Köşe Yazısı

TEVAZU

İbrahim Halil Okuyan

İbrahim Halil Okuyan

Tüm Yazıları Gör

Tevazu
Alçakgönüllülük, Kibirlenmenin, büyüklük taslamanın zıttadır. 

Tevazu,
beğenilen bir özelliktir. 

Kişinin
şahsiyetini ortadan kaldıran hafifmeşreplik tevazu değildir. 

İnsan, büyüklük
taslamamakla birlikte, zamanın ve yerin gerektirdiği davranışı göstermelidir. 

Yoksullar,
düşkünler ve çocuklarla ilgilenmek, onların hal ve hatırlarını sormak
tevazudur. 

İnsan, mevkii
ne olursa olsun “Allah’ın Kulu” olduğunu unutmamalıdır. 

Peygamberimiz
bu özelliği hem bizzat üzerinde taşımış, Hem de sözleriyle tavsiye etmiştir. 

Bir gün
kendisine bir adam getirilir, Gelen şahıs korkudan titremeye başlar. Bunu gören
Allah Resulü, “Sakin ol, Ben bir melik değil, Kureyş’ten, kuru et yiyen
bir kadının oğluyum” Buyurmuştur. 

Tevazu,
alçakgönüllü olmak demektir. 

Böylelerine,
Alçakgönüllü İnsan denilir. 

İslam’ın
Gayesi, İnsanları birbirleriyle kaynaştırmak, Emniyet ve huzur içerisinde hem
bu dünyada hem de ahiret âleminde mutluluklarını sağlamaktır. 

Kibir ve gurur;
kabalığın, hamlığın ve yetişmemişliğin bir tezahürüdür. 

Tevazu ise,
efendiliğin alameti ve olgunluğun meyvesidir. 

İçi boş ekinler
dimdik durduğu halde, Olgun başağın boynu eğri, Yönü toprağa doğrudur. 

Akıllı ve olgun
mümin de böyle “Alçak Gönüllü” olmalıdır. 

Kul olduğunu
bilip Rabbinin mülkünde “Edeple” yaşamalıdır. 

Hakk’ın
sevdiğini sevmek, sevmediğini “Terk” etmelidir. 

Hakk’ın
kullarına Hak için “Muhabbet ve Hizmet” etmelidir. 

Haktan gelen
her şeye gönül hoşluğu ile boyun eğip “Teslim” olmalıdır. 

Adamın biri
kötü yoldan para kazanıp bununla kendisine bir inek alır. 

Neden sonra,
yaptıklarından pişman olur ve hiç olmazsa iyi bir şey Yapmış olmak için bunu
Hacı Bektaş Veli’nin dergâhına kurban olarak Bağışlamak ister. 

O zamanlar
dergâhlar ayni zamanda aşevi işlevi görüyordu. 

Durumu Hacı
Bektaş Veli’ye anlatır ve Hacı Bektaş Veli: – “Helal değildir” diye
bu kurbanı geri çevirir. 

Bunun üzerine
adam Mevlevi dergâhına gider ve aynı durumu Mevlana’ya anlatır. Mevlana ise bu
hediyeyi kabul eder. 

Adam ayni şeyi
Hacı Bektaş Veli’ye de anlattığını ama onun bunu kabul Etmemiş olduğunu söyler
ve Mevlana’ya bunun sebebini sorar. 

Mevlana söyle
der: – “Biz bir Karga isek Hacı Bektaşi Veli bir Şahin gibidir. Öyle her
leşe konmaz. O yüzden senin bu hediyeni biz kabul ederiz ama o kabul
etmeyebilir.” 

Adam üşenmez
kalkar Hacı Bektaşi Dergâhına gider ve Hacı Bektaş Veli’ye, Mevlana’nın kurbanı
kabul ettiğini söyleyip bunun sebebini bir de Hacı Bektaş Veli’ye sorar. 

Hacı Bektaş da
şöyle der: – “Bizim gönlümüz bir su birikintisi ise, Mevlana’nın gönlü
Okyanus gibidir. 

Bu yüzden, bir
damlayla bizim gönlümüz kirlenebilir ama onun Engin gönlü kirlenmez. Bu
sebepten dolayı o senin hediyeni kabul etmiştir.” 

Herkese böyle
“Gani Gönüllü Dostlar” dileğiyle… 

 

İbrahim Halil
Okuyan 

İnşaat Yüksek
Mühendisi

 

1.173 Yorum

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Köşe Yazısı

TEVAZU

İbrahim Halil Okuyan

İbrahim Halil Okuyan

Tüm Yazıları Gör

Tevazu Alçakgönüllülük, Kibirlenmenin, büyüklük taslamanın zıttadır.


Tevazu, beğenilen bir özelliktir.


Kişinin şahsiyetini ortadan kaldıran hafifmeşreplik tevazu değildir. İnsan, büyüklük taslamamakla birlikte, zamanın ve yerin gerektirdiği davranışı göstermelidir.


Yoksullar, düşkünler ve çocuklarla ilgilenmek, onların hal ve hatırlarını sormak tevazudur.


İnsan, mevkii ne olursa olsun “Allah’ın Kulu” olduğunu unutmamalıdır.


Peygamberimiz bu özelliği hem bizzat üzerinde taşımış,


Hem de sözleriyle tavsiye etmiştir.


Bir gün kendisine bir adam getirilir,


Gelen şahıs korkudan titremeye başlar.


Bunu gören Allah Resulü,


Sakin ol,


Ben bir melik değil,


Kureyş’ten, kuru et yiyen bir kadının oğluyum”


Buyurmuştur.


 


Tevazu, alçakgönüllü olmak demektir.


Böylelerine, Alçakgönüllü İnsan denilir.


 


İslam’ın Gayesi,


İnsanları birbirleriyle kaynaştırmak,


Emniyet ve huzur içerisinde hem bu dünyada hem de ahiret âleminde mutluluklarını sağlamaktır.


 


Kibir ve gurur; kabalığın, hamlığın ve yetişmemişliğin bir tezahürüdür.


Tevazu ise, efendiliğin alameti ve olgunluğun meyvesidir.


İçi boş ekinler dimdik durduğu halde,


Olgun başağın boynu eğri,


Yönü toprağa doğrudur.


Akıllı ve olgun mümin de böyle “Alçak Gönüllü” olmalıdır.


Kul olduğunu bilip Rabbinin mülkünde “Edeple” yaşamalıdır.


Hakk’ın sevdiğini sevmek, sevmediğini “Terk” etmelidir.


Hakk’ın kullarına Hak için “Muhabbet ve Hizmet” etmelidir.


Haktan gelen her şeye gönül hoşluğu ile boyun eğip “Teslim” olmalıdır.


 


Adamın biri kötü yoldan para kazanıp bununla kendisine bir inek alır.


Neden sonra, yaptıklarından pişman olur ve hiç olmazsa iyi bir şey


Yapmış olmak için bunu Hacı Bektaş Veli’nin dergâhına kurban olarak


Bağışlamak ister.


O zamanlar dergâhlar ayni zamanda aşevi işlevi görüyordu.


Durumu Hacı Bektaş Veli’ye anlatır ve Hacı Bektaş Veli:


– “Helal değildir” diye bu kurbanı geri çevirir.


Bunun üzerine adam Mevlevi dergâhına gider ve aynı durumu Mevlana’ya anlatır.


Mevlana ise bu hediyeyi kabul eder.


Adam ayni şeyi Hacı Bektaş Veli’ye de anlattığını ama onun bunu kabul


Etmemiş olduğunu söyler ve Mevlana’ya bunun sebebini sorar.


Mevlana söyle der:


– “Biz bir Karga isek Hacı Bektaşi Veli bir Şahin gibidir.


Öyle her leşe konmaz.


O yüzden senin bu hediyeni biz kabul ederiz ama o kabul etmeyebilir.”


Adam üşenmez kalkar Hacı Bektaşi Dergâhına gider ve Hacı Bektaş


Veli’ye,


Mevlana’nın kurbanı kabul ettiğini söyleyip bunun sebebini bir de Hacı Bektaş Veli’ye sorar.


Hacı Bektaş da şöyle der:


– “Bizim gönlümüz bir su birikintisi ise,


Mevlana’nın gönlü Okyanus gibidir.


Bu yüzden, bir damlayla bizim gönlümüz kirlenebilir ama onun


Engin gönlü kirlenmez.


Bu sebepten dolayı o senin hediyeni kabul etmiştir.”


 


Herkese böyle “Gani Gönüllü Dostlar” dileğiyle…


 


İbrahim Halil Okuyan


İnşaat Yüksek Mühendisi


11.Mart.2012 İst@nbuL

938 Yorum

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Köşe Yazısı

TEVAZU

İbrahim Halil Okuyan

İbrahim Halil Okuyan

Tüm Yazıları Gör

 


Tevazu, alçak gönüllülük manasında olup, kendini büyük görmenin zıddıdır.


Bazı kavramları anlatabilmek ve anlayabilmek; için din adamlarının, ilim adamlarının ve de bilge insanların sözlerini ve onların hayattaki davranışlarını bilmek lazımdır.


 


Peygamber Efendimiz (sav)’in Tevazu ile İlgili Sözleri :


Allah için mütevazı olanı Allah yüceltir.


Böbürleneni Allah alçaltır.


Allah’ı çok ananı Allah sever.”

Allah Teâlâ Hazretleri güzeldir, güzelliği sever.


Kibir ise hakkın ibtali (hükümsüz bırakılması), insanların tahkiri (hor görülmesi)dir.”

Kişi kendisini halktan büyük görüp uzak tuta tuta cebbarlar arasına kaydedilir de, onların başına gelen musibete duçar olur.


 


“Nimete kavuşmuş olanlardan, tevazu gösterenlere ve kendilerini kusurlu bilenlere ve helâlden kazanıp, hayırlı yerde sarf edenlere ve fıkıh bilgileri ile hikmeti (yani tasavvufu)birleştirenlere ve helâle harama dikkat edenlere ve fakirlere merhamet edenlere ve işlerini
Allah rızası için yapanlara ve huyu güzel olanlara ve kimseye kötülük yapmayanlara ve ilmi ile amel edenlere ve malının fazlasını dağıtıp, lafının fazlasını saklayanlara müjdeler olsun.”


(Hadis-i Şerîf-Taberânî)


 


Tevazu, cahilden veya çocuktan da olsa, hakkı, doğruyu işitince boyun büküp hemen kabul etmektir.


 


Tevazu, karşılaştığı her Müslüman’ı kendinden aşağı bilmemektir.


 


Tevazu sahibi, kendini başkalarından aşağı görmez, zelil ve miskin de olmaz.

Netice olarak, tevazu göstermekle, tevazu sahibi olmak çok farklıdır.


 


Tevazu sahibi övülmüş, tevazu göstermeye çalışan ise yerilmiştir.


 


Zira” tevazu göstermek, kibirdendir.”


 


Çünkü kendinde bir varlık hisseden tevazu göstermeye çalışır.


 


Hâlbuki mütevazı kimse, kendinde bir varlık görmez ki tevazu göstersin.

Cüneyd-i Bağdadi hazretlerinin buyurduğu gibi:


“Tevazu göstermeye çalışmak da kibirdir.


Çünkü kendinde bir varlık hisseden tevazu göstermeye çalışır. Gerçek tevazu ehli, kendinde bir varlık hissetmez ki, tevazu göstermeye çalışsın.


Onun tevazuu tabiidir, yapmacık değildir.”


Evvel zaman içinde bir adam kötü yoldan para kazanıp bununla kendisine bir inek alır.


Bir adam kötü yoldan para kazanıp bununla kendisine bir inek alır.


Neden sonra, yaptıklarından pişman olur ve hiç olmazsa iyi bir şey yapmış olmak için bunu, Hacı Bektaşi Veli’(1210–1270)nin dergâhına kurban olarak bağışlamak ister.


O zamanlar dergâhlar aynı zamanda aşevi işlevi görüyordu.


Durumu Hacı Bektaşi Veli’ye anlatır ve Hacı Bektaşi Veli helal değildir diye bu kurbanı geri çevirir.


Bunun üzerine adam Mevlevi dergâhına gider ve aynı durumu Mevlana’(1207–1273)ya anlatır.


Mevlana ise bu hediyeyi kabul eder.


Adam aynı şeyi Hacı Bektaşi Veli’ye de anlattığını ama onun bunu kabul etmemiş olduğunu söyler ve Mevlana’ya bunun sebebini sorar.


Mevlana şöyle der:


Biz bir karga isek Hacı Bektaşi Veli bir şahin gibidir.


Öyle her leşe konmaz.


O yüzden senin bu hediyeni biz kabul ederiz ama o kabul etmeyebilir.”


Adam üşenmez kalkar Hacı Bektaşi Dergâhı’na geri gider ve Hacı Bektaşi Veli’ye, Mevlana’nın kurbanı kabul ettiğini söyleyip bunun sebebini bir de Hacı Bektaşi Veli’ye sorar.


Hacı Bektaşi da şöyle der:


Bizim gönlümüz bir su birikintisi ise Mevlana’nın gönlü okyanus gibidir.


Bu yüzden, bir damlayla bizim gönlümüz kirlenebilir ama onun engin gönlü kirlenmez.


Bu sebepten dolayı o senin hediyeni kabul etmiştir.”


İşte budur tevazu ve alçakgönüllülük.


Aynı Hz. Mevlana demiş ki:


“ Sevgide güneş gibi ol,


Dostluk ve kardeşlikte akarsu gibi ol,


Hataları örtmede gece gibi ol,


Tevazuda toprak gibi ol,


Öfkede ölü gibi ol,


Her ne olursan ol,


Ya olduğun gibi görün,


Ya göründüğün gibi ol.”


Doğru söze ne demeli.


Tevazu sahibi olanlardan olmamız dileğiyle.


Saygılarımla.


 



 


 


 

222 Yorum

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir