İbrahim Halil Okuyan
10 Ağustos 2011
Türk tarımının ve hayvancılığının hali buna benziyor.
Yıllardan beri tarımın akil adamlarının söylediği sona doğru adım adım yaklaşıyoruz.
Türkiye’den önce Somali’yi biraz irdeleyelim:
Bugün açlıkla ve açlıktan ölümlerle boğuşan Somali tarihi tam bir dramdır.
Somali bugün dünyada en çok açlıktan ölümün meydana geldiği ülke.
Ama dün çok farklı bir tablo vardı.
Somali 1980’li yıllarda tam bir buğday ve hayvan deposuydu.
Borç batağına ve IMF’nin kucağına düşmeden önce tabi.
Somali kendi kendine yeten hayvancılığı ile Arap yarımadasının et ihtiyacının yüzde 85’ini karşılıyordu.
Somali’yi yönetenler hızlı kalkınacaklarını düşündükleri için eski sömürgecilerinden borç aldılar.
Bu sömürgeciler diğer Avrupa ülkelerine törenlerle borç verdiler. Bu alınan borçlar üretime geçmediği için ödeyemediler ve IMF’e gittiler.
Arap ülkelerinin et ihtiyacının yüzde 85’ini karşılayan Somali’de bu nedenle ilk iş olarak Hayvancılık Bakanlığının verdiği hizmetler paralı hale getiriliyor.
Hayvancılık Bakanlığına bağlı Veteriner Şubesi kapatılıyor veya özelleştiriliyor.
Asıl ve en çarpıcı olanı su kullanımları.
Su, Bedava olmaz deyip Suyu Saralı hale getiriyorlar
Ve Su Kaynaklarını Özelleştiriyorlar (Bizde de benzer sesler çıkmaya başladı.!!!).
Özelleştirilmeyen diğer su kaynakları ise kurutuyor.
Salgın hastalıklar başlıyor.
Sığır Vebası çıkıyor, Üretim duruyor.
Somali’de Tarımla Birlikte Hayvancılık da çöküyor.
Somali Afrika’nın en aç ülkesi haline geliyor…
Somali’nin geldiği nokta şimdi şudur.
Peki, Tarımı ve hayvancılığı niye çökertiyorlar?
Somali, Arap ülkelerine yüzde 85 et satarken şimdi AB ve Avustralya Arap ülkelerine et satıyorlar…
Bunun altında yatan ise AB ortak piyasasında inanılmaz üretim fazlası vardır.
Somali’ye uygulanan bu programlar, Dünyada Gelişmekte olan 100 ülkeye daha uygulanmaktadır.
AB ortak pazarında Tereyağı ve Et dağlarından bahsediliyor.
Ayrıca olağanüstü dönemler için stoklanan ve miadı dolan ürünler var.
Bu stokların yenilenmesi gerekiyor.
Askerde yediğimiz (Ben şahsen yemedim.!!!) martıya benzer ve içinden kurtlar çıkan tavuklar ve bayat bisküviler geldi aklıma.
Bunları tüketmek durumundalar.
İmha etmeyi de kendine yediremiyor.
Uyguladıkları Politikalarla Bunu Gelişmekte Olan Ülkelere Satmaya çalışıyorlar…”
Bir zamanlar Arap yarımadasının Et ihtiyacını karşılayan,
Tarım ürünlerinde çok zengin bir ülke olan Somali’nin bugün bir Lokma ekmeğe muhtaç hale gelmesi bu nedenlerdendir.
Türkiye de bir zamanlar Ortadoğu’nun hayvan deposuydu.
İran’ın, Irak’ın, Suriye’nin küçük ve büyük baş hayvan ihtiyacının çoğu bizden karşılanırdı.
Şimdi Kurban Kesecek Hayvanımız yok.
Somali’yi açlıktan ölme noktasına getiren Küresel Politikalar aynen Türkiye’de de uygulanıyor.
Somali’de insanları açlıktan ölme noktasına getiren Batı,
Şimdi onlara “Bisküvi Yardımı” yapıyor..!!!
Meşhur bir Karadeniz fıkrasıdır:
“Temel yıllarca çocuklarına,
“Uşaklar pen çok hastayum, bana bi şey olacak” der.
Ama çocuklar bir türlü inanmaz.
Sonunda Temel ölür.
Mezar taşında şöyle yazılıdır: “Ben size demedum mi?””
Yarın Türkiye’de de aynısının başımıza gelmemesi için oynanan oyunların farkında olmak ve “Ben Almayayım” demek lazım..
Sözün Özü
“Avrupalılar geldiklerinde onların elinde İncil, Bizim elimizde ise Topraklarımız vardı.
Bize gözlerimizi kapatıp Dua etmeyi öğrettiler.
Gözlerimizi açtığımızda İncil bizim elimizdeydi.
Topraklarımız ise Beyazların olmuştu.!!!”
Jomo Kenyatta-Kenya’nın kurucu Devlet Başkanı
Saygılarımla.
İbrahim Halil Okuyan
İnşaat Yüksek Mühendisi
9.Agustos.2011 Mersin