İbrahim Halil Okuyan
5 Haziran 2009
“Hamidiye Çarşısı”: 1863 yılında Osmanlı Padişahlarından Sultan Abdülhamit Han tarafından yaptırılan, yaklaşık bir kilometre uzunluğunda İstanbul’daki kapalı çarşıya benzeyen ama daha geniş ve yüksek Hamidiye Çarşı’sının sonunda kendimizi Emeviye Camii önünde bulduk.
“Emeviye Camisi”: Emevi hanedanın kurucusu Muaviye, Mekkeli Kureyş kabilesine bağlı Ümeyye ailesinden geliyordu.
Muaviye, Ömer döneminde 641’de Şam valisi olmuş ve Suriye’yi denetimi altına almıştı.
Muaviye, 656’da başa geçen Ali’nin halifeliğini tanımadı ve onu üçüncü halife Osman’ın öldürülmesinden sorumlu tuttu.
Ali, Şam valiliğine bir başkasını atayınca da çekişme savaşa dönüştü.
Muaviye, Sıffin Savaşı’nda (657) yenilmek üzere olan askerlerinin mızraklarına Kuran yapraklarını taktırdı ve böylece Ali’nin ordusunu durdurdu.
Hilafet sorununu savaşla değil hakeme başvurarak çözmeyi önerdi.
Ne var ki Muaviye’nin hakemi Ali’nin hakemini ikna ederek Muaviye’yi halife ilan etti.
Ali bu sonucu kabul etmemekle birlikte denetimindeki toprakları yavaş yavaş yitirdi ve bir süre sonra da öldürüldü.
Muaviye, Emevi’nin yönetimi başladı.
Muaviye, halifeliğini tanımayanları sert bir biçimde bastırdı ve iç karışıklıklara son verdi.
Ardından yeni fetihlere girişti. Emevi egemenliğini doğuda Hindistan sınırına, batıda Kuzey Afrika’ya, oradan da Güney İspanya’ya kadar yaydı.
Muaviye 680’de öldüğünde ardında güçlü bir devlet bıraktı.
Halifeliği dinsel önderliğin yanı sıra tam bir siyasal önderliğe dönüştürdü.
Halifelik merkezini de kutsal topraklardaki Mekke’den Şam’a taşıdı.
Muaviye’nin yerine oğlu I. Yezid halife oldu.
I. Yezid tahta çıktığında yeni bir halifelik sorunuyla karşı karşıya kaldı.
Ali’nin küçük oğlu Hüseyin, halifeliğin kendi hakkı olduğunu ileri sürdü ve Yezid’in halifeliğini tanımadı.
Yezid sorunu askeri yöntemlerle çözmeye karar verdi ve Hüseyin ile yandaşlarını 681’de Kerbela’da kıyıma uğrattı.
Bu olay, İslam tarihindeki Sünni ve Şii mezhep ayrılığını da kesinleştirdi.
Emeviler en parlak dönemini I. Mervan’ın oğlu Abdülmelik döneminde (685-705) yaşadı.
Emevi Devleti’nin yıkılışında Ebu Müslim Horasani önemli rol oynadı.
Sonunda Abbasilerin önderi Ebu’l-Abbas, Emevi egemenliğine son verdi ve Emevi hanedanının bütün üyelerini öldürdü.
Bu kıyımdan canını kurtarabilen Abdurrahman, İspanya’ya giderek orada Endülüs Emevileri Devleti’ni kurdu.
Emeviye Camisi ,Şehrin en büyük, en eski ve görkemli camisidir.
Kilise olarak kullanılırken 705 yılında Emevi Halifesi Velid Bin Abdülmelik tarafından bir kısmı camiye çevrilmiş daha sonra genişletilerek tamamı camii olarak kullanılmaya başlanılmıştır.
Kilise dönemindeki vaftiz suyu temin edile kuyu ve mermer vaftiz havuzu cami içinde aynen korunmuştur.
Bediuzzaman saidi Nursi Hz.leri 1911 yılında bu camide sabah namazında 30.000 kişiye ünlü Şam hutbesini irad etmiştir.
Caminin ilginç yönlerinden birisi de, dört farklı mezhebi temsilen dört ayrı mihrap yapılmış olmasıdır.
Emeviye camisinin kapladığı 7000 metrekarelik alanda yer alan Selahhaddin Eyyübi Türbesini ve ilk havacılık şehitlerimizin mezarlarını ziyaret ettik.
Camiye dış kapıdan itibaren ayakkabılar çıkarılıp geziliyor.
Müslümanlar tarafından kıyamete yakın Hz.İsa’nın yeryüzüne ineceği rivayet edilen”Ak Minare” yi ziyaret ettik. Uzun yıllar bu minarenin altında koşulu at bekletilmiş.
Camide ayrıca Hz.Yahya Peygamberin kabrini ve İmam-ı Hüseyin’in mübarek başlarının defin edildiği bölümleri ziyaret ettik.
“Bilal-ı Habeşi Hz.leri” :Hz.Peygamber’e ilk iman edenlerden biri ve sonradan ona müezzin olan sahabi, Bilal-i Habeşi Habeşistanlıdır.
642 yılında Şam’da vefat etmiştir.
Kabrini, Bab’üs Sagır mezarlığında ziyaret ettik.
Suriye’de dikkat çeken önemli bir görüntü var. Binaların dış cephelerinde boya yok. İsrail nedeniyle bir dönem karatma uygulanıyormuş ve boya yasaklanmış. Tabi bu görüntü kirliliği yaratıyor.
Ancak yenilerde yasak kalkmış.
Uygun bir iskele sistemi ile iyi bir Pazar olabilir bizim için.
Dost ve Müslüman ülke Suriye ile olan ilişkilerimizde, Suriye’deki İsrail düşmanlığını dikkate almalıyız.
Şam’da 500-600 kişiyi aynı anda ağırlayabilecek içkisiz lokantalar var.
Meyve sebze bakımından büyük dükkânlar göremedik sadece elma ve portakal ve muz gördük mevsim olarak bizimle mukayese dahi edilemez.
Günün sonunda otobüsümüz bizi Şam’ı Lübnan’a bağlayan ve Şam’ın batısında ve dağlık araziden gecen yola çıkardı. Dagın ismi Kasyon Dagı.
“Kasyon Dağı”: İlk cinayet mahalli (Kabil’in Habil’i öldürdüğü yer ) , bugün Şam manzaralı bir teras.
Kabil’in Habil’i öldürdüğü ve insanlığın ilk cinayetinin işlendiği bu yerde ne olay yeri inceleme ekibi vardı ne de savcı.
Olay olalı binlerce yıl geçmiş insanlar artık toplu cinayetlere başlamışlardı.
Kasyon dağından Şam manzarası ise tek kelimeyle harikaydı.
Işıl ışıl Emeviye Camii, Başkanlık sarayı, meydanlar, caddeler ile Ortadoğu kenti karşımızdaydı.
Şaşırdık.
Bu yolun şehre bakan tarafından Tüm Şam’ı tepeden görüyorsunuz.
Ana baba günü gibiydi gece vakti.
Halk akşamlarını buralarda geçiriyor.
Şehre kuşbakışı bakan bu yerler serin ve rüzgârlı oluyor.
Bu tepe yerlerden Şam’daki camiler yeşil yanan minare lambaları ile hemen seçiliyor ve tüm Şam cıvıl cıvıl ayaklarınızın altında.
Nihayet uzun gecen günün sonunda yorgun ama mutlu olarak otele dönüyoruz yarın sırada Halep var.