Konuk Yazar
19 Ekim 2018
Eğitim hayatına başlayan çocukların bir süre sonra tutarsız, dikkatsiz
derslere karşı ilgisiz olması gibi sorunların çözümünün yetişme tarzında
aranması gerekir.
Anne ve babalar herşeyden önce şuna dikkat etmelidirler hepimiz insanız
robot değil. Temelimizde neden sonuç ilişkisine bakmaksızın (dürtüsellik)
harekete geçmek vardır. Yani çocukları tutarsız yetiştirirseniz hırçınlığa;
serbest yetiştirirseniz mutsuz olmaya doyumsuzluğa terk etmiş olursunuz.
Disiplinli olmanın daha sevimli iletişim şekli vardır . Bunları öğrenmezseniz
çocuğunuz kendine göre zor branşlarda baş edemez..
Sözlerinizin çocuklara tesir etmesi için sempatik bir güce sahip olmanız
gerekir.
Demem o ki disiplin deyince akla ceza, şiddet gelmemeli.
“E ceza ve şiddet ile çocuk terbiye olmaz diyorsunuz. Dışardan
söylemesi kolay bizde kalkıp fiziksel şiddet uygulayacak değiliz hocam fakat
bazı kuralların konması için ufak tefek şeyler olmalı, ceza köşesine göndermek
git odana uyu konuşmak istemiyorum diyerek de tavırda mı koyamayacağız?” diyebilirsiniz.
Aslında kendi içimizde olan tanımsal bir hata var. Bu da şiddeti
vurmak dövmek hırpalamak zarar vermek şeklinde algılamamız.
Oysa şiddeti çocuğun vicdanına hislerine zarar vermekte ciddi bir şiddet
eğilimidir.
Mesela öğretmenin sınıf içinde ödevini yapmadığını bildiği halde sınıf
içinde çocuğa ödeve dair sorular yöneltmesi ve ya aile içi toplantılarda
çocuğunu terbiye etme düşüncesiyle eksiklerini dile getirmesi de kalıcı
hasarlar bırakan şiddet örneğidir.
Bu bilmeyerek yaptığımız davranışlar çocukla anne baba arasındaki ince
çizgiyi kaybetmesine sebeb olur.
Ebeveynler çocukların algısında sevgiden değilde mecburiyetten duyulan
saygıyı yaratır. (korku) Bu da okul hayatına aile zoruyla gönderilmiş çocuklar
olarak yansır.
Anne babanın sözünün çocukta etki yaratabilmesi için güven duygusunu
oluşturmak gerekir. Nasıl anne ve babanın çocuğuna güven duyma isteği olduğu
gibi çocuğunda anne babada bu duyguya ihtiyacı var.
Yani başarısız olduğu sınav sonucu kendini emniyette hissediyorsa
“yahu neden hissetmesin öldürecek değiliz kötü sınav sonucu var diye” dediğinizi de duyar gibiyim tabi ki kastettiğimiz şey bu değil. Ceza
almayacağını ve anlaşılacağını biliyorsa küçük düşürülme kaygısı yoksa, özetle
duygu dünyasını ihmal etmiyorsanız ortaya çıkacak ürün güven duygusudur. Evin
içinde hal böyle olunca söz tesir eder.
Fakat çocukların isteği yoğun sizin etkinizin az olduğunu görüyorsanız net
olmalısınız. Çünkü ebeveyn olan sizsiniz.
Örneğin çocuğunuz her kitapçıya gittiğinde kitap istiyor, okumadan yenileri
istiyorsa ceza vermeden kararlı durmalısınız.
Aileler kararlı durmak ile şiddet arasında kararsız kalıyorlar .
Kararlı olalım derken çocuğun alanını daraltmaya onu bunaltmamaya da dikkat
etmeli. Örneğin kitapçıdan kitap alınmasına izin vermeyen anneye karşı çocuk
anne tamam evdekileri okuyup bu kitaba öyle başlıyacağım dediğinde, hayır
evdekiler bitecek öyle alıcaksın diyerek ebeveyn gücünüzü çocuk üzerinde
kullanıp tepkisellik oluşturursunuz.
Maksadımız evdeki kitapların okunmasıydı bunu sağladınız ona okuyacağına
güvendiğinizi hissederek ve hissettirerek evdeki kitapları okuma sorumluluğunu
yerine getirmesini sağlamış olacaksınız. Siz genişletip sınırlarınızı büyütün
ki sözlerinizin tesiri olsun. Çocuğunuzla yüzgöz olma problemi ortadan kalksın.
Aksi takdirde çocuğun gözünde ebeveynlik değeri yitirilir. İlk kaybedeceği şey
çocuğu üzerindeki tesiri olur.
Yani bana göre en iyi ebeveyn en az gören en az duyan ebeveyndir ,
çocuklarla aranızdaki iletişimde yüzgöz olmaktan şikayetçi
iseniz….