İbrahim Halil Okuyan
24 Mayıs 2006
Çok şükür, Ülkemizde Hindistan’ın, Pakistan’ın, Amerika’nın bazı bölgelerinde görülen 50-55 Cantigrat derecelik öldürücü sıcaklar görülmüyor. Ama Türkiye’de şanlıurfa’daki sıcaklıkların da ayrı bir şöhreti var. ışte Temmuz, Ağustos’ta doruğuna çıkacak Urfa sıcaklarının şimdi başlanğıç günlerindeyiz. ıleride sıkıntı ve üzüntülere sebep olmamak için bugünden tedbirli olmamızda yararlar vardır. Örneğin; sıcak başına vurmuş insanlarımız bulabildikleri bir göl veya havuza kendilerini bırakacak, serinleyeceklerdir. Veya ılimizi billur ağlarla örmüş DSı kanallarının nazlı akışına kanacak kendilerini o kanallara atacaklardır. ışte felâket o zaman başlayacak, sakin görünen fakat hızlı akan buz gibi sular o kişiyi ağzını açmış bir timsah gibi yutacak, hayatını söndürecektir. şimdiye kadar bu hep böyle oldu, yüzlerce gencimiz bir serinleme aşkına aramızdan ayrılıp gittiler… Evet, sıcak adamın başına vurdumu ne yaptığını bilmiyor ve tehlikeler başına bu yüzden geliyor. Bugüne kadar Urfa halkı bu yüzden çok ızdırap çekti ama sıkıntıların başladığı günlerden bu yana derde deva köklü çareler bulunamadı. ınsanlarımız daha sıcaklığın yeni başladığı günlerden itibaren “suda boğulma”lara başladılar bile… Elbette çareler vardır ve yapılması insan hayatından daha önemli ve masraflı değildir. Devlet eliyle DSı, Belediyemiz muhtelif bölgelerde yüzme-serinleme havuzları yaptırabilir, mevcutlara yenilerini ilâve edebilirler. Özel sektör bu alana da el atıp daha iyi ve kârlı olanlarını ortaya koyabilirler. Bunların yapılması halinde insanlarımız hem serinleme imkânını bulacak, kanalların tehlikesine bulaşmayacak, hem de Urfa’da “yüzme sporu” alanında büyük gelişmeler olacaktır. Buradan elde edilecek hasılâtla yeni havuzların inşasında katkılar sağlanacaktır. Sıcak bir bölgede sıcak bir şehirde yaşamak büyük çoğunluğumuzun kaderi olduğuna göre önerimiz dikkate alınmalı kısa zamanda olmasa da güneşi zamanlı bir programla Urfamız bu konuda da feraha kavuşturulmalıdır. Bunu ilgililerden bekliyoruz. Günlük hayatımızda da artık sıcakları dikkate almalı, “güneş çarpması”ndan korunmalıyız. Özellikle kalp ve damar hastalıkları bulunan yaşlılarımız, hipertansiyonlular, şeker hastaları ve ebeveynlerinin himayesine muhtaç çocuklarımız sıcakların daha tesirli olduğu öğlen saatlerinde mecbur olmadıkça dışarıya çıkmamalı serin saatleri beklemelidirler. Bol su içilmeli, sulu gıdalar tercih edilmeli, yağlı yiyeceklerden kaçınılmalıdır. Açık renkli ve pamuklu giysiler yaz’a mahsustur. Hafif bir şapka ve şemsiyenin unutmayalım ki, yaz mevsiminde de görevi vardır. Taşınması ayıp değildir.. Gerektiğinde de kullanılabilir. ıster çalışma ile dolu olsun, ister tatil vesilesi ile olsun yaz’ı selâmet geçirmek istiyorsak saydığımız basit kurallara ve gerekiyorsa uzmanların tavsiyelerine uymak zorundayız. Allah’a emanet olunuz. Kimseyi üzmeden mutlu olup mutlu kalınız.