Bin
liraya bin ekmek alınabilinir ancak bin ekmeği cebimizde taşıma imkânımız
yoktur. İşte bu nedenle paraya dondurulmuş enerji diyoruz.

Öte
yandan, paranın çok şey olduğu da bir gerçektir. Onunla nesnel çok şey
alınabilinir ama bu her şey elde edilebilinir anlamına gelmez. Paranın satın
alamadığı şeyler de vardır. Bunların başında AKIL, NAMUS, ŞEREF VE ONUR gelir.

Bu
anlamdaki örnekleri çoğaltabiliriz.

Aslında
paranın kazanmasından ziyade harcanması daha çok zordur. Bu konuda yaşanmış
birçok olay vardır.

İsterseniz
aklıma gelen bir olayı sizlerle paylaşalım.

Hemen,
hemen günümüzden 50 yıl önceki değerlerle bir tanıdığıma o günün şartlarında
servet değerinde bir para şans oyunlarından çıkmıştı.

O
arkadaş alın teriyle kazanmadığı bu parayı etrafına üşüşen tufeylilerle
birlikte altı ay içerisinde çar-çur etmiş ve sıfıra çıkmıştı. Bu tanıdığım,
memuriyet mesleğinden de ayrıldığı için sefil ve yoksul bir hayat sürdüğüne ben
bizzat tanık oldum. Bakın, harcamasını bilmediği için para ona mutluluk yerine
sefalet getirmişti.  Onun için diyorum;
paranın kazanmasından ziyade harcanması daha çok zordur. Paranın saadet
getirmediği de bir gerçektir.

Öte
yandan günümüzde birçok dünya ülkesinde uygulanan ekonomik model, bana göre ne
acı ki, tüketim için tüketim modelidir.

İşte
bu model çok tüketim için çok paraya ihtiyacı gerektiriyor. Bu nedenle insanlar
kısa yoldan çok para sahibi olup zengin olmaya çalışıyorlar.

Gördüğüm
kadarı ile bu yola başvuranların birçoğu da başarısız olup, hüsrana uğruyorlar.

İlimiz
Urfa’da da kısa yoldan zengin olma hayaliyle başından büyük işlere kalkıp,
borç-faiz sarmalının girdabına kapılmış ve sonuçta da hem kendini, hem de ailesini
perişan etmiş nice insan tanıyorum.

Hâlbuki
en büyük zenginlik akıl, ruh ve beden sağlığıdır ve kanatta sonsuz bir
hazinedir.

Dürüst
ve şeffaf bir toplumda; engin gönüllü dostlarınızın çok olması dileği ile kalın
sağlıcakla…

 Kıymetli
okuyucularım, bildiğiniz gibi para çok şeydir ama her şey değildir.

Aslında
para; dondurulmuş enerjidir.

Örneğin;
bin lira ile kilosu iki liradan beş yüz kilo domates alabilirsiniz ancak bu
domatesi taşımak için de bir kamyonet kiralamanız gerekir. Halbuki bin lirayı
kağıt olarak saklamak için ceketinizde veya pantolonunuzda küçük bir yer
ayırmanız yeter.

Öte
yandan; adına para dediğimiz bu dondurulmuş enerji ile çok şey satın
alınabilinir. Ancak onur, şeref, namus, itibar ve haysiyet gibi insana özgü
ulvi-ahlaki değerler satın alınamaz.

Sevgili
okuyucularım, yine bildiğiniz gibi paranın kazanmasından ziyade, harcaması çok
daha zordur.

Onun
için atalarımız, “Oğlum akıllı ise parayı ne yapsın, oğlum akılsızsa para ona
ne yapsın” demişlerdir.

Bu
manada üççeyrek asıra yaklaşan ömrümde öyle hadiselere rastladım ki yukarıda
bahs ettiğim atasözünü yüzde yüz doğrular vaziyettedir.

Örneğin
bir tanıdığıma elli yıl önce şans oyunlarından çok büyük bir para çıkmıştı. O
kişi söz konusu parayı çok kısa bir zamanda tüketip perişan ve yoksul bir hale
geldi. Bunun tersini de gördüm. Elde ettiği parayı iyi değerlendiren akıllı
insanları da tanıdım.

Ayrıca
babası ölünce kendisine kalan külliyetli miktardaki serveti kısa zamanda
tüketip cami kapısında dilenen kimseleri de biliyorum.

Bu
hususta; Urfamızın yetiştirdiği büyük Şair ve düşünür Nabi’nin şu dizeleri
aklıma geliyor.

“Kâse-i
deryuzeye tebdil olur cam-i murad
Biz bu bezmin Nabiya çok badeharın görmüşüz”

Nabi
özetle; işini yaşamın her boyutunda bilmeyen kimselerin eğlence kaselerinin bir
gün dilenci kaselerine döndüğünü de görmüşüz demektedir.

Aziz
okuyucularım, sizlerin de bildiği gibi bu konuda çok şey yazılıp söylenebilir.

Ben
şahsi acizanem olarak yüce mevlamdan şu dilekte bulunuyorum.

Yarabbi
bu fani yaşamda bana onurumu ve şerefimi koruyacak, beden ve ruh sağlığımı
devam ettirecek kadar çalışarak üreterek elde edeceğim helal kazançlar nasip
eyle. Amin.

Dürüst
ve şeffaf bir toplumda; lütufta geride kahırda önde olan engin gönüllü
dostlarınızın çok olması dileğiyle kalın sağlıcakla.