Cihat Kürkçüoğlu
28 Ocak 2021
Bugün hayata veda ettiğini büyük bir üzüntüyle öğrendiğim Celal Aşar hoca, hem öğretmenim hem de Kadıoğlu Mahallesi Temur sokağındaki iki kapılı tetirbemizde 40 yıllık ev komşumuzdu. Aslen Vanlı olan dedesi 1915 yılında Ermeni zulmünden kaçarak ailesi ile Urfa’ya yerleşmiş. O tarihte Celal hocanın babası Kâmil amca 15 yaşlarında imiş. Urfa postanesinde hat bakım çavuşu olarak görev yaptığı için Urfa’da “Kâmil Çavuş” adıyla tanınırdı. Kâmil amcanın dört kız, üç erkek çocuğu olmuş. Celal Hoca 7 çocuğun en küçüğü olarak 1942 yılında Urfa’da doğmuş.
Ben 1 yaşında iken babam 1949 yılında Temur Sokak’taki evimizi almış. O sırada Kâmil amcalar kapı komşumuz imiş. 1980’li yıllarda bizler de modaya uyup Bahçelievler’deki apartmanlara taşınıncaya kadar bu güzel aile ile 30-35 yıl çok güzel bir komşuluk yaşadık. Kâmil Amca babamdan büyük olduğu için çocuklarının hepsi bizlerden büyüktü.
Celal Aşar Ağabey ile aramızda 8 yaş vardı. O bizlere gerçek bir ağabey gibi davranırdı. Kendisi lisede iken mahallenin çocuklarını evlerinin bir odasında toplar, odanın pencerelerini siyah perde ile kapatır, gaz lambası ışığı önüne gerdiği beyaz çarşaf üzerinde kartondan kestiği karagöz-hacivat figürleri ile bizlere karagöz-hacivat oynatırdı. Bir sonraki gösteri ne zaman olacak diye Celal Ağabeyi her gördüğümüzde gözünün içine bakardık.
Sadece ağabeyimiz değil, şefkatli bir öğretmenimizdi aynı zamanda. Ders çalışırken takıldığımız soruları gider kendisine sorardık. Ortaokul’da bir türlü sevemediğim ve başaramadığım, bu nedenle her yıl “ikmale” kaldığım matematik dersinden yaz boyunca bana ders verir, böylece sınıf geçmemi sağlardı.
Müziğe meraklı olan, keman çalan bu değerli insan, Lise yıllarında Coğrafya öğretmenim oldu. Urfa Lisesi’nin ve Urfa’nın gelmiş geçmiş en iyi ve en saygın öğretmenlerinden biri idi. Ben lisede iken bağlama çalmayı öğrenmiştim. Kendisi de Türk sanat müziğine meraklı olup keman çalıyordu. Büyük abisi Nuri çok güzel Türk Sanat Müziği okurdu, diğer abisi Kayhan Hoca da bağlama çalardı. Celal Hoca kış geceleri beni evlerine çağırır, kendisi keman, ben bağlama çalarak halk müziği meşk ederdik. Ayrıca Urfa Lisesi’nde oluşturduğu Halk Müziği ve Sanat Müziği korolarında ben ve kardeşim Fuat yer alarak onun engin müzik bilgisinden beslendik.
Vefatına kadar “abi-kardeş”, “öğretmen-öğrenci” ve “komşu çocuğu” ilişkimiz hep devam etti. Kendisi 1979 yılında İzmir’e gidip yerleştikten sonra Urfa’ya her gelişinde görüştük. Biz kardeşler olarak onu evimize davet edip ailece hep eski günlerimizi yad ettik. Resim yapmaya da meraklı idi. Urfa’ya gelişlerinde Nihat abim, resim atölyesinde kendisine bir şövale tahsis eder, o da resim çalışırdı.
Son bir yıla yakın rahatsızdı. Telefon açıp halini hatırını soruyordum. En son vefatından 15-20 gün önce aradım. Ameliyat olacağını söyledi. “Bende ve kardeşlerimde hakkınız çoktur, helal ediniz” diyerek helallik istedim. Duygulandı. “Ne hakkım var ki, varsa da helal hoş olsun” dedi. Çok duygusaldı. Hemen ağladı. Beni de ağlattı.
Duygulanır ve yine ağlar diye ondan sonra kendisini arayamadım. Ancak ameliyatının ertelendiğini, ışın tedavisi aldığını öğrendim.
Bugün vefat haberini aldığımda sanki ailemin bir ferdi vefat etmiş gibi üzüldüm. Eminin herkes benimle aynı üzüntüyü yaşamıştır. Çünkü o, tüm öğrencileri ve sevenlerinin gönlünde çok özel bir yere sahipti.
Saygıdeğer eşine ve sevgili çocukları Kâmil ve Haluk yeğenlerime
başsağlığı diliyorum.
Sevgili hocam, sevgili ağabeyim mekânın Cennet olsun İnşallah. 28.01.2021