Mehmet Göncü
28 Aralık 2006
Küresel ısınmaya bağlı son yıllardaki iklim değişiklikleriyle ilgili, kuraklık tehlikesine karşı, tatlı su kaynaklarını israf etmememiz gerektiğine kesinlikle inananlardan olduğum için bu yazımda, algılayabildiğim kadarıyla su ve önemini anlatmaya çalışacağım. Su nedir? Su bir mucizedir. Ve ulu yaradanın dünyamıza bir armağanıdır. Bilindiği gibi; Güneş, Hava ve Su, yaşam mucizesinin üç harika vazgeçilmezlerindendir. 510 milyon km2 olan arz alanın 361 milyon km2’sini okyanuslar ve denizler oluştururlar. Yeryüzündeki su, milyonlarca yıldan beri, “Hidrolojik dolaşım” adı verilen son derece düzenli ve hesaplı bir devr-i daimle ve bir diğer tanımla doğal arıtma işlevi ile yağmur, kar ve dolu olarak yerküreye temiz ve tatlı su olarak geri döner, ve hayatın başlangıcı olan su, yaşamın devamı içinde rakipsiz şart olur. Su, gerek insan hayatında, gerekse tabii hadiselerde son derece önemli bir yer tutar. Su hayat demektir, enerji demektir, bereket demektir. Kısaca canlı cansız her nesne bir aşamada suya muhtaçtır. ınsanın günlük hayatındaki su ihtiyacı 2,5 litredir. Bu sadece içme ihtiyacı olan miktardır. ınsanın diğer ihtiyaçları için kullanılan su miktarından bir kaç örnek verecek olursak, 1 litre süt için 5 litre suya, 1 kilo tereyağı için 10 litre suya, 1 ton kağıt elde etmek için 250 m3 suya ihtiyaç vardır. Sanayi ve tarım için suyun önemini saymakla bitmez. Dünyanın 4’te üçü sularla kaplı olmasına rağmen, mevcut su kaynaklarının sadece yüzde 2,6’sı tatlı su kaynağı özelliğini taşıyor. Ve bu tatlı su miktarı’nın yüzde 20’si sınırlı bir faydalanma imkânına sahip, Sibarya’daki Baykal gölünde bulunuyor. 21. Yüzyılda dünyamızda suyun öneminin daha da artacağının işaretini bu günlerde almaya başladık. Nitekim bugün Afrika, Ortadoğu, Arap ülkeleri başta olmak üzere 31 ülkede su sıkıntısı çekiliyor. 25-30 yıl sonra 17 ülkede daha su sıkıntısının yaşanacağı belirtiliyor. Çeşitli sebeplere bağlı olarak bu ülkelerde su kaynakları yılda yüzde 10 nispetinde azalıyor. Özetle, acı bir gerçek; bu gün yeryüzünde 1,3 milyar insanın içme suyu 1,7 milyar insanın ise temizlik için kullanabileceği suyu yok. Ülkemiz tatlı su kaynakları bakımından çok zengin sayılmasa da fakirde sayılmaz. 510 milyar m3 yıllık yağışı ile 26 nehir havzası ve yüzlerce tatlı su göl rezervleri ile, şimdilik günü kurtaran konumdadır. Erozyonu önler, orman varlıklarını koruyabilirsek bu mutluluğu sürekli kılabiliriz. Bu coğrafyada yaşadığımız için de yaradana şükür etmemiz lazımdır. Öte yandan, mevcut su kaynaklarımızı da israf etmeden kullanmak zorundayız. Netice itibariyle biz, su mucizesini ve önemini tüm boyutları ile anlatmayı, ilgili uzmanlara ve görevlilere bırakalım. Ben ancak bir çevre ve doğa aşığı olarak görünen durumu ve gelen tehlikeleri dile getirmeye çalıştım. Hoş görünüze sığınarak esefle söyleyebilirim ki, insanın doğaya, yanlış, muhteris ve tahripkâr müdahalesi sonucu su kaynakları kirlenmekte ve yavaş yavaşta, kullanılamaz hale gelmektedir. Bilenler söylüyor, söylüyor da ne oluyor sanki, çoğunluğun umurunda bile değil, bu aymazlar, çevrecileri ve çevre örgütlerini hafife alıp dalga geçiyorlar. Çok uzak değil, tarih kimlerin doğru söylediğini yazacaktır. Gelin iş işten geçmeden doğal varlıklarımızı ve su kaynaklarımızı gözümüz gibi koruyup, kirletmeyelim ve tasarruflu kullanalım. Zira; unutmayalım ki, bize hayat ve mutluluk veren doğadaki hiç bir kaynak sınırsız değildir.