Cihat Kürkçüoğlu
22 Haziran 2016
Selahattin Güler. 1965 Urfa doğumlu. İlk ve ortaokulu, peşinden Ticaret Lisesi’ni Urfa’da okumuş ve yarım asırlık ömrünü Urfa tarihi ve kültürü araştırmalarına hasretmiş. Yani ömrünün bütününü araştırmaya ayırmış.
Araştırma derken, bir lise mezunu tarafından öyle basit ve amatörce yapılan, yalan, yanlış bilgilerle, kulaktan dolma efsanelerle desteklenen araştırmalar değil bunlar. Son derece bilimsel temellere dayanan, akademik formattaki araştırmalar bunlar.
Şayet bir kentin tarihini araştırıyorsanız o kentle ilgili yerli, yabancı tüm kaynaklara başvurmanız gerekiyor. Yabancı kaynaklar için de mutlaka birkaç dil bilmeniz gerekiyor. Ayrıca bu şehirde yaşamış Arap, Süryani, Ermeni gibi milletlerin de dillerini öğrenmeniz gerekiyor. Urfa tarihi konusunda araştırmaları bulunan yabancı bilim insanları ile diyaloğa geçmeniz, mektuplaşmanız, fikir alışverişinde bulunmanız gerekiyor.
Bu işin olmazsa olmazıdır. Yoksa araştırmanızın birçok yanı eksik kalır.
İşte Selahattin Güler önce bu olmazsa olmazı büyük bir gayret ve azim ile başarmış. Kendine yetecek derece, karşısındaki ile anlaşabilecek ve çevri yapabilecek düzeyde İngilizce, Almanca, Süryanice, Ermenice, Arapça öğrenmiş. Osmanlıca’sını belge okuyacak düzeye getirmiş.
Bunun sonucundadır ki; Urfa’daki Grekçe, Ermenice ve Süryanice yazıtları okuyarak “Şanlıurfa Yazıtları” kitabını 2015 yılında Arkeoloji ve Sanat Yayınları arasında Urfa’ya armağan edebilmiştir.
Türkiye’de araştırma yaptığı alanda önce o alanla ilgili dilleri öğrenme problemini başarmış bilim insanı sayısı oldukça azdır. Selahattin Güler de onlardan biri. Yani amatör bir tarih araştırmacısı değil, işinin hakkını veren gerçek bir “Bilim İnsanı”.
“Urfa Sevdalısı” diye bir sözü memleketini seven herkes için sıklıkla kullanırız. Ama kuru kuruya da sevda olmuyor. Sevdalısı olduğunuz şehre bir şeyler katmanız gerekiyor.
İşte Selahattin Güler sevdalısı olduğu Urfa’ya, Urfa’nın tarihine, kültürüne bu güne kadar 16 kitabını, 74 makalesini katmış. Yani sevdalısı olduğu şehrin bilinmeyenlerini büyük bir fedakârlıkla aydınlığa çıkarmış.
“Urfa’nın Doğusunda Antik Bir Kent SOĞMATAR” Selahattin Güler’in son yayınladığı 16. kitabı.
SOĞMATAR Urfa’nın inanç tarihi içerisinde çok önemli bir yere sahip antik bir yerleşme. Gök cisimlerinin kutsal sayıldığı Pagan inancının ve bu inanca ait tapınakların, heykellerin, Süryanice yazıtların yer aldığı İlkçağ’a ait önemli bir merkez. Urfa İnanç Turizmi’nin odak noktalarından biri.
Gelin görün ki bu önemli merkez hakkında yabancı kaynaklar dışında elimizde Türkçe yayınlanmış bilimsel bir çalışma maalesef bulunmamaktaydı.
Selahattin Güler, ilk kez ziyaret ettiği 1991 yılından itibaren Soğmatar’la ilgili bu boşluğu doldurmak amacıyla çalışmalara başlamış. O günden bu güne çeyrek asır bir zaman Soğmatar’a defalarca gitmiş. Yürüme engelli olmasına rağmen her türlü zorluğa katlanarak Soğmatar’ın dağlarına tırmanmış, oradaki Süryanice yazıtları büyük bir sabırla okumuş, kaya mezarlarını, gezegen tapınaklarını incelemiştir.
Bununla da kalmamış, Soğmatar ile ilgili araştırmaları bulunan, bir kısmı bugün ebediyete göçmüş olan Prof. H.J.W.Drijvers, Prof. Sebastian P.Brock, Prof.J.F.Healey, Prof.J.B.Segal ile bağlantı kurarak onlarla bilgi alışverişinde bulunmuştur.
Bütün bu çalışmalar sonucunda Selahattin Güler, son derece bilimsel temellere dayanan SOĞMATAR kitabını kültür tarihimize kazandırmıştır.
Selahattin Güler güzel bir vefa örneği göstererek kitabını, ömrünü Urfa kültürüne ve folkloruna adamış, bu konuda onbir kitap yayınlamış değerli dostum merhum M.Emin Ergin’in aziz hatırasına adamış.
Urfalı fotoğraf sanatçısı ve koleksiyoneri Sayın Yasin Küçük’ün kendi çektiği ve koleksiyonundan verdiği fotoğrafların, kitabın sonuna eklenen ve Soğmatar’ı çevresiyle birlikte gösteren haritanın, Soğmatar’daki anıtların konumlarını gösteren planın da kitaba ayrı bir zenginlik kattığını belirtmeden geçemeyeceğim.
Burada yeri gelmişken ifade edeyim.
Soğmatar’ın daha bir çok bilinmeyeni bundan böyle Harran Üniversitesi Fen Edebiyat Fakültesi Arkeoloji Bölümü’nün değerli öğretim üyesi Sayın Yrd.Doç.Dr.Yusuf Albayrak’ın bilimsel çalışmalarıyla, arkeolojik kazılarıyla gün ışığına çıkacaktır. Değerli meslektaşıma bu yolda başarılar diliyorum.
Selahattin Güler’in araştırmalarıyla Urfa tarihine eşsiz katkılar sunduğunu söylemeye gerek yok. Her şey ortada. Ancak bence daha da önemlisi azmi ve yaptığı araştırmalarla “engellinin engel tanımadığı” gerçeğini ortaya koyarak bütün engellilere örnek olmasıdır.
Buradan İlgililere ve yetkililere seslenmek istiyorum.
Urfa Kültür tarihine bu kadar katkı sunan bu değerli bilim insanının değerini yeterince biliyor muyuz? Bundan önce kaç yazımda belirtmiştim. Haran Üniversitemiz Sayın Selahattin Güler’e neden bir Fahri Doktora unvanı vermez ?
Sayın valilerimiz neden bu değerli bilim insanının nelere ihtiyacı olup olmadığını sormaz ve kendisine bilim adına gerekli desteği vermez?
Memuriyet hayatından 2015 yılında emekliye ayrılarak çalışmalarını evinde sürdüren Sayın Selahattin Güler’e sahip çıkarak Belediyesinin Sosyal ve Kültürel İşler Müdürlüğü’nde kendisine her türlü araştırma olanağını sağlayan Eyyübiye İlçesi’nin başarılı Belediye Başkanı Sayın Mehmet Ekinci’ye bu örnek davranışından dolayı şükranlarımı sunuyorum.
Akademik yaşamdan belediyeye geçmiş bulunan, Eyyübiye Belediyesi Sosyal ve Kültürel İşler Müdürü Sayın Atik Sahil’e de Sayın Güler’in bilimsel araştırmalarına verdiği destekten dolayı teşekkür ediyorum.
Bir teşekkürüm de; 1978 yılından beri İstanbul’da, Türkiye’nin tarihi, arkeolojisi ve sanat tarihi ile ilgili yüzlerce değerli kitap yayınlayan Arkeoloji ve Sanat Yayınları’na ve yayınevinin sahibi Sayın Nezih Başgelen’e. Anadolu’nun bu ücra köşesindeki bir bilim insanının çalışmalarının değerini bilmesinden ve iki kitabını yayınları arasında basmasından dolayı.
Sevgili Selahattin Güler iyi ki varsın. Urfa bir çok bilinmeyenini senin araştırmalarından öğrendi. Daha nice bilimsel çalışmalara.