İbrahim Halil Okuyan
7 Eylül 2006
Ağustos sıcaklarında kavrulan insanlarımız serin günlere kavuşmayı arzularken tarlalarda, bahçelerde büyüyen sebze ve meyveler de iyice olgunlaştı ve bizimle birlikte- eğer şimdiye kadar yenilmediyseler- güz mevsiminin başlangıcı olan Eylül ay’ına kavuşmuş oldular. şimdi, meyve sebzelerin en olgun, tüketim açısından en dayanılmaz zamanı. Hepsini, isteyenlere bırakıp Urfa’mızın bugünlerde en çok meşgul olduğu ve daha Kasım ortalarına kadar meşgul olacağı kırmızı bibere şöyle bir bakalım. Bakmasak da zaten yoldan geçen arabalar, sepetli motorlar, yerine göre yük hayvanları çuval çuval kırmızı biberleri taşıyorlar. Kimi eve 100 Kg., Kimi eve 200, 300, 500 Kg. ve daha fazlasını indiriyorlar. Bunlar yalnız o evin ihtiyacı olduğu gibi başka illerde ikamet eden dost ve akrabaların ihtiyacı için de olabiliyor. Ayrıca sırrın taraflarında yapılan ticari yönünü de hatırlatmak da fayda var. Yani kırmızı biberler “pul biber” “isot” haline getirilerek iç tüketim ve ihiracat malı da olabiliyor. Evlerde veya geniş alanlarda kurutulan taze kırmızı biberler bazı safhalardan geçirildikten sonra içerisine zeytinyağı veya sade Urfa yağı cüz’i miktarda katılarak dövülüyor ve tüketime hazır hale geliyor. 100 Kg. taze kırmızı biberden (randımanına göre) 8-10 Kg. pul biber (isot) elde ediliyor. Urfa’da elde edilen bu biberler rahatça satılabiliyor. Kurutma imkânı bol güneşle rahatça sağlandığından Urfa isotlarında aflatoksin’e rastlanılmıyor. Onun için iç tüketim ve ihracatta pazarlanması kolay. Belediyemizin mikrokredi verdiği bayanların büyük çoğunluğu da pazarlaması ve fiat değerlendirmesi iyi olduğu için “isot kurutmağı” tercih ediyorlar ve verilen krediyi en iyi şekilde değerlendirmiş oluyorlar. Ayrıca sırrın mıntıkasında bir gurup kadın Eylülden itibaren havaların soğumasına kadar isot çıkarıyorlar satıyorlar. Bu işi tabir caizse bir “sektör” haline getirmişler. Bir kısım halkın kendi ihtiyacı için kuruttuğu isodun çekilmesi, pul biber haline getirilmesi de buralarda yapılıyor. Pul biberden başka halkımızın “isot reçeli” dediği ”biber salçası” da Urfa’da bol miktarda yapılıyor ve pazar buluyor. Bunlar hemen hemen her evin “kışlık zahiresi” aynı zamanda. Bulgurla beraber isodun, isot reçelinin bulunmadığı ev yoktur. Dolayısıyla bu geniş tüketim ve pazarlama alanı için şehir merkezine yakın bahçe, tarla ve köylere bol bol biber ekilir ve bu mevsimde işlenenlerin ham maddesi hazırlanmış olur. “Urfa ısodu”nun patenti de çıkarılmış olduğundan iyi malın iç tüketimde ve ihracatta pazarlanması zor olmaz. Halkımızın, bilhassa bayanların geçim kaynağını da teşkil ettiği için Urfa’ya bu mevsimde uçak’tan yukarıdan bakıldığında hâkim renk kırmızı olarak görünür. Zaten her yiyeceğimizde isottan bir parça vardır. Bizim ortak tadımız ve rengimizdir.