Mahmut Çepoğlu
6 Ekim 2006
SES, ( Sağlık ve Sosyal Hizmet Emekçileri Sendikası) KESK’e bağlı bir sendika. Her şeyden önce sağlıkçıların böyle bir sendikası olduğuna mutlu olsunlar. Çünkü hangi sendika kendi çalışanları yanındadır, hangi sendika iktidarın yanındadır, rengini belli ediyor. Öteden beri sendikaların sarı rengi hep var olmuştur. Bu sarı sendikaların vizyonu iktidarla örtüşen sendikalar olduğunu yapılan açıklamalarla anlaşılmakta.
Ne yazık ki, memur maaşların arttırılması konusunda ki görüşmelerde vizyonu örtüşen sendikaların ne hallere düştüğünü de gördük. Onun için sendikalar kendi ayakları üzerinde durabildikçe, kendi düşüncelerini doğru ve gerçekçi savunabildikçe, sendikal mücadelede daha dürüst ve samimi olduğunu gösterirler.
Öteden beri eğitimcilerin ve sağlıkçıların sürgünlerine tahammülüm yoktur. Biri eğitimle yaşamı organize ederken, diğeri yaşamın sağlıklı olabilme uğraşını verir. Parçalanmış aileler, sürgünler, baskı ve zulüm bu memlekete hep zarar vermiştir. Bugüne kadar “Fizan’a gönderilenler oldu da ne oldu?” Ama sırf birilerinin hobileri, egoları tatmin olsun diye, gerçek sendikal mücadele verenlerle görüşmeme kararı aldıkları yetmediği gibi, bu çalışanların sürgününü seve seve imzalarken vicdanları sızlamadı mı acaba?
Oysa bunlar yıllardır sağlığa büyük emek ve hizmet veren sağlıkçılardan daha fazla bilgili ve yeteneklidirler. Bu yönlerinden faydalanılabilinirdi.
Sendikacıların çalışmaları bizim yüreğimize su serperken, ufkumuzu aydınlatırken, onlar hep karanlıkta kalmak istedikleri için deve kuşu misali etraflarını görme uğraşı vermiyorlar, çünkü karanlık onların tek sığınağıdır.
Sürgünler başladı mı? kimilerinin karnında davul çalmaya başlar. Hop kalkar hop otururlar. Yiğit sürgüne gidince meydan onlara kalsın diye, sevinirler. Oysa bilmezler ki anti demokratik uygulamalar bugün bana yarın sana olduğunu…Hani “susma sustukça sıra sana gelecek” misali… Çığlıkları yüreklerden kopup bir çığ gibi büyüdüğü miting alanlarını düşünmeli. Sözde bu sendika yöneticileri hakkı bilir, insan haklarını savunur, demokrasiye inanır, inançlarından ödün vermezler. Kendileri için istediklerini arkadaşları, komşuları, meslektaşları içinde isterler. Bu ıslam’ın düsturudur. Konuştuklarında Allah’ın aslanı Hz. Ali kesilirler. Ama kendilerinden başkalarına yaşam hakkını bile çok görürler.
Sürgüne çıkan parçalanmış ailelerin geride bir yetim gibi gözü yaşlı çocukların ahı kimseye kalmaz. Eğer toplumsal yaşamın gereklerine inanıyor ve bu ülkede barışa, kardeşliğe, gönülden birlikteliğe bir bakış dahi atmak istiyorsak, gönül kapılarımızı açık tutarak, sendikal mücadelenin özgürlük temelinde demokrasinin bir parçası olduğunu kabul ettiğimiz zaman, bu ülkenin başarısı ve kalkınması sağlanır. Yok eğer benden olan yaşasın diğerine zulüm, sürgün ve ölüm yarışır derseniz, işte bu hep zarar ettirir. Bu ülkeyi huzursuzluğa, başarısızlığa ve çöküntüye uğratılacağı gibi sağlıktan da yeterince randıman alamazsınız.
Ancak alacağınız randıman, özelleştirerek sonu bilinmeyen bir uçurumu halkın önüne korsunuz. Bir reform niteliği taşıdığına inandığım sağlığın baskı ve dayatmalara dönüşmesi, sağlık çalışanları yıldırarak bir yerlere varmanın faydasına kimse inanmasın, tam aksine daha fazla hizmet için teşvik edilmelidirler.
Biraz sendikalar konusunu irdeleyince insan doğan ve doğacak sonuçlardan ürküntü duyuyor. Sendikalar kurulmaya başlandığında, kimileri dini misyonlarını, kimileri milli(ırkı) vasıflarını ön plana çıkarırlar. Ekonomik bağımsızlıklarını kazanmak yerine göbekten iktidara bağlı olma sevdasını yüklendiklerini gördükçe onların ne derece samimi oldukları kolayca anlaşılır. Onlarla daha içli dışlı olalım ki, belki bir gün lazım ederler düşüncesiyle.
Bunu yapmayan tek sınıfsal mücadeleyi veren ve dünyada rağbet gören bir sendika varsa oda SES ve onların çatısını oluşturan KESK ‘tir. Sendikalar arz talep ekseninde, kendi üyelerinin; ekonomik, demokratik, kültürel, mesleki, hukuksal ve özlük haklarını kollama korumaya yöneliktir.
Meslek mensuplarının ırk, din, dil ayırımını yapmaya yönelik, cinsiyet ayırımı yaparak, siyasi düşünce, inanç ve mezhep ayırımına gidildiğinde işte o zaman sarı sendikalar devreye giriyor, iktidarla vizyonu örtüştüğü için onlara göre sendikacılık; aslında sendikacılığın dışında her şey yaptıkları meydana çıkıyor. Sendikacılık kendi üyelerinin haklarını savundukları doğruları söylemek, yarını yeni düşüncelere gebe bırakan muhalefettirler.
Bu sendika konusu hayli uzun süreceğe benziyor bir başka yazıda buluşmak üzere….