Mehmet Göncü
26 Ocak 2012
Gerçekten, hayatın başlangıcı olan su, hayatın devamı için de vazgeçilmez ve olmazsa olmazdır.
Bildiğiniz gibi; yer kürenin dörtte üçü su geri kalanı ise kara parçasıdır. Bu kadar bol suyun ise ancak yüzde 2.5 kadarı içme ve kullanma suyu olarak kullanılabilecek tatlılıktadır.
Yani, bitkiler, hayvanlar ve biz insanlar ancak bu yüzde 2.5’luk suyla yaşam olgusunu sürdürüyor ve devamlı olmasını sağlıyoruz.
Bu anlamda, bitkiler ve hayvanlar ekolojik denge içerisinde var oluşlarının gereği olan görevlerini yerine getirirken, suyu israf etmeden ve kirletmeden kullanıyorlar.
Maalesef bazı insanlar ise, diğer canlılardan farklı olarak tatlı suyu, içme, kullanma, endüstri ve tarım gibi faaliyetlerde kullanırken, kaynakları alabildiğince israf ederek ve kirleterek, doğal dönüşümü zorlaştırmaktadırlar.
Nasıl mı?
Tatlı suyun ana kaynağı olan denizleri kirleterek, tarlaları salma yöntemiyle aşırı miktarda sulayarak,
Dünya ormanlarını büyük bir hızla yok ederek,
Küresel ısınma sonucu meydana gelen iklim değişikliğine bağlı olarak, mevsim yağmurlarının yer kürede dengeli dağılımını engelleyerek ve dolayı ile nehirlerin ya taşmasına ya da kurumasına sebep olarak..
Daha bir çok olumsuz insan faaliyetlerini burada belirtmek mümkün ama ben diyorum ki; biraz da dünya tatlı su kaynaklarını nasıl temiz ve azaltmadan kullanabilirizi konuşalım.
Şöyle ki;
Ağaç yetiştirerek, karbon kökenli fosil yakıtları kullanmaktan vazgeçerek, atmosfere karbon ve metan salınımı olmayan güneş, rüzgar, dalga, hidrojen ve biyogaz gibi yenilenebilen enerji kaynaklarını kullanarak, Katı atık bertaraf tesisleri kurarak, organik atık sızıntılarının yer altı sularına karışımını önleyerek ve daha bir çok bilinen tedbirleri hayata geçirerek..
Bu bağlamda Şanlıurfa Belediyesinin “Katı Atık Bertaraf Tesisi” kurarak faaliyete geçirmesi biz çevrecileri gerçekten çok mutlu etmiştir. Kendilerini kutluyorum.
Ayrıca ve en önemlisi de, mevcut tatlı su kaynaklarını israf etmeden ve kirletmeden iyi bir şekilde kullanmaktadır.