Mehmet İmre
16 Kasım 2006
Yerleşim hayatına geçişinin en uygar merkezlerinden biri olan Harran, şimdilerde bu geçmişini belgeleme, izlerini koruma çabasında. Her taşı tarih kokan, geçmişe belge olan Harran, harebeleri ve höyükleriyle herkesin odak noktası haline gelmiştir. Hz. Ademin Cennetten kovulduktan sonra ilk olarak Harran’da yeryüzüne çıkması inanışı, Musa Peygamberin, ıbrahim Peygamberin, şuayıp Peygamberin yaşam sürdükleri Harran’ı kutsal hale getirmiştir. Antik çağ dönemine ait Harran kentleri Moğol istilasıyla ortadan kalkıp, aynı döneme ait planın 300 yıl öncesinden günümüze dek örnek oluşturması, kare planlı bu evlerin konik kulah şeklinden örtünmesi, yazları serin, kışları sıcak olması özelliğine sahipliği ile her zaman dikkatleri üstüne çekmiştir. Kuzey ıtalya, Musul, Kıbrıs’ta da benzerlerinin olduğu söylenen bu evler, genellikle 3 ya da 20’ye kadar odaların bitişik olması, en üst tavandan hava deliğinin bulunması, örtü sisteminin kemerlerle sağlanması, beden duvarların pişmiş tuğla ya da kesme taştan oluşması ile bilinir. Her bir odanın evin değişik fertlerine ayrılmış olması, (Büyük baba, nine, evin reisi, gelinler odası, çocuk odası, misafir odası) vb. Her yıl sonbaharda bu evlerin toprak ve saman karışımından oluşan çamurla sıvanması, evlerin sürekli kendilerini yenilediği görülmektedir. Bu evlerin asıl plan tipolojisine külah (takke) veyahut çadırların örnek teşkil ettiği düşünülmektedir. ınsanlar yaşadığı coğrafyaların iklim ve coğrafik şartlarına göre kendilerine mekanlar oluşturmuştur. Harran evlerinin de güneydoğunun sıcak iklim şartlarına göre, bu şekillerde (kara planlı konik külahlı örtü) oluşturmuştur. Muhtemelen ahşap kapılı olan bu evlerden süsleme olarak herhangi bir motife rastlanmamıştır. Ancak ihtiyaçlardan kaynaklanan sabunluk, yağlık gibi nişler evlerin muhtelif yerlerinde kullanılmıştır. Harran evlerinin, Harran kalesinin bulunduğu noktada yer alması, Emeviler dönemine ait Ulucaminin ve Üniversitenin kalıntılarında bulunması ile bu evler tarihi kültürel miraslığı açısından önemli birer somut eserlerdir. Bu evlerin Urfa’nın 45 km. doğusunda bulunan önceleri büyük medeniyetlerine beşiklik yapan, şimdi ise küçük ilçe konumunda olan Harran ilçemizin, Ülkemiz ve ilimiz turizm açısından önemli birer tanıtım malzemesi olmasıyla beraber, aynı zamanda ekonomik açıdan da önem teşkil etmektedir. Ancak bu evlerimizde harebe olmaya, yıkılıp dökülmeye yüz tutmuştur. Oysa, bu kadar önemli olan bu evlerin korunması, tanıtılması, turizmin hizmetine çeşitli alanlardaki çalışmalarla (otel, turistik eşya satma merkezleri, kafeterya, kültür merkezleri) vs. hizmete sunulması, evlerin minyatürlerinin yapılması, hemşehrimiz Sait Rızvanoğlu’nun 2002 tarihinde Harran Evleri konulu mezuniyet tezinin kitaplaştırılması, evlerle ilgili Harran Üniversitenin bilimsel çalışmalar yapması halinde bu evler daha da önem kazanacaktır. Umarız, başta Sayın Valimizin girişimleriyle Kültür ve Turizm Bakanlığı bu evlerin tanıtılması, korunmasına yönelik çalışmalar ortaya koyarlar. Bir Urfa’lı ve sanat tarihçisi olarak yetkililerin bu evlere yönelmesini bekliyorum. Saygılarımla. Kaynaklar: 1.Sait Rızvanoğlu 2002 mezuniyet tezi 2.Hasan Mahir (internet)