Ali H. Demir
23 Nisan 2007
Toplumu oluşturan tüm bireyleri planlı, programlı bir eğitim, öğretim ve geliştirme faaliyetine zorlayabilmek dünya üzerindeki diğer toplumların içinde bulunduğu gelişmişlik düzeyine, yaygın olan demokratik, insani bir takım değerlere rağmen mümkün değildir. Toplumun çoğunluğunu oluşturan bireyler toplumsal yaşamın içinde tek tek veya grupla bir takım faaliyetlerde bulunarak yaşamlarını sürdürürler. Her birey içinde bulunduğu toplumun diğer üyeleriyle karşılıklı etkileşim içinde ekonomik, sosyal, siyasal, kültürel ve daha bir çok değişik faaliyetlerde bulunur. Böylesi bir bireyi okulda öğrenme modelindeki gibi bir ortama alıp eğitime tabi tutabilmek mümkün değildir. Bu tür bir bireye uygulanabilecek eğitim faaliyeti Yetişkin Eğitimi kapsamına girmektedir. Yetişkinlere yönelik yapılacak eğitim ise okuldaki eğitimden çok çok farklı özelliklere sahiptir. Yetişkinlere yönelik yapılacak eğitim faaliyetinde öncelikle gönüllü bir katılım aranmak zorundadır. Bireyin istememesine rağmen bir eğitim, öğretim ve şekillendirme faaliyetine sokulabilmesi mümkün değildir. Bireyler yetişkin kişiler olarak kendilerine göre bir takım duygulara, düşüncelere, değerlere, tutumlara, davranışlara sahiptir. Bireyin sahip olduğu niteliklere aykırı bir etkinliğe sokulabilmesi bireyi zorlamak anlamına gelir. Zorlanan birey ise zorlayanlara karşı olumsuz bir bakış açısına, tavır alışa yönelir. Karşılıklı bir inatlaşma durumu ortaya çıkar. Böylesi bir durumda sonuç alıcı bir faaliyetin gerçekleştirilebilmesi imkansızdır. Yetişkin birey organize olma, değerlerine sahip çıkma, değerlerini sonuna kadar savunma, karşıdakini eleştirme, sorgulama, mantık ölçüleri içinde yorumlama, nedenini araştırma gibi bir çok yeteneklere de sahiptir. Bu anlamda yetişkin eğitimi alanında faaliyette bulunacak kişilerin çok iyi yetiştirilmiş olmaları gerekir.
Aslında yetişkinlere yönelik yapılacak bir eğitim faaliyetinin yürütülmesinden önce düşünülmesi gereken bir çok farklı, kompleks ve uzun süreli çalışma vardır. Hedef kitlenin öncelikle çok iyi tanınması gerekir. Birey ve dolayısıyla toplum eğitim faaliyetinde bulunmayı düşünenlerin hedef kitlesidir. Hedef kitle sayı olarak, nitelik olarak kısaca her yönüyle çok iyi analiz edilmelidir. Hedef kitlemiz birey ve toplumdur. Ancak birey ve toplumun içinde yetişkin kesimdir. Yetişkinlere yönelik yapılacak bir eğitim faaliyetinde bireyin sahip olduğu duygular, değerler, tutumlar, davranışlar, düşünce şekilleri mutlaka dikkate alınmalıdır. Hedef kitle birbirine her yönüyle benzeyen homojen bir grup da değildir. Eğitim seviyesi, ekonomik düzeyi, siyasi görüşü, yaşadığı coğrafya itibariyle çok çeşitli kişiler hedef kitleyi oluşturmaktadır. Böylesi bir gruba yönelik yapılacak bir eğitim faaliyetinin değişmez kalıplara sahip olamayacağını, bireyleri zorlayan bir programın uygulanamayacağını da düşünürsek işimizin daha da zor olduğunu rahatlıkla söyleyebiliriz.
Her şeyden önce hedef kitlenin kabul edeceği, gönüllü olarak dahil olacağı, içinde bulunmaktan keyif alacağı bir süreç oluşturulmalıdır. Böylesi bir sürecin oluşturulması yapılacak faaliyetin başarısını büyük oranda artıracaktır. Böylesi bir süreç toplumun, toplumu oluşturan bireylerin uzun vadeli hedefleriyle örtüşmelidir. Toplumun ve bireylerin uzun vadeli hedefleri denilince işin içine toplumun geçmişten bu güne getirdiği kültürel, tarihi, siyasal, sosyal, dini ve diğer pek çok değerleri girer. Okullardaki tarih derslerinde çeşitli toplumların yüzlerce yıllık, değişmeyen toplumsal hedeflerinin olduğundan bahsedildiğini hatırlarsınız. Rusların sıcak denizlere inmek, Yahudilerin büyük ısrail devletini kurmak, Yunanlıların büyük ideallerine ulaşmak, Ermenilerin büyük Ermenistan’ı kurmak gibi geçmişten bu güne devam eden ideallere sahip olduğunu, bu ideallerine ulaşma yolunda bireylerini kamçıladıklarını, yönlendirdiklerini, toplumsal kaynaklarını bu idealler uğruna harcadıklarını ve bu ideallerine halen sapasağlam bağlı olduklarını tarihe ve toplumsal olaylara ilgi duyan herkes kabul eder. ışte böylesi idealler toplumların ve toplumları oluşturan bireylerin eğitilmesinde, yönlendirilmesinde olmazsa olmaz unsurlardandır. Böylesi bir ideal olmaksızın toplumun şekillendirilebilmesi, eğitilebilmesi, uzun dönemli hedeflere yönlendirilebilmesi imkansızdır. Böylesi bir ideal yoksa okulda yapılan eğitim basit bir öğretim faaliyetinden öte geçemez. Eğitim faaliyetini öğretimden ayıran en önemli yönü belli bir takım değerlere göre bireylerin ve dolayısıyla toplumun davranış kalıplarına sahip olmasının sağlanmasıdır. Öğretim faaliyeti ile bu sağlanamaz. Öğretim faaliyeti ile bireyler zihinsel bir takım işlevleri kullanmayı öğrenirler. Öğretim faaliyeti ile bilgi, beceri, davranış şeklini öğrenirler. Ancak bunun hayatta kullanılır hale getirilmesi için eğitime ihtiyaç vardır. Eğitim faaliyeti ise ancak toplumu çepeçevre saran değer yargılarına dayalı olarak yapılır. Bireyler sahip oldukları bilgiyi, beceriyi kendi kişisel çıkarları için kullanabilecekleri gibi başkalarının yararına da kullanmakta serbesttirler. Bireyi sadece kendi kişisel çıkarlarını düşünen kişiler olmaktan uzaklaştıran şey sahip oldukları değer sistemleridir. Bu değer sistemleri ise ancak eğitim faaliyeti ile kazandırılabilir. Öğretim faaliyeti ile birey bu değer sistemlerine yönelik bilgi sahibi olur. Bunun davranışlara yansıyabilmesi için sadece bilgi yeterli değildir. ınsanlar bir çok şeyi bilmelerine rağmen bunları yaşamlarında uygulamayabilir. Bilmek her zaman uygulamayı getirmez. Uygulamaya geçebilmek için bir çok başka faktöre ihtiyaç duyulur. Bilginin uygulamaya geçirilmesi eğitim olarak tanımlanabilir. Bu nedenle öğretim kolaylıkla ve kısa sürede gerçekleştirilirken eğitim daha zor ve daha uzun sürede gerçekleştirilir. Eğitim, öğrenilenlerin günlük yaşamda karşılıklarının görülmesini, bilgi yanında görgü, değer, duygu, düşünce gibi manevi bir takım unsurları da gerekli kılar. Bu manevi unsurlar ise toplumların geçmişten bu güne getirdikleri her türlü yaşam biçiminin ürünü olarak ortaya çıkar. Bu yaşam biçimi tek tek bireyleri, bireylerin parçası olan aileleri, ailelerin etkileşimde bulundukları diğer aileleri ve tüm toplumu içine alır. Toplumu oluşturan her bireyin eğitim faaliyeti ile toplumun sahip olduğu her tür değere sahip olması sağlanabilir. Bunun sağlanabilmesi için toplumda herkes tarafından kabul edilmiş ortak ideallerin oluşturulması, bu ideallerin toplumu oluşturan bireylerin en küçükten en büyüğüne herkes tarafından iyi tanınması, okulda, ailede ve diğer çevrede bu ideale uygun bilgi, görgü ve uygulamanın sergilenmesi gerekir. Böylesi bir değerler sistemi okullarda yeni yetişenlere eğitim öğretim faaliyetleri ile verilirken yetişkinlere yönelik de aynı değer sisteminin izinde eğitim faaliyetleri yapılabilir. Değer sistemlerine dayalı olarak geliştirilecek yetişkin eğitim faaliyetleri toplumsal eğitimin amaçlarına ulaşmasını sağlayabilir. Selam ve Saygılar