Konuk Yazar
10 Mayıs 2018
Tolga Tekin
Allah (c.c.) yüce kitabı Kur’an-ı Kerim’de birçok ayetiyle bizlere lütfettiği sayısız nimetlerinin farkında olmamızı istiyor ve bizlerden bir şükür bekliyor. İşten bu nimetlerden en önemli olan ikisi var ki kaybettiğimizde bunlar bir daha geri gelmiyor. Dünya hayatında rehberimiz olan Peygamber Efendimiz Hz.
Muhammed (s.a.v.) dünyada aldandığımız, kıymetini idrak etmekte zorlandığımız pek çok nimetten özellikle ikisine dikkatimizi çekiyor: Sağlık ve boş vakit. Yaşantımızı sürdürebilmek için hayati önem taşıyan bu iki nimet, ahiret hayatımızı imar edebilmek için de vazgeçilmezdir. Rabbimize iman edebilmemiz için öncelikle akıl sağlığımızın yerinde olması gerekirken, O’nun emirlerini yerine getirip yasaklarından kaçınmak da yine fiziksel ve ruhsal bakımdan sıhhat ve afiyet içinde olmamıza bağlıdır ve bütün bunlar ancak, bizlere dünyadayken bahşedilen zaman dilimi içerisinde yapıldığında bir anlam taşır.
HASTALIK ÇOK UZAK DEĞİL
Tüm uyarılara rağmen en çok ihmal edilen nimetlerin başında sağlık gelir. Her gün amansız hastalıkların pençesine yakalanan milyonlarca insanın varlığından habersiz değiliz. Bu amansız hastalıklara yakalanan ve hayatını kaybeden çok yakınlarımız olsa da gaflet peşimizi bırakmaz. Sanki hiç ölmeyecekmişiz ya da bu hastalıklar bize çok uzakmış gibi sağlığımıza hiç dikkat etmeyiz.
Aynı hataları maalesef yapar dururuz. Ne kadar yaşlansak bile ölümün çok uzaklarda olduğunu düşünürüz. Yıllarca sağlığımızı kaybetme pahasına elde ettiğimiz serveti ise sağlığımızı düzeltmek için bir çırpıda harcarız. Halbuki dünya ve ahiret saadeti için sağlık bulunmaz bir nimettir.
Peygamberimiz Hz.Muhammed (s.a.v.) yaşantısıyla bu konuda da hepimize örnek olmuştur. Sağlıklı ve dengeli beslenmekten, ağız ve diş temizliğine, çevre temizliğinden tuvalet adabına kadar birçok konuda bizlere yol gösteren Efendimiz (s.a.v.) gibi hassas davranarak attığımız her adıma dikkat etmeliyiz. İnsanın yaratılışı gereği vücut bakımına dikkat etmesi gerektiğini bildiren Rasûlüllah Efendimiz (s.a.v.) , “Her yedi günde bir yıkanmak, Yüce Allah’ın Müslüman üzerindeki hakkıdır.” (Müslim, Cum’a, 9.) diyerek vücut temizliğinin kişisel tercihlerin ötesinde dinî bir yükümlülük olduğuna dikkatleri çeker. (Buhârî, Libâs, 63.)
NEFSİNE ZULÜM ETME
Ayrıca, gündüzlerini oruçla gecelerini ibadetle geçirerek bitap düşen Abdullah b. Amr’a “Böyle yapma. Oruç tut fakat iftarını da yap. Gece ibadet et ama uykunu da al. Çünkü vücudunun sende hakkı var, gözünün sende hakkı var…” diyen Efendimiz, insanın hangi niyetle olursa olsun bedenine karşı olan görevlerini ihmal etmemesi gerektiğini vurgulamıştır. Çünkü bedenimiz, Rabbimizin bizi, ahirette onu nasıl kullandığımızdan sorumlu tutacağı bir emanetidir.
Değerini bilemediğimiz diğer bir nimet “zaman”dır. Rabbimiz bizleri “Hangimizin daha güzel amel yapacağını sınamak için” belirli bir süreliğine dünyaya göndermiştir. Ne var ki dünyanın çekiciliği, unutkanlığımızla birleşerek bu kaçınılmaz sonu düşünmemize engel olur. Ne kadar ömrümüzün olduğunu bilmeden bütün işlerimizi “erteleme” alışkanlığına bırakırız. Daha da ileri giderek dinimizin gereklerini öğrenmeyi, yaşam rehberimiz olan Kur’an’ı okumayı, Rasûlüllah’ı tanımayı bile erteleriz. Bu halimizi bilen Allah Teâlâ dünya hayatının geçiciliğini bizlere tekrar tekrar hatırlatmış, dünyanın kendisinin de bir sonu olduğunu vurgulamış ve “zaman”ın (asr) üzerine yemin ederek (Asr, 103/1.) onun ne kadar değerli olduğunu anlatmıştır.
GEREKSİZ İŞLERDEN YÜZ ÇEVİR
O halde mümin olarak bize düşen, zaman nimetini en güzel şekilde kullanarak ömrümüzü Rabbimizin rızasını kazanacak fiillerle doldurmak ve asla boşa harcamamaktır.
Mümini “Boş ve gereksiz şeylerden yüz çeviren kişi” olarak tanımlayan (Müminûn, 23/3.) Rabbimizin “Bir işi bitirince hemen bir başkasına koyul.” emri (İnşirah, 94/7.) doğrultusunda her anımızı iyi değerlendirmeliyiz.
Yalnızca iyi ve kötü amellerimizin değil, diğer nimetlerle birlikte bize bahşedilen “zaman”ı nasıl kullandığımızın da hesabını vermekle yükümlü olduğumuzu asla unutmamalıyız. Her şeyden önce bu iki eşsiz nimeti nasıl kullandığımızı gözden geçirmeli ve hatalarımız varsa bunların telafisi için hala zamanımız olduğuna sevinip şükretmeliyiz.