Ömer Elçi
25 Mayıs 2011
“İstikrar sürsün, Türkiye büyüsün” sloganını bilerek veya bilmeyerek kullananlara; “Sizden başkaları istikrarı daha iyi sürdüremez mi? Türkiye şu ana göre daha fazla büyüyemez mi?” sorusunu yönelttiklerinizin sizi istikrar bozuculukla yargılama olasılıkları yüksektir…
Başbakan Sayın Erdoğan, Şanlıurfa mitinginde, yarım saate yakın BDP, CHP ve MHP’yi eleştirmesi, dini değerlerden bahsetmesi mitinge katılanlara genelde coşku yaşatsa da MHP’nin kasetlerle eleştirilmesine; CHP’nin din karşıtıymış gibi algılanılmasına neden olabilecek örneklemeler siyaset adına kaygı verici oluşumlardır yorumlarına neden olmuştur…
Siyasiler birleştirici, kucaklayıcı olmak zorundalar; siyasiler ülke insanlarının yaşamda olan ve olası sorunlarını ülke gerçeklerini göz ardı etmeden çözmek zorundalar…
Siyasiler etnik köken ve din üzerinden siyasetin ülkelere hiçbir zaman ve hiçbir şekilde yarar getirmeyeceğini çok ama çok iyi bilmek zorundalar…
Siyasette her siyasal partinin kendine özgü değerlendirmeleri illaki olacaktır ama yaşam algılamaları farklı, etnik kökeni ayrı, mezhep, cemaati ayrı olabilen bir ülkede yanlış algılamalara zemin oluşturabilecek tanımlamalar yapacaksınız sonra da; “Bizde kin yok, nefret yok, tehdit yok” diyeceksiniz…
Başbakan Sayın Erdoğan, ”Kanuni düzenlemeler yapacağız ve seçimlerden sonra Urfa da büyükşehir olacak” demesi müjde midir?
Türkiye’de genel nüfusu 750 bini geçen 26 il Büyükşehir olurken, Urfa’da 27’inci il oluyorsa bunun neresi müjde? diyenler, “Siverek ilçesinin il olma mücadelesi de artık rüya ” demekte haklı…
“İki dönemdir AKP’ye en çok vekil seçen, referandumda %95 evet dediğimize göre yatırımı en çok hak eden illerden olmalıydık” diyenlerde haksızdır, sakızcıdırlar, istikrar bozucudurlar…
*
Başbakan Sayın Erdoğan’ın 8 buçuk yıllık AKP iktidarı döneminde Urfa’daki yatırımlar için tamamladık demesi siyaseten doğrudur, “Urfa’da AKP hükümetince başlanılmış kaç proje vardır?”ı da siyasetin doğrusu olmaz mı?
Hükümet projeleri ayrıdır, belediye projeleri ayrıdır ama Türkiye’de siyasiler meydanlardaki kitlelere belediye projelerini de kendilerine mal ederek anlatmayı genel alışkanlık halinde sürdürürler…
Eğitim, enerji, İşsizlik, sağlık, ,sulama, ulaşım sorunları yıllardır ve yüzlerce kezdir ki yerel medyada gündeme taşınmasına rağmen 8 buçuk yılda devede kulak misali çözümler yarım yamalak yapıldığı Urfa gerçeğidir…
Eğitimde Urfa’da yapılan dersliklerin kaçını devlet? Kaçını hayırseverler yaptırmıştır?
Eğitimde bedava dağıtıldığı söylenen kitapların kullanılmadığını ve öğretmenlerce başka ders kitaplarının aldırıldığını kim inkâr edebilir?
Eğitimden yoksul öğrenciler için verilen 30-40 TL ile övünmek, kaynakları har vurulup harman savrulan bir ülke de yeterli midir?
Yeşil kart, sosyal yardım paket vs sayısının çokluğuyla övünenler, yeşil karta muhtaç hale getirdikleri vatandaşlardan alkış alıyorlarsa ahhhh çekmelere ahhhh…
*
SODES projeleri ile övünülmesi yerine SODES projelerinin kontrolü ve sürdürebilirliğinin sağlanmasıyla ilgili düzenlemelerin yapılacağının belirtilmesi doğru değil midir?
Ulaşımda köy yollarının yıllar içinde köstebek yuvalılığından kurtulamaması söz konusu mudur?
Elektrik probleminin yıllardır çözülemediği ama önümüzdeki yıllarda çözüleceğinin belirtilmesi basiretsizlik değil midir?
GAP Türkiye Cumhuriyeti Devletinin devlet politikası olup, hükümetlerce tamamlanmak zorunda olunan bir projedir. Ki AKP hükümeti döneminde çok daha fazla alanın sulamaya açılabileceği gerçeği Türkiye ve Urfa gerçeği değil midir?
*
Başbakan Sayın Erdoğan Urfa’daki İşsizlik, Urfa’daki gittikçe artan yoksulluk, mevsimlik işçilerin, taşeron işçiliğinin sorunlarını giderici, mayınlı arazilerin temizlenme ve tarıma açılış şeklini, Emekli memur ve işçilerin yaşam standardını yükseltileceğiyle ilgili alanlarına girmemesi doğal karşılansa da ”Oy verdim ama vermez olaydım” serzenişleri yine ‘ahhh’ olabilir…
Ahlar çoğalırken de 1600 yatak kapasiteli muhteşem Houston örneği hastanenin gerçek mi, rüya mı olacağı Urfa için yeni sakız olabilir…
Dünyanın en pahalı akaryakıtlarını ve dünyanın en fazla dolaylı vergilerini ödeyenler etnik dini değerler üzerinden siyaset yapanları sorgulamadıkça, siyasilerin avutucu, oyalayıcı, masalsı söylemlerine alkış çaldıkça siyasilere istikbal, kendilerine istikrarsızlık alt yapısını oluştururlarmış…
12 Haziran ve sonrası için sakız çiğneyelim, çiğneletelim; istikrar bozucu olmayalım…