Remzi Mızrah
22 Kasım 2008
Bu yıl tembellik hakkımı (Yıllık İznimi) Mersinin, dağın öte yüzünde yer alan, Muz diyarı ilçesi Anamur’da kullandım. Antik döneme uzanan bir tarihe sahip olan ilçe, Hitit, Asur ve Pers hakimiyetini görmüştür. İ.Ö.333 yılında Büyük İskender’in doğu seferi sırasında Makedonya Krallığına bağlanmış, bu dönemden sonra kent “Anemurium” olarak anılmaya başlanılmıştır. Bugünkü Anamur isminin de temeli olan “Anemurium” antik kaynaklara göre “Rüzgarlı Burun” anlamına gelmektedir. İ.Ö I. yy.da Roma, daha sonra da Bizans egemenliğine giren Anamur, Bizanslılar döneminde yeniden inşa edilmiştir. 1228’de Selçukluların, daha sonra da Karaman oğulları ve Osmanlı İmparatorluğunun idaresine geçmiştir.
Türkiye’ nin sayılı uzun sahil şeridine sahip ilçe, Antalya iline 4.5 saat, Alanya ilçesine 2 saat, Mersin il merkezine ise 5 saat uzaklıktadır. İlçeye ulaşım Karayolu ile sağlanmaktadır. Limanı mevcut olmasına rağmen Deniz ulaşımı yapılmamaktadır. Bazı Özel yatlar limanı ziyaret etmektedir.
Mersin yönünden dağların etkili olması, Antalya yönünden ise Alanya ve Antalya’nın cazibe merkezi olması Anamur’un Turizmden yeterli oranda yararlanmasına engel olmaktadır. İlçenin gezip görülebilecek yerlerini ; Anemurium Antik kenti, Mamure Kalesi, Titiopolis Antik kenti, Dragon Çayı Vadisi, Sevgi Su Parkı, Pullu Milli Parkı, Kösekbükü Astım Mağarası şeklinde sıralayabiliriz.
Anemurium antik kenti, Anadolu’nun en güney ucu sayılan Anamur burnunun doğu yamacında yer alır. Kentin tam olarak ne zaman kurulduğu hakkında yeterli bilgi yok. Kentin adı M.Ö 4 yüzyıla ait bir liman listesinde geçtiği için o dönemden beri var olduğu söylenmektedir. Kıbrıs’a yakın olması nedeniyle Romalılar zamanında bir ara istasyon konumunda olmuştur. Antik Anemurium şehri, 19. yüzyılda İngiliz Francis Beaufort’un Akdeniz’de yaptığı Keşifler sonucunda batı dünyasına tanıtılmış, 1960 yılında ilk kazılara başlanmıştır. Kazılar ve diğer bilimsel çalışmalara 2000 yılında son verilmiştir. Aşağı ve yukarı kent olmak üzere iki kısımdan oluşan antik şehir; surları, hamamları, tiyatrosu, odeon’u ve yer yer tabanları süsleyen mozaikleriyle ilçenin mutlaka görülmesi gereken yerlerinden biridir.
Bir diğer Önemli tarihi eser Mamure Kalesidir. Anamur-Mersin karayolu üzerinde Anamur’a 8 km. uzaklıktadır. Üç bölümden oluşan kalenin 39 kulesi, camisi ve hamamı bulunur. 14. yüzyılda Karamanoğulları tarafından önemli ölçüde onarım gördüğünden adı. “Mamure” (imar edilmiş, tamir edilmiş) olarak değiştirilmiştir. Kale daha sonra 15 ve 16. yüzyıllarda küçük onarımlar görmüş, 18. yüzyılda Osmanlılar tarafından yeni eklentiler yapılmıştır.
Titiopolis antik kenti Anamur’un batısında Kalın ören köyü sınırları içindedir. Ören yeri Helenistik,Roma ve Bizans dönemlerini içine alan kalıntıları barındırmaktadır.
Bu tarihsel yapıların yanında doğal zenginliklere de sahip bir ilçedir Anamur. İlçe Mağaralar açısından zengindir. 1450 metre derinliğe sahip Çukurpınar mağarasında, turizme açma çalışmaları devam etmektedir. Turizme açık olan Kösekbükü Astım Mağarası serinliğiyle insanı cezp etmektedir. Kral Antiochus’un kızı Anna’nın astım hastalığının bu mağarada iyileştiği bir rivayet olarak anlatılmaktadır. Işıklandırılarak turizme açılan mağara ve çevresinde Kır kahvesi, piknik alanları ve tedavi için gelenlerin konaklamaları için yapılmış bungalov tipi ahşap evler yer alır. Fakat evler konaklama olmadığı için harap bir hale gelmiştir. Yine Karavan turizmi açısından, Pullu Milli parkı özellikle yaz aylarında yabancı turistlerin çok fazla tercih ettiği bir doğa alanıdır.
Türkiye’de üretilen muzun yarısı, yenilen her 3 çilekten 1’inin de yetiştiği Anamur, ilçenin her yerinden girilen denizi, Güzel koyları, doğa alanlarıyla ileriki dönemlerde turizmde önemli bir yere gelecektir. Özellikle dinlenmek ve rüzgarın sesini dinlemek istiyorsanız Anamur tam size göre bir turizm alanı. Türkiye’nin her tarafından otobüsle ilçeye ulaşmak mümkün. Yok eğer özel aracınızla yola çıkıyorsanız yollar biraz virajlı olsa da göreceğiniz manzara size yolun yorgunluğunu unutturacaktır.