Mahmut Çepoğlu
13 Ekim 2006
Her konuda mutlaka söylenen bir atasözü duymuşsunuzdur. Para konusunda olmaz mı elbette sayısız ata sözü vardır. Ancak günümüz şartlarında yegane değerin para olduğunu düşünürsek bu yakıştırma ne güzel uyuyor. “Para para para, en büyük kurtarıcısın başımız girince dara.”
Tabi bu düşünce, duygu, dayanışma, sevgi ve insani eğlim yerine para zafiyetini ortaya koymaktadır. Arzu etsek etmesek de, hayati önem taşıyan iki kuruma, para olmadan girilmiyor. Biri eğitim, diğeri sağlık. Parası olmayanların hastanelerde, okul kapılarında ne hallere düştüğünü görüyoruz.
Günümüzde yapılan tüm yolsuzluklar, kirli işler hep para için. Çeteler, mafyalar hep para için oluşmuş. Zorbalık ve şiddet; soygunlar, talanlar, vurmalar, kırmalar, ölümle sonuçlanan vakıaların önünde, içinde arkasında para var. ınsanlar her işte, her alanda beynini, ruhunu, bedenini, dinini, düşüncesini, özünü hep para için pazarlıyor.
Tüm kötülükleri para için bağrında yaşatan insanlar, bunu para için değil de “onurlu bir duruş adına” sergilediklerini söylerler Yani açıkçası bütün bu namussuzlukları namus, haysiyet, şeref, dahası şan, şöhret için yaparlar. Dinsel ve siyasal yapılanmanın da bu para erozyonundan nasibini aldığını görmek mümkün.
Tüm bu yapılanların bir başka sebebi daha var. Duymadığımız, görmediğimiz, elle dokunamadığımız, içi boşaltılmış, kof bir kelime haline getirilmiş mantık ve duygunun kalmadığı “mutlu olmak için” yaptığı söylenir.
Kapitalist sistem; haksız mülkiyet, servet edinme hırsının haksız rekabetten doğan kazancın edinmesi, kirli çıkar ilişkilerinin yoğunlaştığı bir düzendir. Bu düzende her çevreden, her meslekten, gerek inançları uğruna yola çıkmış olsun, gerek başka doktrin ve tezleri savunanlar. Her kesimden insan, paranın ihtişamı yüzünden, daha iyi bir yaşam adına, mutluluk, sevgi, bahtiyar olma adına değil de; daha iyi bir servet edinme adına insanlıklarını tükettiklerine tanığız.
Sistem baştan sona yolsuzluk batağı içindedir. Ben sistemi sorgulamaktan ziyade beynimizi, aklımızın tamamını alan paraya verilen değeri sorgulamak istiyorum. Tüm olumsuzlukları yok edebilen, bir tapınma olan para, manevi değerlerimizden öne çıkmış bulunmaktadır. ılahi güç, insanca yaşamı tüm insani erdemler, ahlaki değerlerin baş tacı edilmesi anlamında bahşederken, para bir virüs gibi insanları içiten içe kemirmektedir. Ama yinede onu elde etmek için onurlar ayaklar altına kırılıp dökülürken nice erdemler silinip bir kenara atılmış.
Bilgi, kültür, manevi değerler gibi insanlığı ayakta tutan bu olguların yerine para öne çıkmış. ınsanlar en basit bir hesaplaşma da “paran kadar konuş” deyip tüm insanı yaşatan değerleri elin tersiyle silip atmaktadırlar. Oysa insanlar bilgileri, görgüleri, kültür ve birikimleri kadar konuşurlar. ınsanları toplum dışı bırakmak için yapılan bir engellemeden başka bir şey değildir. Kimse kimseye bir öğütte bulunamıyor. “Akıl veren çok ama para veren yok” deyip örnek alınacak nice davranışları görmezlikten gelmektedirler. Paranın çok şey yaptığını söyleyen yanılır. Ama parasız olunmayacağını bilmekte fayda vardır.
Paranın çok şey yaptığı doğru ama hiç bir şey yapamadığı gerçeğini de göz ardı edemeyiz. Para ile en güzel evi satın alabilirsin, fakat yuva kurmayı asla. Para ile en pahalı yatağı satın alabilirsin ya uykuyu… Para kitabı satın alabilir, fakat bilgiyi kesinlikle alamazsın… ıstediğin hastanede tedavi olur, istediğin ilacı alabilirsin peki sağlığı almak mümkün mü? Kan arayan hastaya kanı aldınız, peki yaşamı alabilme şansınız var mı? Para sahibi olabilirsiniz, peki ya sevginin, mutluluğun, dostlukların sahibi olabilir misiniz ? Paranın resmi çizilir, ya mutluluğun resmi asla… Daha bu konuda paranın yapamayacağı çok şeyler sayabilirsiniz. Ama ne yapalım insanlarımız her şeyin para ile halledeceğini düşünüyorlar, oysa yanılmak insanlara mahsus hani hatasız kul olmaz deriz ya…
Çoğu insanlarımız ellerini ceplerine vurup “en iyi dostum” deyip işin içinden çıkarlar. Oysa yanıldıklarını anladıkları gündür. Para için toplumda, günlük yaşantımızda rastlamadığımız bir çok olay, utanılacak hadiseler, nefret edilecek insanları insanlığından utandıracak şeyler yapılar. Her şey para elde etmek için mübah kılınmış durumda. Hani şu köşe dönmeceler var ya … Köşeyi döne dursunlar para ile saygınlığı elde edebilirler mi ?
Eskiden derlerdi “ dost başa düşman ayağa bakar” diye. şimdi her ikisi de insanın cebine bakıyor. Hey gidi para; sen nice etek değerlerimizi kendin gibi bozdun, bozduruldun, nice değerlerimizi alıp götürdün rüzgarın yaprakları savurması gibi, yangın oldun evlere düştün bizlere biraz kül biraz duman bıraktın…