Necla Cevheri Saatçi
12 Mart 2007
Rengarenk, çeşitli boyut ve tane sayısına sahip herbiri ayrı bir güzelliğe sahip tesbihler. Bizi yaratan Yüce Rabbimizin 99 tane ismi vardır. O’nu anarken her ismi için bir işaret olmak üzere ipe dizilen 99 taneli alete tesbih denir. Türkler için tesbih “ipe dizilmiş boncuklardan” ibaret değildir. Tesbih yapıldığı malzemeden, tanelerin tornadan çekiliş tarzına ve onu imal eden ustaya varıncaya kadar ayrı ayrı değerler ifade eder. Tesbihin her tanesiyle birebir ilgilenilir. Özenle delinir, işlenir. Tanelerin birbiri ile biçim ve boyut olarak uyumlu olmasına özen gösterilir. Örneğin imamenin boyu, beş tane boyundan kısa veya altı tane boyundan uzun olmazmış. Bir yazıda okuduğum bu bilgi çok dikkatimi çekti. şu veya bu sebepten elimize aldığımız tesbihin ne kadar da itina ile imal edildiği. En yüce olan varlığı anarken kullandığımız tesbihin bu kadar özenle yapılması o’nun şanına çok yakışmakta aslında. Kainatta var olan bütün canlı ve cansız varlıklar Allah’ı tesbih etmektedir. ınsanoğlu da o’nu tesbih ederken kullandığı aracın en güzeli ve intizamlısını kullanmakta çok haklı. Türk toplumunda tesbihin önemi apayrı bir konumdadır. Değer verdiği bir kişiye hediye sunarken tesbih seçenekler arasında muhakkak yer alır. Erkekler için tesbih önemlidir. Ve bir aksesuar olarakta kullanmaktadırlar. Meraklısı olan kişiler çeşitli türlerde tesbih toplayarak, kolleksiyon yapmaktadırlar. Urfa’da tesbih denilince şu anda rahmetli olan Dede Osmandan bahsetmemek haksızlık olur. Urfa’da tesbihe meraklı olan ve orta yaşlarda bulunan her erkek Dede Osmanı tanır ve ondan tesbih almıştır. Zengin bir kolleksiyonu bulunan dayımdan bu zatın adını sıkça duymuşumdur. Allah rahmet eylesin. Günlük hayatta kullandığımız ve basit olarak düşündüğümüz her türlü alet aslında birer emek ürünü. Emek veren bütün insanlara teşekkür borçluyuz. 8 Mart’a Bir Bakış 8 Mart Dünya Kadınlar Günü. Türkiye’de ve Urfa’da da tüm dünyada olduğu gibi çeşitli etkinliklerle kutlandı. Herkes bir şekilde kısıtlanan, hakları elinden alınan, sözlü ve fiziksel şiddete maruz kadınların sorunlarına çözüm bulmak için katkıda bulundu. Bu amaç uğruna çalışan tüm insanlara teşekkür ederim. Yazılı ve görsel medya da bu konuda çeşitli yayınlar yaptılar. Bir taraftan korumak, kalkındırmak ve bilinçlendirmek adına yayınlar yaparken, diğer yandan bu uğraşlarını yalanlayan yayınlarına devam ettiler. Kendimi dizi izleyicisi olarak tanımlayamam ama çevreden duyduğum ve arasıra rastlayıp izlediğim kadarıyla bütün dizilerde kadınlara yönelik iyi şeyler anlatılmadığına şahit oluyorum. Mağdur edilen, zorluklarla mücadele eden, türlü engellerle karşılaşan, sözlü ve fiziksel şiddete mağdur edilen kadınlardan bahsetmekte, bir çoğu. Erkeğin gösterdiği şiddeti, kısıtlamaları bir sevgi işareti olarak işlemekte diziler. Bu zorlukları güzel göstermekte, insanlara kabul ettirmektedirler. Yazılı meyda da kadını bir araç olarak kullanmakta, sürekli sömürmekte. Çeşitli roller yükleyerek kadını bir meta haline getirmekte. Zeynep Oral’ın “Kadın olmak” isimli kitabını okumanızı tavsiye ederim. Eski bir kitab olmasına rağmen orada anlatılanlar günümüzde de aynen ve artarak devam etmekte ne yazık ki. Daha mutlu yarınlara ulaşmak dileğiyle. Haftanın Kitabı: Eylül Mehmet Rauf Haftanın Sözü: Bir insanın elinden geleni yapmaya çalışması, zeki bir insan tembelliğinden çok d aha değerlidir.