Zırva, geceler!
Sıradan, geceler!
Yemek yemekten başka bir şey yok!
Atalarımızın geleneğine bu kelimelerle hakaret edenler sıradan kişiliklerdir.
Onlar sıra gecesi yapacak kadar dost ve arkadaşlıklara ulaşamadıkları için “mundardır” derler…
Sıra geceleri ile oluşan küçük birlikteliklerin, geniş katılımlı STK’ların önünü tıkadığını iddia edenler de var.
Olabilir de; sosyal bilimci bu konuda ne diyor diye bakmak lâzım.
Peki, sıra gecelerini gerçekten yozlaştıranlar yok mu? Var tabi…
Sayın Abuzer Akbıyık hazırladığı, sıra geceleri kitabında bu soruların tümüne cevap veriyor.
Zira, kitapta herkesimin görüşüne yer verilmiş.
Urfa’yı ziyaret edenler mistik bir mekânda müzikli çiğköfteli sıra gecesi yaşamadan geziyi tamamlamış sayılmıyorlar.
Aslında sıra geceleri; periyodik olarak gezilen ilgi alanına göre, mesleki ve sanatsal konuların tartışılıp konuşulduğu, kültürel birikim dayanışma ile bilginin paylaşıldığı gece yapılan ev gezmeleridir.
“Gönül ne çiğ ister, ne çiğköfte,
“Gönül buluşmak ister, çiğköfte bahane…
Yani sözün orijinalinde “kahve ve kahvehane” gezmelerinin sıra gecelerinden daha iyi olduğunu kimse iddia edemez.
Sıra geceleri elimizde olmayan nedenlerle mecra değiştirdi. “Müzikli, çiğköfteli” sıra gecesi olarak herkesçe kabul gördü. Sektörsel bir istihdam kapısına dönüştü…
Öyle ise, zurnanın zırt dediği yere gelmek Urfa sınırını aşan müzik topluluklarını sorgulamak lazım.
Evlilik, sünnet ve festival gibi törenlere Urfa’dan “sıra gecesi” ekipleri çağırılıyor…
Müzik ve Kültür ile hiç ilgisi olmayan, kafalara dökülen akçe ve dolarlardan başka şey düşünmeyen müzik ekipleri oluştu.
Bahşiş verilmiyor diye, düğün yerini boykot edenler, Yöresel Urfa müziğini icra etmek yerine, gudubet müzikle kulak tırmalayanlar…
“Urfa Sıra gecesi” adı altında Festivaller de bizleri temsil etmelerini önlemek lazım.
Çözüm?
Bu topluluklar ıl Kültür Müdürlüğü’nce açılan kurs sonunda yeterlilik sertifikası verilmeli.
ıSO dayzenin verdiği 9001 kalite belgesi oluyor da…
Müzik ekibinin sertifikalısı neden olmasın?
Kent Kültür Konseyi’nce bir karar alınır, uygulanırsa bal gibi olur.
Urfa kültürü de, Müzik de ustaların elinde layıkıyla icra edilir.
Sıra geceleri amatörlerin insafına bırakılmayacak kadar önemli bir yere sektöre dönüştüğünü kabul ediyorsak, bu sektörü olumlu yönde değerlendirmek lazım.
Yeşil kartları yeşertenler kim?
Bu yeşil kart ağacının kökünü eşip dibe yerleşen kurtçuk ve asalak böcekleri bulmak lazım…
Yeşil kart “Zayi ılan” meselesine dikkat çekmek istediğimiz bu günlerde Urfa’daki yeşil kart sayısı açıklandı…
Her iki kişiden birinde yeşil kart varmış!
Hangi kurum araştırdı, kim önüne gelene yeşil kart verdi.
Sorumlu kurum hangisi?
Ekmek elden su gölden!
Kağ deyince su kuğ deyince et!
Aş evi, ucuz su evi….
Karnı doyunca da; ucuz üreme evine dönüşüyor
“Hele avrat gel bi tene daha çocuk yapağ”
Adamlar ürüyorlar 70 bin 74 bin….
Hadi Devlet gel bak bize.
Bakmıyorum deyince de “ne var lo dağa mı çıkag!”
Çık be, dağa çık! Nere çıkarsan çık.
Suç sen de değil tabi…
Seni teşvik edenlerde, “ış evi” yerine aş evi açanlarda…
Yeşil “kart” tazeleniyor
Bazen tek- tek bazen de aile boyu yeşil kart zayi ilânı veriliyor…
Gazetemiz ilân parası alsa bir türlü, almazsa bir türlü…
Medya da boy göstermeyi sevenlere bir bahane verelim
Bilen varsa açıklasın aha buyurun size medyatik olma bahanesi (!)
Nedir bu kayıpların nedeni?
Amaan şimdi açıklama yapacak olanın da, kibarlığından geçilmez.
Yoksa hem yeşil, hem kart, olmasından rahatsız olanlar tazesini mi istiyor.
Yeşil kart olayı sararmadan kamuoyu aydınlatılmalı.
Vekilimize ‘atışta’altın yakışır..
TBMM 3. Spor Oyunları kapsamındaki ‘büyük çap tabanca’ atışlarında 2. olan şanlıurfa Milletvekili Yahya Akman’a gümüş kaplamalı, tabanca hediye edilmiş…
Oldu mu sayın Akman!…
Atışta, vekilimize altın yakışır altın…
831 Yorum