İbrahim Halil Okuyan
6 Kasım 2006
Bir bağı’ın, bir bahçenin.. Bir han’ın bir hamam’ın yahut bir camiin, çeşmenin, imarethanenin adının yanında bir bey’in, bir paşanın, bir alimin adı varsa sosyal değerinin yanında ayrıca bir saygınlık, bir değer taşır. Bizim “Paşabağı” da öyle idi. 1940’lı, 50 li yıllara kadar Urfa’nın çok değerli bir bölgesi halindeydi. Burada yetişen sebzeler, meyveler beğenilir; paşalara-beylere sunulur, hal pazarlarında “iyimal” arayanların isteği burada yetişen ürünlerden karşılanırdı. Çünkü, her yönüyle doğal, hijyenik, temiz, dosta lâyık nimetlerdi. Sonra, ne olduysa oldu. Buranın sularında bir azalma, yer yer yok’olma tehlikesi belirdi. Tabii ürünler su’dan mahrum kalınca pis kanal suları güzelim “Paşabağı”na hakim olmağa başladı ve haliyle hijyen gitti, lezzet gitti, temizlik bitti… Ürünler; bilhassa soğan, maydanoz, nane, marul, kıvırcak gibileri yine pazarlarda yeşil yeşil boy gösteriyor, dış görünümleriyle “albeni”si oluyordu. Paşabağı’nın su gelirini bilen bilmeyen herkes de “Ben sana mecburum!..” dercesine bu üstü cilâlı, içi belâlı ürünlerden yeterince alıyor, evinin yolunu tutuyordu. Yakın zamana kadar bu durum böylece devam etti. Bilenlerin feryadı uzun yıllar duyulmadı. ıl Hıfzısıhha Kurullarının kararları yıllarca tekrarlandı durdu. Ne yazık ki; Paşabağı’nın pis sularını yerine temiz bir su kanalı konulamıyor, düpedüz mikrop ve parazit taşınmaları önlenemiyordu. Gücü yetenler ve bilenler Paşabağı’nın yeşil sebzelerinden uzak dururken, sade vatandaşlar yediklerinden bol bol mikrop ve parazit alarak ister istemez bir “Orta Afrika” ülkesi vatandaşı haline geliyorlardı. Nitekim, Harran Üniversitesinin araştırmaları, ıl Sağlık Müdürlüğünün tesbitleri ve hastanelerde yapılan tetkikler çeşitli bakteriel ve paraziter hastalıklara ne derecede yoğun şekilde bulaştığımızı gösteriyordu. Dostumuz Bekir şirinoğlu’nun, “Havar”lı “Haho”lu şiirlerinde anlatmağa çalıştığı acılı tasvirlerin “ıkinci safha”sı da memnuniyetle ifade edelim ki, yeni yeni bitmiş bulunuyor. Uzun yıllar raflarda bekletilen “Paşabağı Projesi; Dr. Ahmet Eşref Fakıbaba’nın Belediye Başkanlığına, Mühendis Mustafa Altundal’ın DSı 15. Bölge Müdürlüğü’ne gelmesi ile vakit tamam oldu ve Urfalı’nın bu önemli sağlık konusundaki çilesi bitti. Allah (c.c.) kendilerinden razı olsun. DSı 15. Bölge Müdürü Sayın Mustafa Altundal’ın açıkladığına göre; 14.2.2006 tarihinde Projenin ihalesi yapılmış, üç ay sonra çalışmalar başlamış, 400 hektarlık alana 13600 metre boru döşenerek Paşabağı’na Fırat suyu verilmeğe başlanmıştır. Tarihi Ekim 2006. Memleketimiz ve Milletimiz için hayırlı olsun. Hani meşhur meseldir. “Yeni bir Süleymaniye Camii için bir Padişah Süleyman’la bir Mimar Sinan lâzım..” derler. Yeni bir “Paşabağı” için de bir Belediye Başkanı Ahmet Eşref Fakıbaba ile bir DSı Bölge Müdürü Mustafa Altundal lâzımmış… Ne mutlu, ki, bu birliktelik olabildi. Çok şükür bugünleri gördük ve mutluyuz. Darısı diğer Projelere olsun.