İbrahim Halil Okuyan
25 Mayıs 2006
Zararları anlatıla anlatıla bitirilemeyen sigaranın içme yaşı gittikçe aşağılara inmekte, ilköğretim okullarında bile sigara içenler çoğalmaktadır. Bu belâya giriftar olanlar ise kurtulmak için yollar aranmaktadırlar. ıradesine hâkim olup bırakabilenlerin yanında, iki gün bırakıp üçüncü gün tekrar başlayanların sayısı az değildir. Ama sigarayı bırakma arzusu; verdiği rahatsızlıklar bir bir vücuda geldikçe artmakta “Nasıl etsemde bıraksam..” telâşı hiç akıldan çıkmamaktadır. Ferdin ve toplumun ana sorunlarından birisi olma özelliğini koruyan sigara ile Tıp ilmi de var gücüyle uğraşmaktadır. ınşallâh yakın bir gelecekte “sigara ile mücadele” kesin bir zaferle sonuçlanacaktır. “En iyisi hiç başlamamak” ama demekki bu hâlâ sağlanamıyor. Öyle ise Tıp bilimi üzerine düşeni, insanlığı kurtarma çalışmalarını yapmağa devam edecektir. Sonucunu inşallah hep birlikte göreceğiz. Defalarca denediği halde sigaraya yeniden başlama zaafiyetini gösterenlere çare olacak bir ilâç yolda geliyor. Amerika’daki New Jersey Üniversitesi Tıp Fakültesinde görevli Dr.Jonathan Foulds yeni ilâcın binlerce gönüllü aday üzerinde yaptığı denemelerinde eski yöntemlerin çok üzerinde bir başarı oranına ulaşıldığını bildirdi. Buna göre sigara bağımlılığını düşüncede bitiren bir hap geliştiriliyor. ılâç, beyindeki sigara isteyen bölüme etki ediyor ve sigara içme arzusunu ortadan kaldırıyor. Tıpta önemli bir mesafe kateden bu çalışmanın sonuçlanması halinde dünyada milyonlarca tiryaki isterlerse bu mahv’edici alışkanlıktan kurtulacak, herkes için yaşanılır bir hayat başlayacaktır. Çünkü sigaranın zararı, yalnız tiryakilere değil, onların güdümündeki ve çevrelerindeki herkese var. Dolayısıyla tıbbın yeni buluşu çok faydalı olacaktır. Bugüne kadar bildiğimiz metodlarla sigara ile mücadele edenlerden de Allah razı olsun. Faydaları çok olmuştur. Caydırıcı tedbirlerle insanları sigaranın zararlarından korumada başarılar elde etmişlerdir. Sigara içenler kapalı yerlerden uzak kaldıkları gibi, Ülkelerin anlayışına ve gelişim durumuna göre parklardan, bahçelerden bile yavaş yavaş uzak tutuluyorlar. Yani kendilerine bir bakıma, “Yaşamak istiyorsanız bırakın bunu artık..” Deniliyor. Meşhur bir deyişle; “Anlayana sivrisinek saz, anlamayan davul-zurna az..” Bilindiği kadarı ile 4 bin küsûr zehiri ihtiva eden bir madde hâlâ nasıl alıcı ve içici bulur? Hâlâ nasıl ceplerde, evlerde taşınır ve hâlâ nasıl dumanı ciğerlere çekilir? Anlamak zor…