Hep birlikle yoğun bir sınav mevsimi yaşıyoruz. Bu sınavlardan öğrenci, veli ve akraba-yı taallukat olarak etkilenmemek mümkün değildir. Ancak unutmayalım ki, ne sınavı kazanmak “her şeyi bütünüyle çözmek” anlamına gelir; ne de kaybetmek “felaketin başlangıcıdır.”
Veli ve ilgili olarak vazifemizi yaptığımızdan emin isek; öğrenci olarak da üzerimize düşeni yerine getirdiysek gerçek bir tevekkülden başka yapabileceğimiz bir şey yoktur.
Bu yüzden çocuklarımıza karşı: “Başarısız olursan sen bilirsin” gibi imalı ve tehdit yüklü ifadeler kullanmak son derece yanlıştır. Hatta böyle bir havayı doğuracak bir zemin hazırlamak bile son derece tehlikeli ve sakıncalıdır. Bu durum, öğrencinin strese girmesine neden olacağı gibi zihninin dağılmasına da sebebiyet verir. Böylece, öğrencimiz, sınavı peşinen kaybedeceğini kabul edecek ve bu yetmiyormuş gibi; onu yani öğrenciyi kaybetmemize de zemin sebep olabilecektir.
Ne kadar ilginç bir sonuç değil mi: “Yavrumuz ve ciğerparemizi kaybetmek!…” Bu zayiata bilerek ya da bilmeyerek “bizzat” neden olmak!…
Aman dikkat! Bir sınavı kazanalım veya kazandıralım diye kendimizi ve çocuklarımızı heder etmeyelim. Tabii ki, bu ifadelerle başka bir kastettiğimiz anlaşılmasın. Ancak, çalışmayı teşvik etmek ayrı; bunu bir ölüm/kalım meselesi haline getirmek apayrıdır.
Öte yandan; sınavlara çok az bir zaman kala, tartıştığımız konular arasında artık “sınav” olmasın. Gündeme gelse bile rahat ve huzurlu geçeceğine kendimizi inandıralım.
Bundan sonrası teferruat olsun. Bir taraftan dinlenelim; diğer taraftan da şu noktalara dikkat edelim:
*Öncelikle sınav yerlerimizi mutlaka ziyaret edelim.
*Sınav malzeme ve evraklarımızı kontrol edip hazır hale getirelim.
*Birbirimizi tahammül edelim; yanlış gibi sezdiğimiz hareketleri sınav heyecanına verelim; ancak stres yapmayalım.
*Moral düzenleyici telkinlerde bulunalım.
*Sevgimizin sınavdan kaynaklanmadığını bilelim ve bildirelim.
*Her türlü sonucu peşinen benimseyelim ve bunun olağan olduğunu kabullenelim.
Unutmayalım ki, hayat başlı başına bir imtihandır ve bu süreç devam edecektir. Hayat sınavını kazanmanın yolu da, akıl ve mantık doğrultusunda hareket etmekten geçer. Elbette, bu zaman zarfında kimisi, kendisine takdir edilen imkânları Hakk’ın ve halkın hizmetine sunacak; maddi-manevi sorumluluklarını yerine getirecek ve yüzünün akıyla sınavını geçecektir. Kimisi de gerçeğe karşı direnmek suretiyle imtihanı kaybedecek ve sınıfta kalacaktır.
Maddi-manevi tüm sınavlardan başarılı çıkmak temennisiyle…