din turizmimizi yeterince tanıtamadık.Turizmin cazip hale getirilmesiyle elde edilecek gelirini hesap edemedik.Bizim Şanlıurfamızın iklimine bakın.Çoğu kışlarımızda baharı da yaşadığınızı görürsünüz.Bu açıdan turizmimiz mevsimlik sayılmamalıdır.Çünkü bu tarihi kentin sınırları içinde kalan yerler “birer açık müzedir”. Ören yerlerine son katılan Göbeklitepe’yi Avrupalılar bizden daha iyi tanımaktadırlar.Hele iş Hazreti Ademe kadar uzandığı var sayımı çok mühim bir tarih abidesine sahip olduğumuzun işaretidir.Bu dahi turizm hazinesine kavuştuğumuzun delilidir.
İbrahim Peygamberin burada yaşadığı.Eyyup Peygamberin çileler çektiği diğer bazı Peygamberlerin makamlarına dair kalıntıları nasıl yeter saymayız.Mezopotamyanın kilidi mevkiindeki Harran ve Üniversitesinden artta kalanlar bize neyi hatırlatmalıdır.Halilürahman ve Aynzeliha Göllerinin içindeki balıklarının menkıbelerini merak edenlere her gün rastlamıyor muyuz?Yerli turist için Şanlıurfa adeta bir güzergahtır.Daha nice eski eserlerle Camiler medreseler Kilise ve Havralar hep turizm için en önemli değerlerimizdir.
İnsan sahip olduğu kıymetleri bilmeyince neye yarar.Her şeyin pazarlanmasındaki özellik kazanç sağlar.Biz nedense garsonluğu dahi hala becermiş değiliz.Otelcilik lokantacılık mesire yerlerine olan alışkanlığımızın yetersizliğinde aynı eksiğimiz yatar.Bize göre her zaman yediğimiz çiğ köfte başkaları için çok şey ifade edebilir.Ancak çiğköfteyle yetinmek zamanı çoktan geçmiştir.
Bütün bu tabiat ve tarih varlıklarımızın yanında Atatürk Barajımız da harika bir ziyartgahtır.Peki biz bu yakıtsız denilen “Turizm Fabrikalarımızda ” neler üretiyoruz düşündük mü?Sadece kağıt üzerinde ve medyalardaki sıra gecelerimiz dışında kalan bunca varlıklarımıza neden sahiplenmeyiz?“Meğer nelere sahipmişiz” kuru kuru övünmekle yetiniriz.Kendimize gelmeliyiz.Artık Devletin her şeyi yüklenmesi devri geride kalmıştır.Şanlıurfalı olarak bu turizm konusunda kendimize düşen tanıtım ve turist ağırlama kültürünü öğrenmeliyiz.
Turizmin asla götürüsü yoktur.Getirisine sahiplenilmesi halinde çok şey kazandırır.Yeter ki eğitimli azimli ve hoş görülü davranalım.Başta tabiidir ki tanıtıma sahip olmaktır.Bunun yeterince olmadığı ortadadır.Öyleyse tekrar edelim. Ey Şanlıurfalı;sahip olduğun bunca değerin bedelini almak için “Turizmi öğren Turisti tanı” diyelim.
Hoşça kalın