Cüneyt Gökçe
27 Kasım 2015
Mekke döneminde inen surelerden bir tanesi de hemen her gün namazlarda zamm-ı sure olarak okuduğumuz İhlas suresidir.
youtube mp3 dönüştürücü siyahbet giriş deneme bonusu veren siteler deneme bonusu veren siteler deneme bonusu veren siteler deneme bonusu veren siteler madridbet meritking güncel giriş king royal giriş kingroyal giris madridbet güncel giriş deneme bonusu veren siteler casino siteleri
27 Kasım 2015
Mekke döneminde inen surelerden bir tanesi de hemen her gün namazlarda zamm-ı sure olarak okuduğumuz İhlas suresidir.
13 Şubat 2009
Mekke döneminde inen surelerden bir tanesi de hemen her gün namazlarda zamm-ı sure olarak okuduğumuz İhlas suresidir.
Kur’an-ı Kerim’in 112. sıra numaralı olan bu sure, iniş sırası itibariyle 21. sırada yer alır. Başka bir ifadeyle; inancın sağlam yerleşmesini hedefleyen ilk surelerdendir. 4 ayetten ibaret olan bu küçük sure, samimi olmayı ve dine içtenlikle bağlanmayı temel amaç saydığından dolayı bu anlamları ifade eden İhlâs sözcüğü ile adlandırılmıştır. Nitekim surede anlatılan samimi imanı ve tevhid inancını elde eden kimseye ihlaslı mümin adı verilir.
Sureyi anlamlarıyla birlikte ayet ayet okumaya; ardından da içerdiği mesajları –kısmen de olsa– anlamaya çalışalım:
Bismillahirrahmanirrahim: Rahman ve Rahim olan Allah’ın adıyla…
1.Kul hüvellâhü ehad: De ki: O, Allah’tır, bir tektir.
2.Allâhüssamed: Allah Samed’dir. Her şey O’na muhtaçtır; O, hiçbir şeye muhtaç değildir.
3.Lem yelid ve lem yûled: Ondan çocuk olmamıştır; kimsenin babası değildir. Kendisi de doğmamıştır; kimsenin çocuğu değildir.
4.Ve lem yekün lehû küfüven ehad: Hiçbir şey O’na denk ve benzer değildir.
Bismillahirrahmanirrahim: “Rahman ve Rahman ve Rahim olan Allah’ın adıyla”… cümlesi her güzel işin başlangıcıdır. O’nun adına hareket etmek ve O’nun rızası dairesinde kalmayı amaçlamak imanın samimiyetini gösterdiği gibi; kişiyi yalnızlıktan kurtarır. Her türlü eylem ve davranışında O’na iltica etmek büyük bir güven kaynağının belirtisidir. Bu yüzden, her kıpırdayışımızda Allah’ın ismine sığınmak bizleri rahatlatır. Yürürken, okurken, yerken, içerken hep O’na dayanmak tevekkülün en samimi çeşididir.
1.Kul hüvellâhü ehad: “De ki: O, Allah’tır, bir tektir” anlamını ifade eden bu ayet, tevhidin temelini oluşturur. Tüm şirk çeşitleri, bu ayet-i kerimeyle iptal edilmiştir. Ortak koşmaya dayalı sistemlerin yanlışlığı böylece vurgulanmış ve tevhid inancı sağlam çizgilerle dile getirilmiştir.
2.Allâhüssamed: “Allah Samed’dir. Her şey O’na muhtaçtır; O, hiçbir şeye muhtaç değildir”. Yegâne başvuru kaynağı Allah’tır. Her şey O’nun emir ve iradesiyle
3.Lem yelid ve lem yûled: “Ondan çocuk olmamıştır; kimsenin babası değildir. Kendisi de doğmamıştır; kimsenin çocuğu değildir”. Dolayısıyla, baba-oğul-ruhu’l-kuds şeklindeki üç uknumun oluşturduğu bir ilah anlayışı batıl ve geçersiz olduğu gibi; O’na bir takım çocukları nisbet etmek; örneğin, kızlarının ya da oğullarının olduğunu ileri sürmek doğru değildir.
4.Ve lem yekün lehû küfüven ehad: “Hiçbir şey O’na denk ve benzer değildir”. Bu yüzden, Allah’ın her hangi bir şeye benzediğini veya hülul ettiğini ileri sürmek yanlış bir inançtır.
Kısacası; Allah birdir, ne zatında ne sıfatlarında, ne de işlerinde, ortağı, dengi, benzeri söz konusu değildir. O’nun hiçbir şeye ihtiyacı yoktur. Başkası ise hep O’na muhtaçtır. Her şey O’nun ile ayakta durmaktadır. Bu anlayışa aykırı bir inanç ve düşünceler yanlış ve geçersizdir.
Samimi ve ihlâslı bir inanca sahip olmamız dileğiyle…