Mehmet İmre
2 Haziran 2006
Açık hava müze konumunda olan şanlıurfa, kültür ve sanat zenginliği ile bu önemini korumuştur. Bunu da gerçekleştiren yine Urfa’lı ve Urfa sevdalısıdır.Özellikle Urfa’nın son yüzyılında yok olan değerlerin korunması ve bunların yağlı boya tablolarında belgelendirilmesi yine sevgi, fedakarlık gönül işidir. Bu sevgi ile de Urfa Cumhuriyet dönemi naif ressam ünvanını da alması en tabii bir haktır diye düşünüyorum. Değerli okuyucularım bu yazımda sizlere bir ressamımızın açmış olduğu yağlı boya resim sergisini irdelemeye çalışacağım. Urfa resim sanatının öncüsü geliştirilmesi ve yaygınlaştırılmasında önemli katkıları olan değerli ağabeyimiz Nihat Kürkçüoğlu, aynı zamanda Urfa’nın önemli değerlerini tablolarıyla gün ışığına çıkarıp, birer tarihi belge olarakta korumayı sağlamıştır. Küçüklükten beri ismini hep duyduğum gün gelip beraber karma sergi açacağım, yolculuk yapıp aynı otelin odasını paylaşacağım aklımın ucundan geçmezdi. Oğlu Akif’in arkadaşı olmakla beraber üstad Nihat Kürkçüoğlu ile resim sanatı alanında hareket etmek beni bahtiyar kılmaktadır. Afyon’da bir haftayı beraber geçirdiğim değerli ağabeyimizi yakından tanıma fırsatını bulup, plastik sanatlar alanında da saatlerce fikir münazarasında bulundum. Mütevazi, güler yüzlü ve ağır başlılığıyla beyinlerimizde yer edinen bu ağabeyimiz, aynı zamanda fotoğraf sanatıyla da yakinen alakadar olması dikkatimi çekmiştir. Geçtiğimiz günlerde “şanlıurfa’dan Görüntüler” adlı resim sergisini dolaştım. Belediye tarafından davetiye ve afişler basılıp dağıtılan ve bir tablosu satın alınan sanatçımız, daha önceleri de yine belediyece kitabı basılıp dağıtılmıştı. Belediyenin sayın Nihat Kürkçüoğlu’nun sanatına destek vermesi son derece sevindirici bir davranıştır.Hatta daha fazlasına da layıktır. Ancak aynı davranışın Urfa’da resim sanatını icra eden onlarca ressamımıza gösterilmesini isteriz. Belediye Başkanı ve ilgili birim müdürleri bu hassasiyetle sanata yaklaştığı zaman, tarafsız hizmet anlayışıyla zihinlerdeki soru işaretlerini de beraberinde gidermiş olur. Diğer ressamlara da tanıtma fırsatı bulup sanatını icra etmiş olurlar. Sayın Kürkçüoğlu’nun bu sergideki tablolarını incelediğimizde, kahverengi, sarı koyu yeşil, kırmızı ve açık mavi renklerinin hakim olduğu görülecektir. Konuları tamamiyle Urfa’dan seçmesi gündelik hayat, tarihsel mekânlar, hareketlilik, giyim-kuşam (şalvar, kaftan, sarık, yelek, heyram) gibi konuları naif ve klasik anlatımla dikkatleri çekmektedir. Hareket halindeki insanlar, sohbet esnasındaki görünümler birer fotoğrafın dondurulmuş anı gibi bir görünüm vermektedir. Osman Hamdi’nin “camide sohbet edenler” konusunda yola çıkan ressam, Dergah avlusunda sohbet edenleri çalışmıştır. Genellikle zeminler koyu kahverengi ve siyah iken, figürleri ise sarı tonlarıyla vermiştir. Tablolarında arka mekânda da Urfa’nın kültürünü yansıtacak kilim, keçe, post ya da duvar işlemeciliği, Urfa el sanatlarını fon olarak kullanmıştır. Tablolarında ince işçilik önemsenmiş, nakış, motif, desenler, kumaş dokuları, hepsi güzel bir şekilde verilmiştir. Zaman zaman soyut çalışmayı da deneyen sanatçı bu anlamda da resim sanatının değişik alanlarına girme, sanata bakış açısını genişletme açısından önemli birer mesajdır. Ancak uzun yıllar klasik çalışan bir insanın toplumda soyut sanat gelişmelerini denemesi sanatçı açısından bir hayli zor olabilir. Çünkü her sanat bilgi, birikim, emek ve tecrübe ile uzun süreli çalışmalar sonucunda şekillenir. Sayın Kürkçüoğlu’nun tablolarının tarihi belge açısından Urfa’nın yok olmuş değerlerinin bilinmesi açısından Urfa’nın turizm farkını dünyaya tanıtılması için önemli birer somut belgedir. Yok olmuş mekânlar ve tezgahlar yaşamımızdan silinmiş gelenek-görenekler Nihat Kürkçüoğlu’nun kırk iki tablosuyla gün ışığına çıkmıştır.Bu sergide Güllüoğlu Sokağı Gümrükhan, Sipahi Pazarı, Dergah’ın eski hali ve yeni hali tek tek bize Urfa’nın geçmiş yüzyılını çok güzel anlatmaktadır. Ayrıca Natırmont tabloları da bakır işçiliğini örnekleriyle dokuma sanatımızı da bir arada sergilemektedir.Bu tablolarında . Yalnız tablolarda kahverengi ve sarının yoğun kullanılması tabloların dokusunu öldürmekle beraber, vermek istenen nesne eri de boğmuştur. Zaman zaman kimi tablo da kirlilik meydana getirmiştir. Ayrıca aynı renklerin Urfa’lı klasik ressamlarının çalışmalarında kendini göstermesi de yine dikkatimizi çeken konular arasındadır. Serginin büyük ebatlı tablolarla sıkıştırılmış olması eserlerin kendini anlatma, mekân içinde izleyiciye fikir verme açısından sıkıntılar oluşturmaktadır. Ayrıca; Urfa’yı anlatan bu sergiyi dolaşan izleyiciler, Urfa fon müziğiyle de serginin desteklenmesinin eksikliğini hissetmekteydi. Bu serginin ve benzeri çalışmaların Urfa’nın tanıtımına büyük katkıları olduğu bir gerçektir. Ancak Belediye Başkanımızın “Urfa Turizm Sergileri” adı altında yurt dışı ve yurt genelinde sergiler açtırması Urfamızın tanınmasında büyük vesile olacaktır. Ressamlarımıza da turizm sergileri açma fırsatı doğacaktır.