İbrahim Halil Okuyan
26 Mayıs 2011
Yaşanmış bir öykü ile “Empati” yaptırmak istiyorum.
Boris Yeltsin’in 3 Temmuz 1996’da ikinci kez devlet başkanlığına seçilişinin öyküsü
Bu öykünün, sömürgeci karşıtı yurt severlere bir ders, ağızlarından ‘DEMOKRASİ‘ sözcüğü hiç düşmeyen sömürgeci uşaklarının ise suratlarında patlayacak bir şamar olmasını diliyorum.
Rusya 3 Temmuz 1996 başkanlık seçimlerine giderken, Moskova’daydım.
Tüm olup bitenleri günü gününe televizyondan izledim, Gazetelerden okudum.
Böylece Rusya’nın bu tarihi sürecine tanık oldum.
Çok önemli dersler dolu 3 Temmuz 1996 seçimini ayrıntılarıyla anlatmadan önce,
Boris Yeltsin’i dünyanın iki süper güçlü devletinden birinin başına getiren olayların çok kısa bir özetini sunuyorum.
Darbe Girişimi
1991 yılına girildiğinde Gorbaçov,
“Sovyetler Birliği’nin Devlet Başkanı” idi.
12 Haziran 1991’de,
Sovyetler Birliği’nin on beş Cumhuriyetinden en büyüğü olan “Rusya”’da Başkanlık seçimleri yapıldı.
Oyların yüzde 57’sini alan Boris Yeltsin,
Rusya tarihinde halkın oylarıyla seçilmiş ilk Başkan oldu.
18 Ağustos 1991’de Gorbaçov, bir askeri darbeyle devrilmek istendi.
Darbecilerin tankları Moskova’ya girdi.
Boris Yeltsin darbecileri hain ilan edip hızla Beyaz Saray adı verilen Rus Parlamentosuna koştu.
Parlamentonun önünde konuşlanmış tanklardan birinin üzerine çıkarak, tüm dünya televizyonlarının canlı yayınladığı tarihi konuşmasını yaptı.
Rus halkı adına darbecilere karşı direneceğini söyledi.
O ana kadar olup bitenleri evlerinde, televizyonlarının başında korkuyla izlemekte olan Rus halkının büyük bir bölümü Yeltsin’in karşı çıkışından cesaretlenerek yollara döküldü.
Kısa bir sürede on binlerce Moskovalı,
Tankın üstündeki Yeltsin’in etrafını büyük bir coşkuyla sarmıştı.
21 Ağustos 1991 günü darbeciler Moskova’dan kaçtı.
Gorbaçov tutsak bulunduğu Kırım’dan Moskova’ya getirildi. Yeltsin, Rusya’nın parlayan yıldızı olmuştu.
ABD ve Batı Avrupa ülkeleri Yeltsin’in darbecilere karşı başarılı direnişini demokrasinin bir zaferi olarak görüyor, demokrat Yeltsin’i çılgınca alkışlıyordu.
Yeltsin, IMF ve Dünya Bankasına Teslim Oluyor
8 Aralık 1991 günü Sovyetler Birliği Komünist Partisini kapattıran Yeltsin,
Sovyetler Birliği’nin de dağılmış olduğunu duyurdu.
Yetmiş yılı aşkın bir süre,
Amansız düşmanı kapitalizme karşı savaşmış olan Rusya’nın Devlet Başkanı Boris Yeltsin,
Bozulan Rus ekonomisini düzeltmek için,
ABD kapitalizminin en acımasız iki kurumu olan
“IMF ve Dünya Bankası”’na başvurdu.
Sonraları ABD yöneticileri,
Rusya’yı tek kurşun atmadan teslim aldıklarını söyleyeceklerdi.
IMF’ye teslim olan Yeltsin, ‘Şok Tedavisi’ olarak sunulan IMF’nin önerilerini hemen kabul edip Rus halkına dayattı.
Yeltsin,
IMF’nin Rus halkını perişan edecek olan önerilerini,
‘Radikal Reformlar’ olarak niteliyor,
Hiç kimsenin bu reformlara karşı çıkmasını istemiyordu.
İşte Yeltsin’in reformlarının sonuçları:
Faizler yükseldi,
Devlet yatırımları durdu.
Sosyal harcamalarda büyük kesintiler yapıldı.
Başta gıda maddeleri olmak üzere tüm tüketim maddelerinin fiyatları tavana vurdu.
Dev ölçekli fabrikalarda üretim durdu, çoğu kapandı.
Kadınlı Erkekli milyonlarca kişi işsiz kaldı.
Rus parası değer kaybetti,
Rus halkının bir ömür boyu oluşturduğu birikimler buharlaştı.
Ulusal gelir yarı yarıya azaldı,
Rus halkı fakirleşti.
Oligark denilen bir avuç vurguncu dolar milyarderi oldu.
Sağlık sistemi çöktü.
Rus halkının ortalama yaşam süresi azaldı.
Özelleştirme adı altında devletin fabrikaları, yeraltı ve yer üstü zenginlikleri yağmalandı.
Büyük yağmacıların arkasında,
Yeltsin’in etrafını kuşatmış
“Yahudi kökenli Rus politikacılara her türlü destek veren ABD’nin Siyonist bankerleri ve şirketleri”
Bulunmaktaydı.
Rus halkı açlık sınırına dayandı.
Tüm Rusya, ABD ve Avrupa’da 1930’larda yaşanan
‘Büyük Ekonomik Bunalım‘dan daha kötü bir bunalıma girdi.
Rus halkı fakirleştikçe,
ABD’nin Yeltsin’e olan övgüleri de artıyordu.
Yeltsin’i tüm dünyaya örnek bir demokrat olarak tanıtıyorlardı.
Ekmek kuyruklarında sürünen Rus halkını görmezlikten gelen Yeltsin,
‘Radikal Reformların‘ süreceğini duyuruyordu.
Oysa kendi yardımcısı Rutskoy bile bu reform programını ‘Ekonomik Soykırım’ olarak niteliyordu.
Yeltsin, Parlamentoyu Topa Tutuyor
Ekonomi çöküp milyonlarca insan işsiz kalınca,
Yeltsin’e karşı siyasi hareket başladı.
Parlamentoda iki cephe oluştu.
Yeltsin’e karşı olanlar üst üste önergeler vererek Yeltsin’i görevden almaya çalışıyorlardı.
21 Eylül 1993’te Yeltsin, televizyona çıktı, ulusa seslendi. Parlamentoyu kapattığını duyurdu.
Yeni seçimlere kadar ülkeyi, özel yetkilerle kendisi yönetecekti.
ABD’nin övdüğü örnek demokrat Yeltsin,
Muhalefete dayanamayıp parlamentoyu kapattığını duyurduğu günün hemen ertesinde Rus Parlamentosu toplandı.
Yeltsin görevden alındı, yerine yardımcısı atandı.
Artık her şey çığırından çıkmıştı.
Rusya çok tehlikeli bir siyasi bunalımın içine yuvarlanmıştı.
On binlerce Moskovalı sokaklara döküldü.
Meydanlar Yeltsin karşıtı sloganlarla inliyordu.
Rus halkı, parlamentosunu savunuyordu.
Ordunun ve güvenlik güçlerinin desteğini alan Yeltsin,
4 Ekim 1993 günü,
Beyaz Saray adı verilen Rus Parlamentosunu topa tutturdu.
Tüm dünya televizyonları,
Rus parlamentosunun topçu ateşi altında kalışını anında yayınladı.
ABD Başkanı Bill Clinton,
Yeltsin’in bu eylemini,
Demokrasinin savunulması olarak gördüğünü duyuruyor,
Demokrat Yeltsin’i destekliyordu.
Özelleştirme Yağması
Yeltsin, Aralık 1994’de Çeçenistan’a askeri saldırıda bulunup işgal etti.
Moskova’nın denetiminde özerk bir cumhuriyet kurmayı denedi.
Ancak Çeçenlerin güçlü direnişi karşısında geri çekilmek zorunda kaldı,
İç politikada güç duruma düştü.
IMF’ye teslim olmuş Rusya’nın 1995’de dış borçları çok artmıştı.(!)
Hem bu borçları ödemek hem de Rusya’da yeni türemiş işadamlarının 1996 başkanlık seçimlerinde desteğini alabilmek için,
Yeltsin yeni bir özelleştirme yağması başlattı.
Rusya’nın en büyük fabrika ve işletmelerinin hisselerini,
Yeni türemiş Rus bankalarına nakit para karşılığı yok pahasına sattı.
Bu hisseleri ele geçiren,
Kendilerine “OLİGARK” denilen,
Hemen hemen tamamı “YAHUDİ KÖKENLİ OLAN RUS İŞADAMLARI” ulusal medyanın ve bankaların sahibi oldular.
Devam edecek…
Saygılarımla.
İbrahim Halil Okuyan
İnşaat Yüksek Mühendisi
25.Mayıs.2011 Mersin