Bülent Okutan
15 Şubat 2008
Valimiz Yusuf Yavaşcan’ın Urfa’ya kazandıracağı en önemli kültürel miraslardan biri muhakkak Kurtuluş Müzesi olacaktır. Millet Hanı’nın restorasyonu bitti bitecek. Artık son rötüşler yapılıyor.
Fakat kaygı müzenin nasıl doldurulacağı yönünde. Sayın Valimiz bu yöndeki tasasını Yazı ışleri Sorumlumuz Ebru Okutan Akalın ile paylaşmış geçtiğimiz günlerde. Ve şu ana kadar müzeye katkı konusunda, kendileri ile tatmin edici bir diyalogun kurulmama-sından yakınmış.
Ben Yavaşcan’ı bu güzel, anlamlı girişiminden dolayı kutluyorum. Ve naçizane önerilerimi tabiri caizse bir açık mektup şeklinde kendisine sunmak istiyorum.
Sayın Valim ;
Bana göre bu müzenin doyurucu bir içeriğe sahip olması için öncelikle bir komite oluşturulması lazım. Bu komite ilk etapta Kurtuluş Savaşı’na katılan Urfalıların yakınlarına ulaşmalı ve onlarla birebir görüşmelidir. O insanlarda muhakkak babalarının, dedelerinin saklanmış giysileri, anıları, fotoğrafları metaları mevcuttur. Kurulacak dialoglarla önce bunlar toplanıp bir araya getirilmelidir.
ıkinci olarak şanlıurfa tarihine vakıf ve maruf insanlar ile bir araya gelinmelidir. Onların katkısı sağlanmalıdır. Baro Başkanımız Müslüm Akalın gibi. Bu ağabeylerimizin elinde çok önemli tarihi doneler mevcuttur. Fotoğraf, belge gibi. Onlardan temin edilecek bu materyaller günümüz Urfa ressamları tarafından siyah beyazdan renkliye dönüştürülerek tablo yada gravüre edilebilir.
Üçüncü olarak; Cumhuriyet tarihimiz müteakip defalar darbelere sahne olmuştur. Her darbede patlayan, patlamayan, yeni, eski tüm silahlar müsadere edilmiştir. Yani toplanmıştır. Toplayanlar eski tabir ile Örfi idareler yeni ismi ile Askeri makamlar olmuştur. Eğer bunların tarihi olanları imha edilmemişse, Tugay Komutanlığı yada Genel Kurmay Başkanlığı ile görüşülüp tozlu raflardan o silahların bu müzeye iadeleri istenebilir.
ışin etnoğrafik alternatifi dördüncü teklifim. Başta meşhur Onikiler olmak üzere savaşa damgasını vuranların mumdan heykelleri birebir olarak yaptırılabilir.
Beşinci olarak işin Uluslarası boyutuna dikkat çekmek istiyorum. Nasıl ki Çanakkale savaşı’na katılan Anzakların torunları her yıl dedelerini anıyorlarsa ve onların savaşın tarafı olduğunu biliyorlarsa, Fransızların torunları da aynı bilgiye sahiptir. Fransız hükümeti ile diyaloga geçilebilir ve onların da katkısı istenebilir. Gerekirse o komiteden birkaç üye bu ülkeye giderek başta Fransızların o dönemde ki komutanı meşhur Sajo olmak üzere yaşayan, mevcut aile fertlerine ulaşabilir. Ve onların barışçı mesajları ile birlikte dedelerinden kalan mirası bu müzeye aktarmalarına belki katkı sağlayabilirler diye düşünüyorum.
Saydığım arayışlar çoğaltılabilir. Ama bu muhakkak ki kendini bir süre bu işe adayıp, bu yönde çalışacak bir komite marifeti ile hayata geçirilebilir. şahsen bende o yıllara ait boş bir mavzer kovanı var. Ben o boş kovanı günü gelince müzemize seve seve bağışlarım. Ama gönül ister ki o tarihi yapı olabildiğince dolu olsun….