İbrahim Halil Okuyan
2 Kasım 2006
Tarihi vesikalar,otomobiller yokken de bir trafiğin ve kurallarının var olduğunu gösteriyor. 16. Yüzyıl Osmanlı’da Kanuni Sultan Süleyman zamanı. Devlet ıdaresinin merkezi Bab-ı Ali’deki yüksek makamlarda bulunan mutlaka at’a binerek görevleri başına gidip geliyorlar. Kadınlar için at’a binme yasağı var. Ancak onlar büyük dört tekerlekli pencereleri kafesli yüksek arabalara biniyorlar. Bab-ı âli’de at’a binme hakkına olamayan sade memurlar ikametgâhları uzakta da olsa bundan istifade edemiyorlar. Hatta o yıllarda (1598) Divan-ı Hümayun Kalemi amirlerinden Hakani Mehmet Bey isimli bir zat Hilye isimli bir eser yazıp Padişah’a sunmuş. Eser beğenilmiş ve yazarına mükâfatı verildikten başka ayrıca bir dileği olup olmadığı sorulmuş. Hakanî Mehmet Bey dilek olarak; “Evinin o tarihlerde Bab-ı ali’den hayli uzakta olan Edirnekapı’da olduğunu, gidip gelişlerinde kolaylık olsun diye at’a binme ruhsatı” istemiş. Dilek incelenmiş,ancak kanuna uygun olmadığı gerekçesiyle reddedilmiş. Fakat Devletin ihsanı olarak Bab-ı âli civarında bir ev satın alınarak bu kıymetli memura hediye edilmiş. Trafik kurallarından taviz verilmemiş. Tabii at’a – eşeğe binme yetkisi sınırlı olduğu için ıstanbul halkı rahat ediyormuş. Bâb-ı ali’deki yüksek dereceli memurlar gibi dış ülkelerin büyükelçileri ve konsolosları da bu haktan yararlanıyorlarmış. Onların yüksek dereceli memurları da bu hakkı kullandıkları gibi, müslüman ve gayrimüslim ahaliden ihtiyar ve hasta olanların bir ruhsat alarak eşeğe binmelerine müsaade ediliyormuş. Bu konuda bir ruhsat örneği şöyle: “Dişçi Mihail isimli zımmi, alil ve ihtiyar olup yürüyemediğinden merkep-suvar olmasını bilistida ruhsat verilmiş olmakla merkum bundan böyle reayaya mahsus takım ile merkebe bindiği halde asakir-i nizamiye zabitanı ve karakol memurları tarafından mümanaat olunmamak ve icabı halinde ibraz kılınmamak için canib-i seraskerimizden işbu tezkere merkuma ita kılındı..” Evet, o tarihlerdeki geniş zaman ve mekân içinde şehir içindeki trafik bu kadar sıkı kurallara bağlanmış. şehirlerarasındaki kurallar da bundan pek farklı değil. O zamanların deve ve beygir kervanları nasıl ve nerelerden seyr ü sefer yapacak, hangi han ve kervansaraylarda hangi kurallar içinde kalacak, bu kervansaraylarda kervanların ihtiyacı için, yola rahat devam edebilmeleri için neler bulundurulacak… Hepsi kurallar içinde saptanmış ve koca ımparatorluğun ilgili birimlerine duyurulmuştur. Bugün Ülkemizde uygulanan beynelmilel trafik kuralları elbette insanlarımızın rahat ve huzuru için yürürlükte. Nüfûsun kalabalıklığı, sokak ve caddelerin yetersizliği, araçların her çeşitten çoğalması bazı sıkıntılar ortaya çıkarıyorsa da bu beynelmilel kurallara uyulması işleri kolaylaştıracaktır. Emniyet Teşkilâtının özverili çalışmaları, sürücülerin ve yayaların dikkatli haraket etmeleri mutlu zamanların yaşanması için gereklidir. Bütün trafik kazalarının kurallara uymamaktan çıktığını düşünürsek, herhalde anlatmak istediklerimiz daha iyi anlaşılır. Herşeyin hayırlı ve gönlünüzce olması dileği ile…